Olaylar Ve Görüşler

Devrimin kıyısında - Aydın ÖNCEL

18 Kasım 2022 Cuma

Toplumsal mücadeleler tarihine baktığımızda tüm insanlığın özgürlük, adalet, refah ve mutluluk özlemiyle başlattığı sayısız hareketle karşılaşıyoruz. 1848 Avrupa devrimleri, Amerikan İşçi Hareketi, 1. ve 2. Enternasyonal, 1871 Paris Komünü, 1917 Ekim Devrimi, Çin, Küba devrimleri, Kurtuluş Savaşı ve 1923 Devrimi bunlardan aklımıza ilk gelenler. Tarihteki bu kırılmaların başlangıç noktası hiç kuşkusuz, tüm dünyayı etkisi altına alan, birbirini tetikleyen, 1780’lerde İngiltere’de başlayan “Sanayi Devrimi” ve “1789 Fransız Devrimi”dir. 

KADIN HAREKETLERİ

Sanayi Devrimi, burjuvazinin ekonomik modelini oluştururken Fransız Devrimi, eşitliğin ve özgür emeğin altyapısını kurdu. Ekonomik, siyasal ve toplumsal gelişmeler nedeniyle 19. yüzyılda birçok değişim yaşandı... Kadın hareketleri de liberalizm ve milliyetçilik gibi bu dönemde can buldu. 

Kadınlar, egemen sınıfın kendilerine tanıdığı haklardan bağımsız olarak farklı taleplerde bulunmaya başladı. 1789 Devrimi sonrası kurucu meclise, kadınların eğitim düzeylerinin yükseltilmesini ve çalışma hakları üzerindeki kısıtlamaların hafifletilmesini talep eden dilekçeler verildi. Temsili hükümetin oluşturulmasıyla kadınlar, meclise temsilci heyetler gönderdi, siyasi kulüplerde çalışmalar başlattı.

1790 yılında, İnsan Hakları Bildirgesi’ne karşılık, Olympe de Gouges tarafından, kraliçeye sunulmak üzere kaleme alınan Kadın Hakları Bildirgesi’yle, özgürleşme yolunda “iğne ve iplikten başka silahlarımız da var” diyen kadınlar, kendilerine biçilen yaşam tarzını değiştirmeye kararlıydılar. Başarılı da oldular... Aradan yüzyıllar geçti, çağlar değişti ama kadınların özgürlük tutkusu ve mücadelesi hiç bitmedi! Dünyanın farklı coğrafyalarında devrimlerin içinde yer aldılar, fitilleri ateşlediler!

BAŞKALDIRI

Başkaldıran Mahsa Amini’nin saçlarından tutularak gözaltına alınışının ve işkenceyle katledilişinin ardından, şimdi de İran sokaklarında, kadınlar tarafından başlatılan protestolar tüm dünyaya dalga dalga yayılmaya başladı. Ancak kadınlar yine karşıdevrimci mollaların, dinci, faşist rejimine karşı sürdürdükleri bu direnişte de ağır bedel ödemek zorunda kalıyorlar! Daha şimdiden onlarca kayıp verdiler. Bazıları için idam kararı alınmış durumda! Fakat tüm baskılara rağmen Humeyni rejiminin ellerinden aldığı temel hak ve özgürlüklerini geri almak için meydanlarda ve darağaçlarında can vermeyi göze almaktan geri durmuyor, başlarını açarak eylemlerine korkusuzca devam ediyor. İranlı kadınlar... İsyanla ilgili yapılan, Türkiye’deki “Gezi Direnişi” benzetmesi yanlış değildir. Burada yanlış olan, yine “dış güçlerin oyunu” yaklaşımıdır!

Evet, kadınlar; bir kez daha saçlarını tarayıp, makyajlarını yapıp, en güzel elbiseleriyle, bu defa erkekleri de yanlarına alarak devrimin kıyısında gezintiye çıktılar... Bu gezinti, ezilen cinsiyet olmaktan kurtuluşun ötesinde, aynı zamanda bir sınıf mücadelesidir, onlar için... Evet, halk; bazen bir avuç toprak parçası, bazen bir su birikintisi, bazen bir hayvan, bazen üç beş ağaç ve bazen de bir çocuğun, bir kadının saçının tek teli için dünyayı yerinden oynatırlar! Bugün olmasa da yarınlarda, karanlığı dağıtır, güneşin herkes için eşit doğmasını sağlarlar!

AYDIN ÖNCEL


Kaynak: Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi-İletişim Yayınları-1.Cilt



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları