“Siz kara göklerin yıldızları,

Işıtın yurdumuzu sabaha kadar!

Ama düşe kalka, ama yiğit, ama umutlu...

Alın benim gönlümden de o kadar.”

Cahit Külebi

Öğretmenler, 24 Aralık 1979’da kanlı Kahramanmaraş olaylarını kınamak için bir günlüğüne boykota gitti. O tarihte milli eğitim bakanı olan Orhan Cemal Fersoy, 21 Şubat 1980’de bakanlığının bütçesi görüşülürken boykota giden öğretmenlere “alçak” deyince TBMM karıştı. Kıyamet koptu.

Özellikle öğretmen kökenli milletvekilleri olarak ön sıralarda toplanıp bakanı protesto ettik. Sözünü geri alıp özür dilemedikçe Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin görüşmelerine izin vermeyeceğimizi söyledik. Bakanın sıkıntı içinde “Ben bütün öğretmenleri değil, boykota katılan öğretmenler için bu sözü söyledim” demesi protestoları sona erdirmedi. Hiçbir öğretmen alçak değildir diye direniş sürdü. 

Direnişte kararlı olduğumuzu gören, bütçenin bütününün tehlikeye düştüğünü anlayan iktidar ve muhalefet parti yöneticileri bakana baskı yaptılar. Özür dilemesini istediler. Sonunda kara gözlüklü bakan kürsüye çıktı, “Hiçbir öğretmen alçak değildir, özür dilerim” demek zorunda kaldı. Aksayan bütçe görüşmeleri de kaldığı yerden sürdü.

Meslekleriyle ilgili seslerini duyurmak isteyen öğretmenlere AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Siz eğitim-öğretim mimarı mısınız, yoksa çapulcu olarak dolaşanlardan mısınız?” sözleri bize yukarıda aktardığımız olayı anımsattı.  

BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, 27 Ekim 1922’de Bursa’da öğretmenlerle yaptığı konuşmada, onlara duyduğu, sevgiyi, güveni şöyle dile getirir:

“Bu anda karşınızdaki en içten duygumu, izninizle söyleyeyim: İsterdim ki çocuk olayım, genç olayım, sizin nur saçan sınıflarınızda bulunayım. Sizden feyzalayım. Siz beni yetiştiresiniz. O zaman ulusum için daha yararlı olurdum. Ne yazık ki elde edilemeyecek bir istek karşısında bulunuyoruz. (...) Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve sizin ordularınızın zaferi için yalnız zemin hazırladı. Gerçek zaferi siz kazanacak ve devam ettireceksiniz ve mutlaka kazanacaksınız.”

Cumhurbaşkanı, Başöğretmen Atatürk’ün öngörüsü gerçekleşmiş,  emperyalizmden sonra, devrimlerle cehalet, gerilik de yenilmiştir. Cumhuriyetin 10. yılında geleceğe güvenle bakan bağımsız, çağdaş bir devlet, toplum yaratılmıştır. Köy Enstitüleri ile insan, toprak canlandırılmıştır.

Ne yazık ki geçen zaman içinde emperyalizmin kucağına yeniden düşülmüştür. Tarikatlar devleti ve toplumu yeniden sarmıştır. Laik, bilimsel, nitelikli eğitim rafa kaldırılmıştır. Öğretmenlerin hakları, taşınmaz malları, ellerinden alınmıştır. İçi boş, mesleği kariyer basamaklarıyla bölen bir meslek yasası çıkarılmıştır.

ÖRGÜTLÜ ÖĞRETMENİN GÜCÜ

Örgütlü öğretmenleri yerlerde sürükleyenler, onlara hakaret edenler aslında laik Cumhuriyete ve onun değerlerine saldırmaktadır.

Ülkenin her coğrafyasında özveriyle çalışan sayısı bir milyonu aşan öğretmenler, geçmişte olduğu gibi yeniden tek çatı altında toplanarak sesini, gücünü duymayanlara duyuracaktır. 

MUSTAFA GAZALCI

ÖĞRETMEN

16. VE 22. DÖNEM DENİZLİ MİLLETVEKİLİ