Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Altın Ölüm* - Prof. Dr. Kaya ÖZGEN
Ülkemizin birçok bölgesinde, başta altın olmak üzere çeşitli madenleri arama çalışmalarının sürdüğü ve giderek yaygınlaştığı izlenmektedir. Bu bağlamda ormanlar yok edilmekte, tarım arazileri, meralar delik deşik edilmektedir. Her tür maden aramasında, kazılan zeminin yıkanması/madenin ayrıştırılması için yoğun su kullanıldığı bilinmektedir. Yabancı şirketlerin üretimi en ucuz yoldan gerçekleştirmek için kendi ülkelerinde yasak olan asit kullanımlı yöntemler kullandıkları bilinmektedir.
MADENCİLERİN MARİFETLERİ (!)
Şirketler için rant büyüktür ve amaçlarına ulaşmak için her yolu denedikleri gözlenmektedir:
• Öncelikle
kendilerine, tercihen iktidara yakın, bir yerli ortak edinmekte ve önce onları sahaya sürmektedirler.
• 25
hektarlık alanın altındaki bölge/bölgeler
için ÇED raporu gerekmediğinden işe
böyle başlanmakta, giderek
arama bölgesi
genişletilmektedir. Öte yandan bir bölge için
aldıkları ÇED raporunu bir başka bölgede
kullanmaya yeltendikleri örneklere
rastlanmaktadır.
• Girilen
bölgede tutunmak için
ekonomik sıkıntı içindeki yöre
halkı “iş vaadiyle” ikna edilmekte, gerektiğinde yöre etkinlikleri, sponsor olarak,
desteklenmektedir.
• Bölge halkının şikâyetlerini önlemek ya da halkı şikâyetinden vazgeçirmek
için “her türlü
yol” denenmektedir.
• Tüm
bunlar sonuçsuz kaldığında halka göz
dağı verildiği, halkın kolluk kuvvetleriyle pervasızca sindirilmeye çalışıldığı
durumlarla da karşılaşılmaktadır.
• Gerektiğinde, madencilerin önünü açmak için, arazi vasfı değiştirilmektedir.
Madeni çıkarırken aşırı ölçüde su kullanmaları da yakın gelecekte
büyük sorunlara yol açacak niteliktedir. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma
Vakfı) tarafından ülkemizin hızla su fakiri olma yönünde ilerlediği belirtilerek “su biterse herkes susar” kampanyası başlatılmış, tüm
kesimler su kaynaklarını koruma seferberliğine davet edilmiştir.**
Buna karşın
madencilerin tükettikleri yoğun suyun yanında, sahada yaptıkları tahribat
nedeniyle akışı/düzeni bozulan su kaynakları daha da vahim bir durum
yaratmaktadır. Gerçekten yürütülen vahşi kazıların yeraltı sularını son derece
olumsuz etkilediği, bazılarının da yok olacağı kaçınılmaz bir gerçektir. Bu
durumda yeraltı sularının aşırı kullanılması sonunda obruk denilen büyük çökme
alanları oluşmakta ve doğal yapı harap olmaktadır.
Söz konusu şirketlerle yapılan sözleşmelerde usulen “kullanılan arazinin, iş bitiminde özgün durumuna getirilmesi” koşulu yer almaktadır. Ancak örnekler (Fatsa, Kaz Dağları, vb.), yaratılan vahşi tahribat nedeniyle bunun mümkün olmadığını göstermekte, geride harabe kalmaktadır.
Maden arama bölgelerinde gözlendiği kadarıyla, durumun vahametini gören yöre halkı “arazisini/yaşam alanını” kazma, kürekle de olsa korumaya çalışmaktadır. Olmadı, çevre koruma platformları oluşturulmakta, konu yargıya taşınmaktadır. Buna karşın madencilerin yargı sonucunu beklemeden çalışmalarını sürdürdükleri gözlenmektedir. Daha da ilginci hakkını arayan/yaşam alanını korumaya çalışan yöre halkı, yöneticiler tarafından eleştirilmekte hatta aşağılanmaktadır.
Madenci, özellikle altını ayrıştırmak için yoğun asit (siyanür, sülfürik asit) kullanmaktadır. Bu bağlamda hiçbir koruma önlemi (sızdırmazlık vb.) alınmadan, fay hatlarına yakın (örneğin Kuzey Anadolu Fayı) asit havuzları oluşturulmaktadır. Böylece hiç kontrol edilmeden “kaderine terk edilen havuzların” araziye verdiği aşırı zararların yanında, başta kanser, çeşitli hastalıklara yol açtığı bilinmektedir. Bu nedenle maden bölgesindeki yöre halkı çaresiz kalmakta, olanak bulduğunda göç etmektedir.
SONUÇ
Altın madeninden elde edilmesi beklenen getirinin, ülke
topraklarına ve halkına verilecek zararın yanında son derece cılız kalacağı
kabul edilmeli ve tüm izinler iptal edilmelidir. Dahası maden sonrası hallaç
pamuğu atılmış gibi terk edilen
arazilerin bir tür yitirilmiş ülke toprağı olduğu düşünülmektedir.
Bu
nedenlerle, halkımızın söylemiyle,
atılan taş ürkütülen kurbağaya değmemektedir.
PROF. DR. KAYA ÖZGEN
E. İTÜ ÖĞRETİM ÜYESİ
*İbrahim Gündüz, Altın Ölüm, Galaeti Yayıncılık, 2020.
**Cumhuriyet gazetesi, 22 Ocak 2021, Hazal Ocak’ın haberi.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Soylu'dan 'Özür dileriz' çıkışı
- Ölüm nedeni belli oldu
- AKP döneminde ne kadar harcanmıştı?
- 5 çocuğunu kaybeden anne yalanladı
- İşte AKP'li belediyelerin 'etkinlik' harcamaları!
- Bahçeli ile görüşmesini anlattı
- AKP ve CHP döneminin harcama raporu!
- 'Bundan 25 gün önce de...'
- MEB’ten skandal karar: Müdüre üstün başarı ödülü!
- Süper Lig'de yayın geliri dağılımı belli oldu!