Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Devrim Yasaları - Av. Kemal AKKURT
Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte, rejimin yerleşmesi için bazı devrimlerin hayata geçirilmesi gerekiyordu. Bu nedenle Atatürk’ün talimatıyla, 3 Mart 1924 tarihinde peş peşe üç devrim yasası kabul edildi. Bunlar sırasıyla 429 sayılı Din İşleri ve Vakıflar ( Şer’iyye ve Evkaf ) Bakanlığı’nın kaldırılması, 430 sayılı Eğitim Birliği’nin Sağlanması (Tevhid-i Tedrisat) ve 431 sayılı Halifeliğin Kaldırılmasına İlişkin Kanun.
LAİKLİK
Bu devrimlerin içinde en
önemlisi, elbette dinin siyaset vasıtası olmaktan çıkarılmasını amaçlayan Din
İşleri ve Vakıflar Bakanlığı’nın Kaldırılmasına İlişkin Yasa’dır. Laikliğin
evrensel anlamda yerleşmesi için, bu düzenleme zorunluydu. Laiklik; en
yaygın tanımı ile devlet ile din işlerinin birbirlerinden ayrılmasıdır.
Devletin dini olmaz. Laik devlet, dinî esaslara dayanan kanunlar yapamayacağı
gibi, bütün dinlere (ve inanmayanlara) eşit mesafede durur. Devlet, hiçbir
şekilde dinlerin ibadet hüküm ve kurallarına müdahale edemez. Bu nedenle
laiklik, tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü de demektir. AİHM’in yakın
tarihte Cemevleriyle ilgili olarak Türkiye’yi mahkum eden yerinde kararlarını
da bu şekilde okumak lazımdır.
İslam
dininin bir an önce siyaset (ve ticaret) vasıtası olmaktan çıkarılması yanında,
yargının ve bürokrasinin evrensel hukuk kurallarına göre işlemesi için de bu
devrimin hayata geçirilmesi gerekiyordu. Yasanın gerekçesinde; “Din ve ordunun
siyaset cereyanları ile ilgili olması birçok sakıncalar taşıdığından, Din
İşleri ve Vakıflar Bakanlığı’nın kaldırılmaları ve Vakıfların bütün mallarının
millete mal edilmesi” öngörülmekteydi.
Din İşleri ve Vakıflar Bakanlığı yerine
Başbakanlığa bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştu. Vakıflar da yine Başbakanlığa
bağlı bir Genel Müdürlüğe dönüşmüştü. Kuruluş amacına bakıldığında, Diyanet
İşleri Başkanlığı’nın tüm dini kurumlara eşit mesafede olması ve bilimsel
çalışmalarla irticaya engel olması amaçlanmıştı. Ancak zaman içinde, bu kurumun
siyasi iktidarın arka bahçesi olacağı, il ve ilçe müftülüklerinin siyasi
iktidarın il ve ilçe başkanı gibi, cami imamlarının da adeta iktidarın mahalle
temsilcisi gibi çalışacağı kimsenin aklına gelmemişti.
İktidar partisi tarafından tek taraflı olarak ve kapalı kapılar ardında kendi anayasalarını yapma arayışı ile “Devletin düzeninin din kurallarına dayanması, siyasi veya kişisel nüfuz sağlama, din veya kutsal şeylerin istismarı”nın önündeki engeller mi kaldırılmak isteniyor?
EĞİTİM BİRLİĞİ
Devrim
yasalarından ikincisi, 430 sayılı Eğitim Birliği’nin Sağlanması (Tevhid-î
Tedrisat) Yasası’dır. Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı’dan devraldığı
eğitim-öğretim mirası, farklı insan tipleri yetiştiren, farklı eğitim
tiplerinin bir arada olduğu karmaşık bir sistemdi. Oysa devrimlerin halk
üzerinde köklü ve etkili olabilmesi için, tüm eğitim kurumlarının tek bir
merkeze bağlanması, eğitim ve öğretimin tek elden yönetilmesi ihtiyacı vardı.
Eğitim Birliği Yasası ile öncelikle eğitimdeki ikiliğin ortadan kaldırılması
amaçlanıyordu.
Çünkü farklı eğitim sistemleriyle yetişen insanlar,
birbirlerinden çok farklı kültürlere sahip oluyorlardı. Devletin dayandığı
Cumhuriyetçi ve laik anlayışın, öncelikle eğitimde uygulanması gerekiyordu.
Aksi durum, yurttaşlar arasında duygu ve düşünce birliği ile dayanışma
amaçlarını yok edecekti.
Eğitim Birliği Yasası’ndan 97 yıl sonra geldiğimiz noktada, eğitim ve öğretim birliği sağlanamamıştır. Özellikle son yıllarda devlete bağlı okulların neredeyse tamamının fiilen İmam Hatip Okullarına dönüştüğünü, bu okullarda verilen eğitimin ise evrensel eğitimin çok uzağında olduğunu görüyoruz. Devlet okullarında Diyanet ve Müftülükler eliyle ölümün kutsandığı, bilimsellikten uzak, hurafelerin empoze edildiğini üzülerek izlemekteyiz. Devlet okullarındaki eğitim, artık Milli Eğitim Bakanlığı’ndan fiilen kopartılarak, iktidarın güdümündeki Vakıflara havale edilmiştir. Bu okullardaki basına kısmen yansıyan cinsel taciz iddiaları, eğitimin içine düşürüldüğü vahameti gözler önüne sermektedir.
HALİFELİĞİN KALDIRILMASI
Devrim
yasasından üçüncüsü, 431 Sayılı Halifeliğin Kaldırılmasına İlişkin Yasa’dır. Bu
yasa da tıpkı Laiklik ve Eğitim Birliği Yasaları gibi bir zorunluluktan
doğmuştur. Cumhuriyet’in ilanından sonra, Cumhuriyet devrimlerine gölge
edebilecek, Saltanat yanlılarının ihtiraslarına alet olabilecek Halifeliğin
kaldırılması zorunlu olmuştu. Meclis içinde de Halifelik lehinde, Cumhuriyet
aleyhinde kışkırtmalar başlamış, yurt sathına yayılmıştı.
Tam da bu dönemde
(şimdilerde lehine övgüler yağdırılan) İskilipli Atıf Hoca ve milletvekili
Şükrü Hoca, Halife’nin din işleri yanında dünya işlerine de bakması yönünde
fetvalar yayınlıyorlardı. Halifelik kurumu durdukça, çağdaş toplumsal
dönüşümler ve devrimler gerçekleştirilemeyecekti. Hilafet, böylece bir rejim
sorununa dönüşmüştü.
Halifeliğin kaldırılmasına ilişkin olarak hazırlanan 431 sayılı Yasa’nın gerekçesinde; “Türkiye Cumhuriyeti’nin içinde Halifelik Makamı’nın varlığı sebebiyle Türkiye’nin iç ve dış politikasını iki başlı olmaktan kurtaramadığı, Halifelik yetkilerinin esasen Hükümet ve Cumhuriyet’in anlam ve kavramının içinde mevcut bulunduğu” belirtiliyordu. Nitekim bu devrim yasalarının çıkmasından hemen sonra, Başbakanlığa bağlı olarak kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı, bu nedenle kurulmuştur. Ancak bu kurumun ne denli çağdaş dinî eğitim verilmesine yardımcı olduğu ve Cumhuriyet devrimleriyle ne kadar uyumlu çalıştığı, bugün geldiğimiz sonuç ile ortadadır…
Halifeliğin kaldırılmasından 94 yıl
sonra, bugün geldiğimiz noktada, hâlâ laikliğin Anayasa’dan çıkarılmasını
tartışıyorsak, Cumhuriyet devrimlerinin hemen hepsi tehdit altındaysa, TBMM’nin
varlığı ile yokluğu çok da fark edilemiyorsa, Cumhuriyet’i kuran felsefe ve
iradeye bağlı olanlar azınlık duruma düşmüşlerse, nüfusun çoğunluğu hala birey
olamamış, ümmet ve kul olmakta ısrar ediyorsa, eğitimde, ekonomide, hukukta ve
insan hakları alanında üçüncü dünya ülkeleriyle birlikte anılıyorsak, bir
yerlerde hata yapılmaya devam ediliyor demektir…
SOSYAL DEMOKRAT AVUKATLAR
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Ölüm nedeni belli oldu
- Soylu'dan 'Özür dileriz' çıkışı
- İstanbul'da metro yangını
- AKP döneminde ne kadar harcanmıştı?
- 5 çocuğunu kaybeden anne yalanladı
- İşte AKP'li belediyelerin 'etkinlik' harcamaları!
- Süper Lig'de yayın geliri dağılımı belli oldu!
- 'Vız gelir tırıs gider'
- MEB’ten skandal karar: Müdüre üstün başarı ödülü!
- 'O saraya, ben davaya’