Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Eğitimin hedefi ne olmalı? - Prof. Dr. Ulaş KAPLAN
Düşüncesi özgür, vicdanı özgür nesiller yetiştirmekten giderek uzaklaşan Türk eğitimi Cumhuriyetin 100. yılına doğru dönüm noktasındadır. Emperyalizm güdümlü dinciliğin hipnozu altındaki kitlelerin, yavaşça kaynayan sudaki kurbağa misali, tehlikenin farkında olmaları beklenemezdi.
Sonuç olarak eksik yetişen nesiller çağın gerisinde kalarak heba olmaktadır. İnsan kaynağının bu talanı ülkenin gönencini ve egemenliğini tehlikeye atan bir ulusal güvenlik riskidir. Karşı çıkmak yetmez; yeni bir vizyon gerekir. Eğitimin hedefi ne olmalıdır?
Üç ayrı yaklaşım vardır. Romantik yaklaşımda doğuştan gelen olumlu niteliklere serbestlik tanınır. İnsan müdahaleden uzak kalmalıdır ki iyi hissetsin ve içindeki cevher ortaya çıksın. Gölge etme başka ihsan istemez! Kültürel aktarım yaklaşımı topluma uyumlu “piyasa insanı” yetiştirmeye odaklanır. İnsan aklı, malzemeyi alacak boş kaptır; çocuk makinedir. Romantik yaklaşımda ise çocuk üzerine titreyeceğiniz bitkidir, çiçektir.
Gelişimsel yaklaşıma göre çocuk sanatçıdır, filozoftur, bilim insanıdır, emekçidir. Bilimsel veriler ve felsefi idealler doğrultusunda bireylerin mümkün olan en üst gelişim düzeylerine erişmesi hedeflenir. Atatürk’ün davetiyle 1924’te Türkiye’ye gelen John Dewey’nin gelişimci felsefesinde eğitim hayat becerileriyle, üretimle, yörenin ve toplumun kalkınmasıyla bütünleşmiştir ki Köy Enstitüleri bu anlayışı yansıtır.
İÇSEL YETERLİK
Gelişimsel yaklaşımda ruhsal sağlamlığın artması amaçlanırken gelişim bireyin iç dünyasındaki yeterlik temelinde tanımlanır. Ebeveynin ve eğitimcinin etkin rolü, gerekli yetkinlik ve becerileri geliştirebilmesi için çocuğa uygun olanakları, zorlu fırsatları ve desteği hazırlayıp sunmaktır. Bu vizyonla uyumlu olarak Çiğdem Kağıtçıbaşı iki gelişimsel sentez önermişti: (a) özerkliğin ve bağlılığın sentezi olan özerk-bağlı benlik, (b) sosyal zekâ ile bilişsel gelişimin sentezi olan sosyal-bilişsel yetkinlik. Okul öncesinden başlayarak her aşamada eğitim sistemi bu iki sentezin gelişimine göre yeniden yapılandırılmalıdır.
GÖREV BİLİNCİ
Gelişimci yaklaşımın esin kaynaklarından Immanuel Kant’a göre “saf görev fikri” ve “göreve saygı” güdüsü “insan kalbi üzerinde diğer tüm teşviklerden daha güçlü bir etkiye sahiptir”. Görev bilinciyle yaşayan kişi için yaşam görevlerini yerine getirmek başlı başına anlam ve huzur kaynağıdır. Günlük yaşantıdaki irili ufaklı görevlerin yanı sıra, yaşam boyu her gelişim dönemine özgü görevler vardır.
Görev hissi ansızın doğup bireyi kendi çıkarları pahasına eyleme yöneltebilir. Bu hissin kalıcı bilince dönüşmesi ise bir süreçtir. Görevi benimsediği ölçüde insan, etkinliği görev olduğu için yerine getirir, ödül ya da cezaya bağımlı kalmadan... Görev odaklı bu içsel güdülenme işin kalitesine yansımakla kalmaz bireyin esenliği ve yaratıcılığı üzerinde belirleyicidir. Ailede, okulda ve çalışma hayatında eğitimin öncelikli hedeflerinden biri görev bilincinin gelişimi olmalıdır. Bunun için gerekli destek ortamının nitelikleri Kağıtçıbaşı’nın iki sentezinde bulunabilir.
PROF. DR. ULAŞ KAPLAN
LESLEY ÜNİVERSİTESİ
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Teğmenler hakkında yeni gelişme!
- CHP'den Tekin hakkında suç duyurusu!
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Hangi suçlara tutuklama geleceği belli oldu
- MHP'den 5'inci paylaşım da aynı saatte geldi!
- Erdoğan'ın Özer'e mektubu, davetler...
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- 'Atatürk’e bağlılık ne zamandan beri suç sayılıyor?'
- Seyircisiz konserlere ne kadar harcandı?