Olaylar Ve Görüşler

Anayasa değişikliği teklifi ve açmazları - Fulya KANTARCIOĞLU

21 Aralık 2022 Çarşamba

Anayasanın, din ve vicdan hürriyetini düzenleyen 24. ve “Ailenin korunması ve çocuk hakları” başlığını taşıyan 42. maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören anayasa değişikliği teklifi, geçen günlerde 336 milletvekilinin imzası ile TBMM Başkanlığı’na sunulmuştur.

Anayasanın, değişiklik teklifine konu olan 24. maddesinin ilk fıkrasında, herkesin, vicdan dini inanç ve kanaat hürriyetine sahip olduğu, ikinci fıkrasında “Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamaması”na ilişkin 14’üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenlerin serbest olduğu belirtilmektedir. Maddenin diğer fıkralarında da din ve vicdan özgürlüğünün sonucu olan bazı ilkelerle din ve ahlak eğitim ve öğretimi düzenlenmektedir. Getirilen değişiklik teklifi ise anayasanın 24. maddesine şu hükmü eklemektedir: “Temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ile kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılması, hiçbir kadının başının örtülü veya açık olması şartına bağlanamaz. Hiçbir kadın, dini inancı sebebiyle başını örtmesi ve tercih ettiği kıyafetinden dolayı eğitim ve öğrenim, çalışma, seçme, seçilme, siyasi faaliyette bulunma, kamu hizmetlerine girme ile diğer herhangi bir temel hak ve hürriyeti kullanmaktan ya da kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmaktan hiçbir surette yoksun bırakılamaz...”

Teklifle getirilen hüküm, sadece dini inancı nedeniyle başını örten kadınlara özgü olup modern giyim tarzını benimseyen kadınlar için bir güvence getirmemektedir. Ayrıca erkekleri de kapsam dışı bırakmaktadır. Bu bağlamda yalnız kadınlarla erkekler arasında değil başını örtenle örtmeyen kadınlar arasında da farklılık yaratmaktadır. Bu ayırımcı ve cinsiyetçi bir yaklaşımdır. Oysa anayasanın “kanun önünde eşitlik” ilkesini düzenleyen 10. maddesi, her türlü eşitsizliği ve ayırımcılığı yasaklamaktadır.

Bir diğer önemli nokta da düzenlemenin, “dini inancı” referans almasıdır. Laik bir devlette pozitif hukuk kurallarının dayanağı dini inançlar olamayacağından anayasanın 2. maddesi ile kabul edilen laiklik ilkesine açık bir aykırılık söz konusudur. Teklifin anayasanın 2. ve 10. maddeleri gözetilmeden düzenlenmesinin hukuki bir açıklaması yoktur.

Teklifteki ikinci değişiklik anayasanın 41. maddesiyle ilgilidir. Bu maddenin, “Ailenin korunması ve çocuk hakları” şeklindeki birinci kenar başlığı, “Ailenin korunması, evlilik birliği ve çocuk hakları” olarak değiştirilirken metnine de “Evlilik birliği ancak kadın ile erkeğin evlenmesiyle kurulabilir” cümlesi eklenmektedir. Eşcinsel evlilikleri önlemek amacıyla getirildiği anlaşılan bu önerinin toplumda bir karşılığı olmadığı gibi, erkek ve kadın evliliğini öngören Medeni Kanun’un 124. maddesi karşısında gereği de yoktur.

Gelinen noktada bir anayasa değişikliğine gerek olmadığı açıktır. Toplumsal uzlaşı ile zaten çözülmüş bir sorun için getirilen teklifin zamanlamasına bakıldığında, bir gereksinmeden çok, bazı siyasi hesap ve çıkarlara hizmet etme amacını taşıdığı görülmektedir. Bu nedenle anayasa değişikliği gibi üzerinde çok düşünülmesi ve tartışılması gereken bir konuda karar verirken ülkenin yarınlarını ipotek altına alacak yaklaşımlardan kaçınmak iktidarın da muhalefetin de öncelikli görevi olmalıdır.

FULYA KANTARCIOĞLU

EMEKLİ ANAYASA MAHKEMESİ ÜYESİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları