Olaylar Ve Görüşler

Dünyaya İlham Olan ‘Özgün’ Model - Hadi Olcay TAŞLI

17 Nisan 2021 Cumartesi

“Dünyadaki en iyi eğitim sistemi hangi ülkeye ait” diye sorsam, biraz eğitim işlerine kafa yormuş biri iseniz veya öğretmenseniz muhtemeldir ki Finlandiya cevabını vereceksiniz. Yine eğitim ile ilgiliyseniz muhakkak duymuşsunuzdur ki “Singapur matematiği” vardır, ideal bir matematik öğretme yöntemidir. Bunlar ilk aklımıza gelenlerdir çünkü bunları hem medya aracılığıyla bize bolca anlattılar hem de öğretmenlerimize çeşitli kurslarla öğretildi.

Halbuki bir eğitim sistemini mükemmel yapan özgünlüğüdür. Tabii ki dünyada uygulanan diğer eğitim sistemleri ile ortak noktaları olmalıdır; ama kendi ülkesinin coğrafi, ekonomik, sosyal olanakları doğrultusunda bu eğitim sistemi, diğerlerinden ayrılacak bir modele dönüşmelidir.

İlginçtir, biz özgün bir eğitim sistemi oluşturmayı henüz 1940’larda başarmış bir toplumuz. Hem de bu sistemi dünya ülkelerine ihraç da etmişizdir. Ne dersiniz bu eğitim sistemini hatırlayalım mı?

Takvimler 17 Nisan 1940’ı gösterdiğinde 3803 sayılı Köy Enstitüleri Kanunu TBMM’de kabul edilmiştir. İsmail Hakkı Tonguç’un fikirsel öncülüğünü yapmış olduğu bu kurumlar bizimdir, Anadolu’nundur. Muhakkak dönemin pedagojik gelişmelerinden etkilenmiştir; ama bunu geri kalmış bir ülkenin şartlarına uygun bir şekilde sentezleyen Tonguç ve Türk eğitimcileridir. Kısaca özgün yönlerini anlatayım, ardından asıl konumuz olan bu sistemi nerelere ihraç etmişiz ona döneyim.

Enstitüler denilince ilk akla “iş eğitimi” gelir, “iş eğitimi”nin kuramcıları Pestalozzi, Georg M. Kerschensteiner ve J. Dewey’dir. Belki bu yöntemin Batılı pedagogların bir ürünü olduğu düşüncesi ile enstitülerin özgünlüğü tartışılmıştır; yalnız Tonguç bu modeli Batılı pedagoglardan büyük fark ile uygulamıştır. Batılı pedagoglara göre üretim ile eğitim bir araya geldiğinde birbirlerine zarar veriyordur.

Tonguç ise üretim ile eğitimi kaynaştırmış ve işi sadece bireyi geliştiren bir olgudan öte bir ülkenin kaderini inşa etmenin aracına dönüştürmüştür. Ayrıca enstitüler ile oldukça farklı ve yeni bir örgütlenme modeli inşa edilmiştir: Eğitmenli ve öğretmenli köy okulları, denetleme işlevini gören gezici başöğretmenler ve ilköğretim müfettişleri, köy enstitüsü ve bünyesindeki staj okulları, yüksek köy enstitüsü ve genelde göz ardı edilen köy bölge okulları...

BENZETİLENLERDEN FARKLI

Enstitüler verdiği demokratik eğitim anlayışı ile yetiştirdiği, düşünebilen, eleştirebilen ve sorgulayan bireyler ile fark yaratan kurumlardır. Böylece kurumun özgün yapısını özetledik. Enstitülerin özgünlüğünü gösteren bir yanı daha var. O da bu eğitim sisteminin ihraç edilmiş olmasıdır. İsterseniz şimdi bu noktayı konuşalım. İhraç edilen ülkelerden biri Hindistan’dır.

Belki burada Hindistan’ın bu kurumlardan haberdar olma ve Tonguç’a ulaşma çabasının ilginç hikâyesini anlatmak doğru olacaktır. Hindistan o dönem geri kalmış bir ülke olarak eğitim sistemine model arayışı içerisindedir. Bu konuya çözüm bulabilmek için UNESCO’dan yardım istemiştir. UNESCO, Hindistan’a Köy Enstitülerini incelemesini önermiştir.

Yetkili kişi Ankara’ya gelip hem Hasanoğlan’ı incelemiş hem de Tonguç’a ulaşmanın yollarını aramıştır. Ulaşmanın yollarını aramıştır çünkü Demokrat Parti dönemidir, Türk yetkilileri, Tonguç’u “tanımadıklarını söylemiştirler”. Elçilik en sonunda Tonguç’un iletişim bilgilerine rehberden ulaşmıştır. Görüşmeyi Hindistan Planlama Nazırı unvanına sahip biri gerçekleştirmiştir ve ardından elçilik binasında yüz yüze görüşülmüştür, enstitüler ile ilgili geniş bilgi alınmıştır.

Yine iki yıl arayla Arifiye Köy Enstitüsü’nü ziyaret eden İngiliz Profesör Hamley, bu kurumlardan oldukça etkilenecektir ve bu kurumun müdürü Süleyman Edip Balkır’ın profesörün ziyareti ile ilgili Tonguç’u bilgilendirdiği yazıdan anlıyoruz ki profesör bu kurumları dönemin Irak hükümetine tavsiye etmiştir.

Enstitülerin bu başarısı sadece iki ülke ile sınırlı değil tabii ki “Yakın geçmişte, BM’ye üye birçok ülkede, ülkemizdeki köy enstitülerinde uygulanan programların aynısı veya bir benzeri uygulanmıştır. Bu sistem, özellikle Pakistan, Endonezya, Meksika, Brezilya, Sudan ve Mısır gibi gelişmekte olan birçok ülkenin eğitim ve öğretim sistemlerine önemli ölçüde katkıda bulunmuştur.

ÇÖZÜM UZAKTA DEĞİL

Bu ülkelerin, eğitim ve öğretim sistemlerinde enstitüler deneyimine benzer denemeler yaptıkları ve Türkiye’deki köy enstitüleri denemesinden son derece esinlendikleri bilinmektedir...

1940’lardaki Türkiye’yle büyük benzerlikleri olan Küba, Şili, Nikaragua, Kolombiya gibi Latin Amerika ülkeleri ulusal kurtuluş savaşlarından sonra, enstitüler deneyimine benzer denemeler uygulamıştır.”[1]

Özetle şunu söylemek istiyorum, Singapur’muş, Finlandiya’ymış bir kenara bırakıp tarihimizden feyzalarak Anadolu’nun gerçekleri ile yoğrulacak yeni bir sistem inşa edebiliriz, etmeliyiz. Bu işi başaracak kudret ve birikim tarihimizde saklıdır. Köy Enstitülerinin 81. yıldönümü kutlu olsun.

HADİ OLCAY TAŞLI
EMEKLİ ÖĞRETMEN



[1] Aramızdan Ayrılışının 50. Yıldönümünde İsmail Hakkı Tonguç Sempozyum Bildirileri, Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği Yayınları, Prof. Dr. Ali Arayıcı’nın makalesinden, 1. Basım, İzmir, s.272.




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları