Olaylar Ve Görüşler

ABD’nin Suriye Saldırısı Ne Kadar Hukuki? - Kaan Kutlu ATAÇ

10 Mart 2021 Çarşamba

Amerikan Hava Kuvvetleri, 25 Şubat’ta Suriye’nin doğusuna bir saldırı düzenledi. Amerikalı yetkililer tarafından saldırının Suriye-Irak sınırındaki kontrol noktasında konuşlanmış olan İran destekli milis güçlerinin kullandığı binalara yönelik olduğu belirtiliyor. Ayrıca saldırının Amerikan askerlerine yönelik yakın tehdidin engellenmesine dönük olduğu ileri sürülüyor.

Saldırı, Biden’ın otuz altıncı başkanlık gününde gerçekleşti ve döneminin bilindiği kadarı ile ilk askeri operasyonu. Saldırının bir yandan bölgesel, siyasi gelişmelere etkisi tartışılırken diğer taraftan da askeri müdahalenin Amerikan kanunlarına uygun olup olmadığı ve saldırıyla ilgili yetkilendirme konusu uzun yıllardır devam eden Başkan ve Kongre arasındaki çekişmeyi ve hukukilik tartışmalarını da alevlendirdi.

DİKKAT ÇEKEN DETAY

Tartışmalar iki ana çerçevede şekillendi: Anayasanın 1. ve 2. maddeleri ile 1973 tarihli Savaş Güçleri Kararı (ya da genel anlamıyla bilinen Savaş Güçleri Yasası). Anayasanın 1. maddesi savaş ilanı yetkisini yürütmeye değil, yasama organı olan Kongre’ye veriyor. Ancak 2. maddeye göre silahlı kuvvetlerin başkomutanı sıfatıyla Amerikan halkının çıkarlarını koruma konusunda en üst düzeyde sorumlu ve tüm askeri meselelerde nihai otoriteye sahip. Bu çerçevede başkan, Kongre’den yetki almaksızın ulusal çıkarlar doğrultusunda ve anayasada belirtildiği şekli ile doğası, kapsamı ve süresi savaş seviyesinde olmamak kaydı askeri operasyon talimatı verebiliyor.

Başkan açısından dikkat çeken husus, başkanın kırk sekiz saat içerisinde Kongre’yi bilgilendirme zorunluluğu ve askeri harekâtın altmış günlük süreyi aşmaması şartı. Konunun uluslararası hukuk boyutunu ilgilendiren kısmı ise Biden’ın son Suriye örneğinde de görüldüğü üzere saldırının meşru gerekçesini Amerikan askeri personelinin korunması amacıyla Birleşmiş Milletler (BM) Yasası’nın 51. maddesine dayandırması. Bu madde, BM üyelerinden birisinin silahlı saldırıya uğraması halinde meşru müdafaa hakkını kullanmasına cevaz vermesi.

HATIRLATMAKTA YARAR VAR

Amerika’nın Suriye’deki askeri operasyonları herhangi bir Kongre (iç hukuk) veya BM kararına (uluslararası) dayanmıyor. Bu da Amerika’nın Obama ve Trump dönemlerinden bu yana Suriye’deki varlığının özellikle Kongre’de sık sık sorgulanmasına neden oluyor. 25 Şubat saldırısı sonrası Senato’nun güçlü Uluslararası İlişkiler Komisyonu Başkanı Demokrat Partili Bob Menendez, saldırı öncesi Kongre’nin bilgilendirilmemesini sert bir şekilde eleştirdi. Kongrenin Demokrat Partili üyeleri de sırf partiye bağlılık kapsamında Biden’a bu tür operasyonlar konusunda anlayış gösterilmeyeceğini açıkça belirtiyor.

Biden yönetimi, Trump dönemindeki uygulamaların tersine bu konularda Kongre ile yakın görüşme içerisinde olacaklarını daha önce bildirmişti. Örneğin Trump’ın 2018’de izin verdiği Suriye saldırısı sonrası Biden, başkan olduğu zaman yalnızca en gerekli hallerde kuvvet kullanımına gideceğini ve bu kararı Kongre’yle anlaşmadan almayacağını ifade etmişti. Ancak başkan olunca bu sözünü unutmuş görünmektedir.

KONGRE’YLE UZLAŞI İSTENİYOR

Biden’ın kendisinden önceki yönetimlerde olduğu gibi küresel askeri operasyonları en azından iç hukukta anayasal ve yasal gerekliliklere riayet konusunda da Beyaz Saray’ın yürütmenin imtiyazı çerçevesinde bundan sonrasında nasıl davranacağına ilişkin bir gelişme de son günlerde yaşandı.

Biden, yirmi yıldır tartışma konusu olan askeri operasyonların yürütülmesi konusunda Kongre ile işbirliğinde yeni bir yasal düzenlemeye gitme niyetini açıkladı. Buna göre Biden, başkanın sonu gelmeyen savaşların sonlandırılması amacıyla terörle mücadelede daha sınırlı bir kapsamda askeri gücün kullanılmasıyla ilgili çalışma yapacak.

KAAN KUTLU ATAÇ
MERSİN ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları