Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Gayrimenkul ve risk
Konut/ticari gayrimenkul sektörlerindeki faaliyetler finans-gayrimenkul sektörleri arasındaki etkileşimin güçlü olduğu ülkelerde finansal sistemin gelişmesine ve ekonomik büyümeye katkı sağlamaktadır.
Gayrimenkulün yatırım aracı niteliği aynı zamanda ekonomik temellerden yoksun ve kendi kendini besleyen değer artışlarının ve krizlerin de ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.
Nitekim diğer krizlerin yanı sıra, 1997 yılındaki Asya Krizi ve en son Küresel Finansal Kriz’de gayrimenkulün (ve konutun) spekülatif bir yatırım aracına dönüştüğüne ve bunun yaygın/ağır finansal başarısızlıklara neden olabileceği görülmüştür.
Sosyal kalkınmışlık
Türkiye’nin kalkınmasının önünde çok sayıda yapısal nitelikte ekonomik/kültürel/siyasal sorunlar bulunmaktadır. Kamu/ özel sektör-hane halkı borçluluğu, cari açık, düşük reel büyüme, işsizlik ve gelir/servet dağılımındaki bozukluk gibi birçok ekonomik sorunun yanında, sosyal kalkınmışlık ölçütleri açısından ülkemizin durumu iç açıcı değildir.
Krediye bağımlı
Bu sorunların ancak uzun vadeli planlama stratejileri ile çözümlenmesi mümkün olmak la birlikte, özellikle son dönemde Türkiye büyümesinin kaynağını tüketimde ve tüketimin de kaynağını artan ölçüde krediye dayalı finansmanda bulmuştur. Küresel kriz öncesindeki likidite bolluğu da bu finansman biçimini önemli ölçüde desteklemiştir.
Ülkemizde karar alıcıların çeşitli nedenlerle kısa vadeli politikaları tercih etmesi, ekonomide de odağın uzun vadeli yaklaşımlar gerektiren kalkınmadan, ekonomik büyümeye kaymasına neden olmaktadır. Bu yapı, göreli kısa dönemde üretim- istihdam artışı ve paydaşlarına olağanüstü kârlar sağlayan, gayrimenkul sektörünün ülke ekonomisinde giderek ön plana çıkmasına neden olmuştur.
Statü sembolü
Özellikle son 10 yılda, gayrimenkul hem zenginleşmenin aracı, hem de artan zenginleşmenin yöneldiği bir statü sembolü ve yatırım aracı haline gelmiştir. Çok katlı ofis binalarının, alışveriş merkezlerinin (AVM) ve lüks konutların hızlı yükselişi uzmanların dahi başını döndürmektedir.
Bu gelişmelerin; demografik değişim, kentleşme, çarpık gelir dağılımına dayalı zenginleşme, yabancı yatırımcı talebi gibi değişkenlerle açıklanabilecek reel bir ekonomik temeli vardır. Ancak gayrimenkul ekonomisinin makro düzlemde büyümenin motoru haline gelmesinin ve mikro düzlemde de rant kavgasının odağına oturmasının; kentleşme, bölüşüm, konut sorunu/ finansmanı, risk yönetimi ve en önemlisi büyüme-kalkınma ilişkileri açısından sorunlu yönleri bulunmaktadır.
Konut sorunu
Konut sorunu/finansmanı açısından bakıldığında; üst gelir grubuna yönelik rant odaklı piyasa yapısı nitelikli konut sorunu yaşayan alt-orta gelir grubunun gereksinimlerini tamamen dışlamaktadır. Makro açıdan bakıldığında ise ülkelerin, ranta odaklı bir yapıda AVM/rezidans yaparak değil kaynaklarını katma değeri yüksek sektörlere aktararak kalkındığını biliyoruz.
AVM artışları
Bu nedenle, olumlu işlevlerinin yanında, tüketim/kredi ekonomisini besleyen AVM’lerin sayısındaki artışın kalkınmışlık göstergesi olarak algılanması yanlıştır. Gayrimenkulün arzu nesnesine dönüşmesinin, fiyat değişimleri yoluyla döngülere neden olma riski ise hâlâ gündemdedir. Ne var ki, girişim özgürlüğünün olduğu bir ekonomik sistemde gayrimenkul gibi daha kârlı görülen bir alana yatırım yapılması da olağandır. Bu noktada, politika yapıcıların, gayrimenkul sektöründeki dinamizmi de göz ardı etmeksizin, sermayenin uzun vadeli stratejik sektörlere yönelmesini sağlayacak tedbirleri alması gereklidir.
Gayrimenkul sektörüne yönelik politikalar üretmek ve sektörü yönetmek, çeşitli nedenlerle güçtür. Ancak, Osmanlı’dan bu yana önemli ölçüde tasarruf açığı veren ve dış borç altında ezilen ülkemizin kaynak kullanımında daha etkin ve uzun vadeli politikalar geliştirmesi de kaçınılmazdır.
Piyasacı yaklaşım
Bunun yerel/genel politik düzlemde zor bir durum olduğu açıktır. Ancak, halen yaşadığımız, gayrimenkule yönelik kısa vadeli ve aşırı piyasacı yaklaşımın bölüşüm sorunlarını derinleştirdiğini ve ülkenin kıt kaynaklarının kötü kullanıldığına işaret ettiğini de kabul etmek gereklidir.
Bu durumda izlenmesi gereken akılcı politika, sermayenin daha üretken sektörlere yönelmesini sağlayacak politikaların geliştirilmesi ve gayrimenkulü bir spekülasyon aracı olmaktan çıkaracak, çoktan terk edilmiş politikaların/kurumların, yeniden gündeme getirilmesi olsa gerektir.
Dr. YENER COŞKUN SPK Başuzmanı, İzmir Ekonomi Üniv. Konuk Öğretim Gör.
-
CHP şah ve mat yaparsa
CHP rakiplerinin eksikleriyle, yanlışlarıyla başarıya ulaşmayı düşünmemeli; kendi oyununu onlardan daha iyi oynayarak zafere ulaşmalı.
Satrançla CHP arasında bağ kurmak zor değil. Satranç oyununda iki yolla başarı kazanılır: Ya rakibinizin sizden kötü olmasını beklemelisiniz ya da siz rakibinizden daha iyi olmalısınız. Ancak başarıyı sürekli kılmak isteyenler ikinci yolu benimser.
Satranç bir akıl oyunudur ve duyguların da şansın da başarıdaki payı sıfırdır. CHP de akıllıca hamlelerini yaparsa hedefine ulaşabilir. Satrançta bütün taşların önemi vardır ve bir piyon bile bir maç kazandırdığına göre, bir partinin de genel başkanından köydeki bir üyesine değin bütün herkesin önemi vardır.
Özgüven önemli
Satranca başlamadan önce oyuncunun kazanacağına inanması ve kendisine güvenmesi çok önemlidir. CHP için çalışanlar da mücadeleye girmeden yarışı kaybedeceğini düşünmemeli, özgüvenle kazanmak için savaşmalıdır.
Her yarışta olduğu gibi satrançta da oyunun adil ve hakemin tarafsız olması gerekir. Demokrasi yarışlarında da araya “kedilerin” girmemesi için yarışmacıların uyanık olması ve düzgün oyun için baştan önlem alması şarttır. Bazen piyonlarınız yetersiz kalabilir, bu durumda son kareye gelerek piyonunuzu terfi ettirir ve dışarıdan vezir alabilirsiniz. Sizin siyasetteki vezirleriniz de adil yarış için dışarıdan oyuna dahil edeceğiniz “Oy ve Ötesi” olabilir.
Salt savunma olmaz
Salt savunma yaparak satrançta oyunu kazanmanız müm kün değildir. CHP de savunmayla siyasette asla başarıyı yakalayamaz.
Rakiplerinin kendisine yönelik hamlelerini savuşturmak için uğraşmak, yersiz suçlamalarından aklanmaya çalışmak CHP’nin yararına değildir.
Oysa rakiplerini savunma yapmaya zorlamak, onları kendilerini aklama durumunda bırakmak CHP’nin yöntemlerinden olmalı. CHP şah çekebildiği sürece rakipleri önünde sonunda mat olacaktır.
Uyum gereklidir
Satranç oyun tahtası üzerinde, bütün oyuncuların uyumlu çalışmasıyla kazanılır. Veziriniz piyonlarınızı korumuyorsa, kaleleriniz köşesinde bekliyorsa, atlarınız tek başına desteksiz atağa geçiyorsa yenilirsiniz. CHP’deki bütün üyeler birbirleriyle uyumlu çalışmalıdır. Bir yöneticinin yaptığıyla diğerlerininki çelişmemeli ve parti adına konuşan yetkililer partinin ortak amaçlarına hizmet etmelidir. Bir piyon, bir at, bir kale kendisi için oynamaz, maçı kazanmak için görevini yapar. Yengi durumunda da başarı salt şahın değildir, tüm oyuncularındır. CHP’dekiler de satrançtaki bu temel anlayışı benimsemelidir.
Bir yarış sona ermeden sonuç için bir şey söylenemez. Atatürk iyi bir satranç oyuncusuydu ve mat olmadan kaybedilmeyeceğini biliyordu. Kurtuluş Savaşı’nda “rakipler” Ankara yakınlarına kadar gelmişti. İstanbul yönetimi, sömürgeci devletler, içerideki hainler şah çekmişlerdi ancak o bu “oyun”un bitmediğini biliyordu. Akıllı hamlelerle, tüm oyuncularıyla birlikte atağa geçti ve şah çekti. Sonuç: Şah ve Mat. CHP kendisini kuran büyük liderinin bu yönünü de unutmamalı.
ALİ TURGAY ATAY Yazar
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret ve emekli maaşı hakkında önemli iddia!
- Asgari ücret kaç TL olmalı?
- Yarısı mesleği bırakmayı düşünüyor!
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
En Çok Okunan Haberler
- İstanbul'da hissedilen deprem!
- Tel Aviv’i balistik füze ile vurdular
- 'Kanlı Noel' saldırganı hakkında neler biliniyor?
- Yoğun bakımdaki Emre'den acı haber
- Salonu terk ettiler!
- Ukrayna 'bin kilometre' uzaktaki hedefleri vurdu!
- 'Bunu da yaptınız, yazıklar olsun!'
- 'Yaptığınız kötülük hiç unutulmayacak!'
- 'Ekonomist Erdoğan'ı sordu, yanıt İmamoğlu oldu!
- Özlem Gürses'e ev hapsi!