Olaylar Ve Görüşler

Dünya Tiyatro Günü’nün Ardından - Gürol TONBUL

03 Nisan 2021 Cumartesi

Antik Yunan filozofu Sokrates, “Üstünde düşünülmeyen bir hayat yaşamaya değmez” demiş.

Her açıdan sürüklendiğimiz, günlük hayatın sorunlarına yetişemediğimiz bir ortamda azıcık aşım, kaygısız başım” demekten kurtulup, durup düşünmek, hayatın nasıl olması gerektiği üzerine kafa yormak zor mu geliyor?

Oysa tiyatro, bu girdaptan kurtulması için sunulmuş insanoğluna. Derler ki antik Yunan dünyasında Prometheusun, tanrılardan ateşi çalmasıyla başlamış her şey. O ateşi söndürmemek için tiyatroların seyirci ile dolması, oyuncu ve seyircinin günlük hayatı, geleceği inşa etmesi gerek. Doğruyu yanlıştan, haklıyı haksızdan, iyiyi kötüden, gerçeği yalandan, güzeli çirkinden ayırt edebilmek için ihtiyacımız var tiyatroya.

Öyle ama bu salgın denilen illet ortaya çıktığından beri tiyatro salonları kapalı. Seyirci, oyunun büyülü dünyasına; oyuncu, seyircinin alkışına hasret. Ve hasret daha da süreceğe benziyor. 

ÖYLEYSE NE YAPMALI?

Yıllar önce, tiyatro yine sorunlarla boğuşurken, Fransız tiyatrocu A. M. Julien, bir düş kurdu ve düşlediği tiyatro buluşmasını gerçekleştirmek için önemli bir adım attı. 1954 yılının 27 Mart günü deneysel çalışmalarını sahneleyecek yabancı ve ulusal topluluklara açık bir festival başladı. Uluslararası Tiyatro Enstitüsü, 1948 yılında kurulduktan kısa bir süre sonra başlayan bu festivale katılan topluluklar ve bu toplulukların iletişimi, sorunlarını tartışmaları o kadar arttı ki enstitü, aldığı bir kararla 1961 yılında, 27 Mart’ı Dünya Tiyatro Günü ilan etti.

O günden sonra da her 27 Mart günü, ülkenin sanat ve tiyatro insanlarınca bir bildiri kaleme alındı. Amaç, insanın var olduğu günden bugüne, yarını inşa eden tiyatro sanatına dikkat çekmek, tiyatro sanatının içinde bulunduğu sorunları yetkililere, kitlelere anlatmak, tiyatroya hiç gidememiş insanlara ücretsiz oyunlar oynamak, gerekirse bulundukları alanlara tiyatroyu götürmekti.

TİYATRONUN BİRLEŞTİRİCİLİĞİ

İlk bildiriyi kaleme alan Fransız tiyatro adamı Jean Cocteau, fikir ayrılıklarının yaşandığı, çatışmaların olduğu bir dünyada, tiyatronun önyargıları silen, birleştirici, değiştirici gücüne dikkat çekmiş, Tekil ile çoğulun, öznel ile nesnel olanın, bilinç ile bilinçaltının birbirleriyle derinden kaynaştığı bir alandır tiyatro ve tiyatro yoluyla, kişilerin ve fikirlerin birbirlerine uzak ve yabancı kalması engellenir” vurgusunu yapmıştı.

CUMHURİYET SANATÇILARI

2021 Ulusal Tiyatro Bildirisinde, 2019 yılının 27 Martı’ndan bu yana, küresel salgın nedeniyle seyircisiyle buluşamayan, ekonomik anlamda çöküş yaşayan tiyatro topluluklarının sorunlarına, ekonomik zorluklarına değinilmemesi, çözüm önerisi içeren bir cümlenin bile bulunmaması büyük hayal kırıklığıdır.

Cumhuriyetin, tiyatronun yaygınlaşması için çaba harcadığı yıllara götürmek isterim sizi... Devlet Tiyatroları’nda oyunları da oynanmış yazar Yılmaz Karakoyunlu anlatıyor o yılları: “İlk temsiller başlamış, Elhamra Tiyatrosunun panolarına Ali Sururinin, Belkıs Dilligilin, Tevhid Bilgenin gülen yüzlerinin afişleri asılmıştı.

Mahallenin çocukları söğüt dallarından yaptıkları okları bu afişlere atıyorlardı. Mendiline meyvesini sarmış eve dönen, halk sanatkârı İsmail Dümbüllü bunu gönce hüzünlendi. Çocuklara yaklaştı ve ekledi: O okları onlara atmayın. Çünkü onlar Cumhuriyetimizin sanatçılarıdır.’”

AĞIR YÜK ALTINDA

Türk tiyatrosunun gelişmesinde, modernleşmesinde önemli rol oynayan, ilk ulusal bildiriyi 1977 yılında kaleme alan Muhsin Ertuğrul, mesleğin gelişmesi ve saygınlığına kavuşması konusunda sürekli olarak bürokrasi ve tiyatroyu sevmeyen politikacılarla boğuştu. Tiyatronun yaşadığı sorunların aşılması, tiyatronun özgürlüğüne, saygınlığına kavuşturulması için yazdı, çizdi, söyledi.

Sorunları dile getirdiğimiz, çözüm yollarına dikkat çektiğimiz, insanların tiyatro ile bağını güçlendirme çabasında olduğumuz bu 27 Martta da kapalıydı tiyatrolar. Ve insanın başına gelen felaketleri oynarken bir virüse hazırlıksız yakalanan tiyatro toplulukları, özelikle ekonomik açıdan, ağır bir yükün altında. Dijital dünyanın bataklığında yol almaya çalışıyor tiyatronun üreticileri...

Devletin, yerel yönetimlerin, tiyatro topluluklarının ekonomik sorunlarını (kira, sigorta, vergi) çözecek adımları ivedilikle atması en büyük dileğim. Hayatı sorgulamaktan vazgeçmeyen seyircilere gelince... İyisi mi, dijital ortamda da olsa, tiyatro topluluklarının sorunlarını biraz da olsa çözmeleri için bir bilet alın kendinize. Evinizde yolculuğa çıkın insanlık hallerine doğru ve sorgulayın içinde yaşadığınız çevreyi de...

GÜROL TONBUL

TİYATRO OYUNCUSU/YÖNETMEN



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları