Olaylar Ve Görüşler

Karanlığa Karşı Direnmek - Erol ERTUĞRUL

10 Mart 2021 Çarşamba

Siyasi konular giderek yoğunlaşıyor. Konuya hukuksal ve anayasal bir ilke ile girmekte fayda var. Siyasal partiler anayasamıza göre demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Yönetimden gitmemenin yollarını aramak ise ne hukuk devleti ile ne de demokrasi ile bağdaşmaz.

Yakın zamanda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Seçim olsa da iktidarın size verilmeyeceğini biliyorsunuz” dedi. Bu söz, AKP’nin seçimi kaybetse bile yönetimden gitmemenin yollarını aradığının göstergesidir. Anlaşılıyor ki AKP’yi kuranlar ve yönetenler, davamız” dedikleri dinci inançları için her şeyi göz alabilir.

Hiçbir siyasal kadro Biz seçimle geldik, her istediğimizi yaparız” diyemez. AKP biz seçimle geldik ne istersek yaparız” diyor ve yapıyor da. Bir cemaatin desteği ile önce yargı ele geçirilmiş, yargı eli ile tüm kurumlar yandaşlaştırılmıştır. Cumhuriyetin ordusunun kahraman subayları, yıllarca cezaevlerinde tutulmuşlardır. Şimdi de gazeteciler, partililer sokak ortasında dövülmekte, tehdit edilmektedirler.

Cumhurbaşkanlığı başdanışmanlığı yapmış emekli bir general, harp tekniği ve suikast kursları vermektedir. Bu kurs bilgileri nerede kullanılacaktır? Ordunun elindeki silahların polise devrinin yolu açılmıştır. Polis bu silahları ne yapacaktır? Ordu partinin ordusu, polis partinin polisi yapılmaktadır. Unutmamalıdır ki Hitler, Mussolini de seçimle gelmişler, tüm kurumları ele geçirmişler, ülkelerini ve dünyayı kana bulamışlardı.

HEDEF ÇOK AÇIK

AKP’nin hukuk dışı eylemlerine karşı çıkanlar darbeci, terörist sayılmış, tutuklanmaları sağlanmıştır. Yolsuzluklar, hırsızlıklar tavan yapmıştır. Kamuda yapılan yolsuzluklar Sayıştay raporlarında yer almıştır. Tüm ekonomik kaynaklarımızın satılması yetmemiş, doğal kaynaklarımız da satılmıştır. Bunca yolsuzluğa, bunca hukuk dışılığa kimsenin ses çıkaramaması için başta TSK olmak üzere tüm kurumlar teslim alınmış, Cumhuriyet ilkeleri yok edilmiştir. Hedef, çalıp çırparken Cumhuriyeti dönüştürmek ve Türkiye’yi dinci bir Ortadoğu ülkesi yapmaktır.

Üniversitelere rektör seçiminde tüm rektörlerin tek adam tarafından seçimi sağlanmıştır. Üniversitelerimizin tümünde AKP’li yönetici ve  yandaşlar rektör olarak atanmışlardır. Boğaziçi Üniversitesi’ne bir AKP’li, rektör olarak atanmış, üniversite öğrencileri ve akademisyenler ayağa kalkmışlardır. Polis gücü ile karşı çıkanların susturulmaları yoluna gidilmiş, üniversite kapısına polis kelepçesi vurulmuştur. Gösteriler yasaklanmış, katılımcı öğrenciler evlerinden gözaltına alınmış, darp edilmiş, yerlerde sürüklenmişlerdir. Onlar karanlığa karşı direniyorlar.

BAZILARINA ANIMSATMALI

Tarikatlara, cemaatlere göz yumulmuş, bir milyon öğrenci tarikatların eline bırakılmıştır. Tarikat yuvalarında erkek çocuklarına, kız çocuklarına tecavüzler günlük olaylar olmuştur. Kamu kurumlarından bu tarikatlara milyonlarca liralık bağışlar yapılmıştır. İmam hatip çıkışlı Çorum Valisi, AKP milletvekili  ve Çorum Hitit Üniversitesi Rektörü İskilipli Atıf Hoca adlı Atatürk ve Kurtuluş Savaşı  düşmanı, İngiliz ve Yunan işbirlikçisi bir imamı “saygı ve özlem” ile anıyorlar! Bu kişilere anımsatılmalı: Siz bugün bulunduğunuz görevleri Atatürk ve Kuvayı Milliyecilere borçlusunuz. Onurlu iseniz bu görevlerinizden ayrılırsınız.”

İskilipli’nin günümüzdeki uzantılarından birisi Keşke Yunan galip gelseydi” demişti. Devleti yönetenler de bu adamın cenazesine katılmışlardı. Çok yazık.

Kamu kurumlarında türban kullanılamayacağı yolunda Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kesinleşmiş kararları zaman içinde yok sayılmış, unutturulmuştur.

Yabancı şirketlere maden arama ruhsatları verilmiş, ormanlarımız yok edilmiş, binlerce ağaç kesilmiştir. Ormansızlık, betonlaşma ve çarpık kentleşme sonucunda kuraklık başlamış, göllerimiz ve barajlar kurumuştur.

KADIN YOK SAYILIYOR

AKP, yirmi yıldır kadını yok sayan bir politika izlemiştir. Her tavrı ile laikliği ve Atatürk devrimlerini görmezden gelen, bunlara karşı olan Diyanet İşleri Başkanı, Kadının en büyük görevi anne olmaktır. Hiçbir görev ve uğraş, kadınlar için annelik görevinden daha üstün olamaz” diyerek kadınları toplum yaşamında ikinci plana itmiş, yok saymıştır. Bu yaklaşımın sonuçlarından birisi olarak her gün kadın cinayetlerine tanık olmaktayız.

Laikliğin olmadığı dinci bir anayasa yapma düşüncesi tek adam sistemini güçlendirmek ve bu düzeni sürdürmek içindir. Oysa anayasalar özgürlüklerin güvence altına alındığı temel yasalardır.  

Aldatıcı yöntemlerle halkımız susturulmuş, sindirilmiş olabilir. Başkanlık sistemi denetimsiz bir baskı sistemidir. Önce siyasi iktidardan demokratik bir yöntemle kurtulmalı, sonra kuvvetler ayrılığını esas alan parlamenter sisteme dönülmelidir.

AV. EROL ERTUĞRUL



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları