İyi de sorumlu kim?

05 Ekim 2024 Cumartesi

Siyasetçi ile gazetecinin ortak gerçekleri -veya ilkeleri- vardır. İkisi de hitap ettikleri topluluklarda tepki uyandıracak sözler söylemekten çekinirler. 

Bu haklı bir davranıştır. Çünkü aksini yapmak, bindiği dalı kesmekle birdir.

Ama bazı gerçekleri yeri gelince söylemek de bir dürüstlük borcudur. Önemli olan o gerçeği nasıl söylediğinizdir.

Dünkü Karar gazetesinde “EYT (Emeklilikte yaşa takılanlar meselesi) bizde kalıcı bir maliyet bıraktı” başlıklı bir haber vardı.

O sözün sahibi her gün binlerce, belki de yüz binlerce kişi tarafından “Bizi aç ve sefil yaşamaya mahkûm etti” diye haklı olarak eleştirilen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ti.

Konuşmadaki bilgilere göre 2 milyon 300 bin EYT’linin bütçeye getirdiği yük, yılda 600

milyar liraydı. Ve bu gideri karşılamak, değil Türkiye gibi ekonomisi başta olmak üzere her kurumu çökmüş bir ülke için, ekonomisi düzgün, gelişmiş refah toplumları için bile zordur.

Bir an düşündüm:

Bu söz doğru mu yoksa yanlış mıydı?

İlk bakışta Şimşek çok haklı görünüyordu.

Dahası, sadece Şimşek değil, bir konuşmasında: “Geçenlerde çok açık net söyledim: Seçim kaybına vesile olsa dahi biz ülkemizin, milletimizin zararına olacak bir vaadin içine girmeyiz. EYT’nin ülkemize bir kazanımı yok, kaybettirir” diyen Erdoğan da aynen Şimşek gibi ilk bakışta çok haklıydı.

Nitekim Türkiye’de halen bir yanda 12 bin 500 lira aylıkla sefaleti yaşayan milyonlarca emekli varken öte yanda yaşı 50’yi yeni bulmuş 2 milyondan fazla EYT’li insan, bir yandan devletten emekli maaşı alırken öte yandan da çalışıp kazanmaya devam ediyor.

Bu ne hak ne de revadır.

Ama resmin bir de arka yüzü var:

Yılda 600 milyar ağır yüktür de şapkadan tavşan çıkarır gibi bir gece “Kur Korumalı Mevduat” belasını devletin başına saran ve 885 milyar lirayı, bankalarda dövizi olanlara boca eden Nureddin Nebati’nin sorumluluğu yok mu? 

Övünerek “Ben ekonomistim” diyen Tayyip Erdoğan’dan onay almadan Nebati’nin bu çapta bir hamleyi yapmaya gücü yeter mi?

Daha açık ifade edeyim: Bugünkü durumda Erdoğan’ın hiç mi günahı yok?

Emekliyi sefil bırakmak pahasına, devletin hazinesini “yap-işlet-devret” formülüyle “işbilen” müteahhitlerin cebine aktaranın sorumluluğu yok mu?

Hadi hepsini sineye çekelim:

Bir gece veya o kadar kısa bir süre içinde Merkez Bankası’nın döviz rezervinden 128 milyar doları birilerine satan eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın sorumsuzluğunu unutalım mı?

Açık söyleyeyim:

Bu bahsin sorumluluğu elbet başta Tayyip Erdoğan olmak üzere, ülkeyi yirmi iki yıldır yöneten AKP iktidarınındır. 

Ama sanılmasın ki sorumlular sadece onlardan ibarettir. 

Hikâyenin bir de eski yıllarda kalan sorumluları vardır. Artık hayatta olmayanlar dahil o sorumluları da bir gün huzurunuza getirmek üzere, şimdilik sözü burada noktalayalım.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi de sorumlu kim? 5 Ekim 2024
Hitler ve Netanyahu 21 Eylül 2024

Günün Köşe Yazıları