Olaylar Ve Görüşler

Demirel’in bir sözü - Prof. Dr. Rıdvan AKIN

17 Ocak 2023 Salı

İktidarın seçimleri “biraz öne alma” hüllesine katkıda bulunulmamalı. Mayıs’ta seçim, yürütmenin başını bir ay ile kurtarmak anlamına gelir.

5 Haziran 1977’de seçim sonuçları alındığında, Bülent Ecevit, CHP’nin tek başına iktidara geldiğini ilan etmişti. Bu açıklamaya Demirel’in yanıtı şu olmuştu: “Dur bakalım daha köyler var sayılacak.” Ertesi sabah Demirel haklı çıkmış, CHP’nin milletvekili sayısı salt çoğunluğun altına düşmüş, 213’te kalmıştı. Acı gerçek şuydu: CHP, tarihinin en yüksek oy oranına ulaşmış olsa da iktidara gelememişti.

Ecevit, iktidara çok yaklaşan birinci partinin azınlık hükümeti kurmasını, Adalet Partisi’nin destek vermesini istemiş, bu kez de Demirel, “Siyasette kimse kimseye bir şey ikram etmez. Milletin vermediği iktidarı, biz sana niye verelim ki” demişti. Demirel haklıydı. Ecevit’in kurduğu azınlık hükümeti, parlamentoda güvensizlik oyuyla düşürüldü. Milliyetçi Cephe partileri yeniden hükümeti kurdular. Siyaset pratiği açısından bunun anlamı, siyasette özlem ve söylemlerin değil, sayıların belirleyici olduğuydu. Demirel’in “Bulun 226’yı, düşürün hükümeti” sözlerinde olduğu gibi.

İKTİDARIN ‘HÜLLESİ’

Demirel’in yarım asır önce söyledikleri, günümüz açısından da son derece anlamlıdır. İktidar, seçimleri “biraz öne alarak” anayasaya “hülle” yapmaya hazırlanmaktadır. 2017 anayasa değişikliği, cumhurbaşkanlığı için ikiden fazla seçilme yasağı getirmişti. Anayasa değişikliği sırasında, yeterli görülen bu süre, artık tatmin edici bulunmuyor olmalı. 

Anayasa koyucunun bu tercihinin nedeni yasama yürütme güçlerini dengelemektir. Bu doğrudur. İlgili madde, eğer yasama meclisi, ikinci kez seçilmiş cumhurbaşkanı görevdeyken seçimleri yenileme kararı alırsa, süresini tamamlamamış olan yürütmeye eşit şans tanımak için konulmuştur. Unutulmaması gereken, Türkiye’nin bugün parlamenter sistemle değil, başkanlık sistemiyle yönetildiğidir. Yürütme, Meclis’ten aldığı güvenoyuyla değil, seçilmişlik meşruiyetiyle görevdedir.

AKP’ye şimdiye kadar sayısız siyasi ikramda bulunulmuştur. 2003’te Siirt seçiminin hukuken izah edilemez şekilde iptali, AKP lideri lehine Deniz Baykal’ın önderliğinde yapılan anayasa değişikliği, ilk büyük siyasi jestlerdi. 2007’de Abdullah Gül lehine toplantı ve karar yeter sayısının sağlanması, 2014’te Ekmeleddin İhsanoğlu’nun aday gösterilmesi, yasama dokunulmazlıklarının toptan kaldırılması, iktidara altın tepside sunulmuş siyasi ikramlardı.

Oysa iktidar, liberal demokrasinin hiçbir ilkesini samimiyetle benimsememiş, uygulamamıştır. Seçilmiş CHP milletvekillerini tahliye ettirmeyerek mazbatalarını almalarını engellemiştir. İYİ Parti’nin seçimlere girmesini engelleyecek büyük bir hukuk hilesine başvurmuştur. Muhalefete herhangi bir demokratik jest yapmak şöyle dursun, mühürsüz oyların geçerli sayılması şaibesi bile, “Atı alan Üsküdar’ı geçti” olarak açıklanabilmiştir.

NE YAPMALI? 

Anayasanın apaçık ortaya koyduğu ilkeler, hem yasama hem yürütmenin seçimleri yenileme yetkisi olduğudur. Bu TBMM için, 3/5 nitelikli çoğunlukla alınan kararla olur. İktidarın böyle bir çoğunluğu yoktur. Cumhurbaşkanı ise seçimleri yenileme kararı verirse, üçüncü kez aday olamaz. Sonuçta, cumhurbaşkanı, muhalefet erken seçim kararı alınmasına katkıda bulunmadıkça, yeniden aday olamaz. Buna rağmen, kendi kararıyla yenilenecek seçimde aday olursa, bunun hukuka uygunluğunu denetleyecek tek kurum YSK olduğundan, adaylığının onaylanması güçlü bir olasılıktır. Ama bu muhalefetin “Nasılsa olacak” deyip iktidara biat etmesi anlamına gelmemelidir. 

PROF. DR. RIDVAN AKIN

SİYASİ TARİHÇİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları