Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bilim ve Siyaset - Prof. Dr. Güngör EVREN
Salgınla birlikte tüm dünya belirsizliğin ve bilinmezliğin karanlığında kaldı. Doğal olarak korku sardı her yanı. Bu durumda sığınılacak güvenli liman bilimdir. Tutunacak dal ararken bir kez daha gerçek aydınlatıcının bilim olduğu kanısında birleşenler çoğunlukta. Bu duygularla Bilim Kurulu kurulmasından umutlandık. Bilimin üreteceği bilgilerle aydınlanmayı umuyorduk.
Ne var ki bilimi değil, yalnızca sahadaki temsilcileri olan sağlık hizmeti verenleri gördük. İlk günden başlayarak canları pahasına olağanüstü çaba gösterdiler. Onlara minnet ve şükran borçluyuz. Uzmanların görüşleri doğrultusunda temizlik ve yirmi saniye süreyle usulüne uygun el yıkama konusunda hiç kuşku duyulmadı. Ama “sosyal” mesafe ve maske tartışmaları bile epey zaman aldı. Bilim Kurulu değil, bazı uzman ve bilim insanları konuştu. Sorumsuz davranışların da etkisiyle bilgi kirliliği kafaları karıştırdı. Bilimden beklentiler karşılık bulamadı. Dolayısıyla safsata ve yanlış yönlendirmelere alan açıldı.
SİYASET-BİLİM İŞBİRLİĞİ
ABD, Avrupa ülkeleri ve AB’de bilimin halkı aydınlatması ve siyaset ile arasında köprü oluşturması amacıyla parlamentolar içinde kurulmuş bilim ve teknoloji organları bulunmaktadır. 1972 yılındaki ABD örneğinden sonra Avrupa’da ilk uygulama, Fransa’da 1983 yılında kurulan “Bilimsel ve Teknolojik Seçimlerin Değerlendirilmesi Parlamento Ofisi (OPECTS)”dir. Bunu diğer Avrupa ülkelerinde farklı yapılardaki organların oluşturulması izlemiştir. AB’de de bilim ve siyaset arasında sağlıklı bir işbirliği için benzeri bir parlamento ofisi kurulmuştur.
Yapısal özgünlük taşıyan Fransa ofisinin kapsamında 18 milletvekili ve 18 senatör bulunmaktadır. Ayrıca 24 bilim insanından oluşan bir bilim konseyi yer almaktadır.
Ofisin görevi, çıkarılacak yasaların bilim ve teknoloji açıdan sonuçları hakkında parlamenterleri aydınlatmak ve uzun dönem politik tercihlerin oluşturulmasına ilişkin incelemeler yapmak ve kamuoyunu bilgilendirmektir.
Hazırlanan araştırma-inceleme raporlarının iki raportöründen biri iktidar, diğeri muhalefet partisi üyesidir. Ayrıca raportörlerden birinin “Ulusal Meclis”ten diğerinin ise “Senato”dan olması kuralı bulunmaktadır. Bu uygulamanın güven sağlayan yanı, raporların kamuoyuna duyurulması, ayrıca halka yönelik duyurular yapılması ve halk için özel toplantılar düzenlenmesidir. Yani şeffaflık söz konusudur.
AŞI ÜMİDİ
Şubat 2019’dan itibaren salgın üzerine raporlar ve halkı aydınlatmaya yönelik duyurular yayımlanmıştır.
Bugüne kadar salgının yayılmasının kontrol edilebilmesi için bir dizi önlem gündeme geldi ve bazıları uygulandı. En önemlisi, belirli bir süre eve kapanılması, belirleyici nitelikte önlem olarak gündeme geldi, fakat uygulanamadı.
Geldiğimiz noktada aşı konusu öne çıkmış bulunmaktadır. Herkes aşıya bel bağlamış durumda. Ama “Hangi aşı?”, “Ne kadar etkili?”, “Nereden?”, “Ne kadar güvenli?”, “Kimler için?”, “Ne zaman?”, “Nasıl bir uygulama süreci ile” soruları gündemde. Sorular bu kadar da değil, her gün yenileri ekleniyor. Bilim insanları görüşlerini açıklıyor. İlgili bakan bilgiler veriyor. Ancak kamuoyunun kafa karışıklığı sürüyor. Çok soru var, ama güven veren yanıtlar yok. Bu konuda sağlıklı bir sonuç, ancak bilimle uyum içinde bir yönetimle elde edilebilir. Avrupa’da yaygınlaşan parlamento bilim ve teknoloji ofisi uygulamaları bu anlamda ümit vermektedir. Fransa’da, OPECTS tarafından aşı konusunu akla gelebilecek sorular bağlamında her yönüyle inceleyen ve sonunda bir dizi öneriye yer veren 15 Aralık 2020 tarihli rapor önemli bir örnektir (*). Ayrıca 10-11 Aralık günlerinde de aşı konusunda halkın katılımıyla konferanslar düzenlenmiştir.
Kısacası bilimin sesini öne çıkaran şeffaf bir güven ortamı sayesinde toplumun rahatlaması sağlanabilmektedir.
Bilim Kurulu toplumda güven duygusu yaratabilir.
Ülkemizde de TBMM’nin ve yürütme organının bağımsız bilim kurullarının olması elbette olumlu sonuçlar verebilir. Salgını tüm şiddetiyle yaşadığımız bu aşamada, salgın nedeniyle oluşturulan Bilim Kurulu etkin olarak kullanılabilirdi. Doğrusu bugüne kadar Bilim Kurulumuzun işlevini anlaşılamadı. Hiç değilse bundan sonra göstermelik görünümünden kurtarılarak bağımsız bir kurul olarak değerlendirilebilir.
Bu kurul bir yandan kamuoyuna da açık olan araştırma-inceleme raporları düzenleyebilir, öte yandan kamuoyuna onları aydınlatan duyurular yapabilir. Bu yaklaşımla halkımızda güven duygusu uyandıracak şeffaf bir ortam yaratılabilir.
Böylece siyaset kurumu rahatlayabilir, hem toplumumuz hem bilim dünyamız adına yararlı bir dönüşüm yaşanabilir. Olabilir mi? Keşke olabilse!
PROF. DR. GÜNGÖR EVREN
(*) La Stratégie Vaccinale Contre la DVID-19, Projet de Rapport au nom de “L’Office Parlamentaire d’Evaluation des Choix Scientifiques et Technologiques, 15 Décembre 2020.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Ayşe’yi siz öldürdünüz!
- 'Erdoğan dönemi artık kapandı'
- AKP’li üyeler bütçe oturumunu terk etti
- Ölüm nedeni belli oldu
- İstanbul'da metro yangını
- AKP döneminde ne kadar harcanmıştı?
- 5 çocuğunu kaybeden anne yalanladı
- İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne soruşturma!
- İşte AKP'li belediyelerin 'etkinlik' harcamaları!
- Bahçeli profil videosu, el yükseltme, şifre çözme