Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Batı Karşıtlığından Batılılaşma Karşıtlığına - Ali Ulvi ÖZDEMİR
ABD Başkanı Biden’ın 24 Nisan’da “soykırım” kavramını tercih edişi Türkiye’de Batı karşıtı söylemleri ve yaklaşımları yeniden alevlendirdi. Ama bu haklı söylem ve reddediş, çoklukla fark edilmeden başka amaç ve politikalara, Türkiye’yi yeniden Ortadoğu kimlikli, Osmanlıcı ve İslamcı bir politik kültürel kalıba sokmak isteyen anlayışa hizmet eden bir potansiyele dönüştürülüyor ve kullanılıyor.
Batı’nın emperyalist oluşu, soykırımları, ırkçılığı, sömürgeciliği, vahşeti, dayatmaları ve diğer kötülükleri yine sayılıp dökülüyor. Bütün bu haklı söylemlerin açtığı kapıdan “100 yıllık parantezi kapamak” ya da “Artık kendi hikâyemizi yazmalıyız” diyen, sadece Batı karşıtı olmayıp “Batılılaşma” karşıtı da olan siyasal İslamcı düşünce ve politikalar da girebiliyor farkında olmadan. Ve Türkiye’de Atatürk’ün aydınlanmacı, Batılılaşmacı, modernleşmeci vizyonunun eseri olan yaşam biçimimizi değiştirmek isteyen güçler, Batı karşıtlığını, ayrım yapmadan Türkiye’nin yüzyıllar önce belirlenmiş Batılılaşma yolundan koparmak için bir fırsata dönüştürmek istiyorlar.
ÖNEMLİ AYRIM
Bu ayrımı tıpkı Atatürk gibi yapmamız ve “Batı’ya
karşı Batılılaşma” olarak belirlenmiş Cumhuriyet çizgisini savunmak, modern, laik,
eşitlikçi, kul yerine yurttaş, cahil bırakılmış yığınlar yerine bilinçli halk
tercihleriyle belirlenen devlet düzenimizi korumak zorundayız.
Esasen sağ
kesimin bir kısmından ve İslamcı kesimden gelen ve Batı’nın emperyalist yönünü öne çıkarıp, hepimizde var
olan bu antiemperyalist çizgiyi kullanarak bu hassasiyeti, özellikle hukukun üstünlüğü, laiklik, kadın
hakları, denetlenebilir, hesap verebilir devlet anlayışı ile belirlenen Batılı
değerleri kazımak için kullanmaya çalışan Batılılaşma karşıtı eleştirel akıma
ve söyleme dikkat etmek
gerekiyor.
İKİ BATI
Atatürk bu ayrımı yapmış ve iki Batı tarif etmişti. Biri devlet
politikaları düzleminde var olan emperyalist, kıyıcı ve işgalci Batı, diğeri değerler
ve medeniyet düzleminde dünyayı ortaçağ karanlığından çıkaran aydınlanma
devrimini yapmış, bilimin, sanatın belirlediği, özgürlüğü, insanı, hukuku, kadını, eşitliği öne
çıkartmış Batı. Bizim Cumhuriyet devrimimiz birincisine karşı ikincisini
savunmak yönünde olmuştur.
Bu
topraklarda özgür, refah içinde, gelişmiş ve insana
yakışır bir yaşam sürmek için esasen zorunlu olan yol da buydu. Ne yazık ki
şimdi, kadını yeniden eve hapsetmeye çalışan, yoksulluğu kalıcılaştıran, halk
egemenliğinin sembolü parlamentoyu işlevsizleştiren, hukuk devletini keyfiyetle
yer değiştirmiş bir anlayış, en haklı olduğumuz tepkileri, hepimizi birleştiren
antiemperyalizmi ve insani hassasiyetlerimizi, Batılılaşmayı kötüleme yönünde, Türkiye’yi
Batı’dan ve aslında Batılı değerlerden koparmak için kullanmaya çalışıyor.
YAPILMASI ZORUNLU HAMLELER
Bu ayrımı yapmaz ve bu çabayı okuyamazsak, olgulara bu niyetin varlığıyla bakmazsak 150 yıl önce varlığımızı korumak için tıpkı satrançtaki zorunlu hamleler gibi girdiğimiz Batılılaşma yolundan çıkıp bir Ortadoğu ülkesinin karanlık değerleriyle iç içe geçmiş bir ülkeye dönebiliriz. Böyle anlarda kabaran milliyetçi, yurtsever duygular selinde, Atatürk milliyetçiliğinin yerine kaba bir yabancı düşmanlığıyla kendini belli eden anlayışa teslim olursak ve onun “Hayatta en hakiki yol gösterici bilimdir” sözüyle belirlenen yoldan çıkarsak çağdaş medeniyetler düzeyine erişmek yerine bir Arap emirliği gibi özgürlüklerden yoksun, koyu taassupla bezenmiş bit toplum düzenine biz de hizmet eder duruma düşeriz.
RÜZGÂRA KAPILMAMALI
Hukukun üstünlüğüne inanan, özgürlükçü, demokrat insanların, başta bu değerleri öne çıkaran partilerin ve anlayışların, bu ayrımı yapması ve kaba milliyetçilik tuzağıyla Türkiye’nin içe kapanmasına, Batı karşıtlığı adı altında Batılı değerlerden koparılmasına hizmet edecek bir politikadan uzak durması gerekiyor. Politika böyle anlarda gerekli ayrım yapma, nüanslara dikkat etme ve rüzgâra kapılmadan akılcı yaklaşımlar getirme sanatı değil midir?
Batı’ya karşı Batılılaşmacı Türkiye, var kalmanın, güçlü olmanın, hakça, adaletli ve çağdaş bir düzeni yaşatan bir
ülke olmanın tek yoludur. Batı karşıtlığının bizi Atatürk’ün yolundan ayırmasına izin veremeyiz.
Antiemperyalist duruşumuzun, Atatürk milliyetçiliği ile şekillenen milli
hassasiyetlerimizin Türkiye’yi Batı’dan kopararak aslında
Batılılaşmadan, Atatürk devrimleriyle belirlenen medeniyet yolundan koparmaya
çalışan anlayışa hizmet eder duruma düşmemesine dikkat etmeliyiz.
DOÇ. DR. ALİ ULVİ ÖZDEMİR
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Soylu'dan 'Özür dileriz' çıkışı
- Bahçeli ile görüşmesini anlattı
- Ölüm nedeni belli oldu
- 'Bundan 25 gün önce de...'
- AKP döneminde ne kadar harcanmıştı?
- İşte Enes Güran'ın kolundaki ısırık izinin fotoğrafı
- İşte AKP'li belediyelerin 'etkinlik' harcamaları!
- AKP ve CHP döneminin harcama raporu!
- MEB’ten skandal karar: Müdüre üstün başarı ödülü!
- Süper Lig'de yayın geliri dağılımı belli oldu!