19 Mayıs, Eski Türkiye’den Yeni Türkiye’ye

20 Mayıs 2016 Cuma

Dün Eski Türkiye’nin yerini, Yeni Türkiye’nin almasının en sembolik olaylarından birini daha yaşadık. 19 Mayıs Gençlik Bayramı, Eski Türkiye’nin en önemli sembolik günlerinden biri olarak geçiştirildi, Yeni Türkiye’nin kurucu partisinin yeni Genel Başkan ve dolayısı ile Başbakan adayının açıklanmasının fazlasıyla gölgesinde kaldı. Dikkatinizi çekerim, Eski Türkiye’nin o denli önemsediği bir bayramının karşısında, ‘Yeni’sinin sadece Genel Başkan ve Başbakan adayının isminin açıklanması, yani fazla söze hacet yok.

Totaliter bir rejim
Eski Türkiye’nin muhaliflerinden, sert eleştirenlerinden biriyim, benim için mesele Eski Türkiye’nin demokratikleşmeye direnmesi idi. Sonuçta, gidiş daha demokratik bir düzen adına Eski Türkiye’yi eleştirenlerin hedeflerinin tam aksine, daha az demokratik bir düzenin inşası oldu, ‘Yeni Türkiye’ denilen de bu düzenin yerleşmesi. Yeni Türkiye’nin düzeni henüz tam anlamı ile yerleşmiş değil, ama ne istikamette ilerlediği çok açık; lider merkezli totaliter bir rejim. Yeni Başbakan adayı, eski rejimin tanımladığı manada bir icra makamına aday değil, yeni rejimin inşasında, kendi tabirleri ile ‘sadece milletin değil ümmetin asıl lideri’nin, Parti Genel Başkan Yardımcısı’nın deyimi ile ‘zatı devletleri’nin, talimatlarını yerine getirecek bir ‘idareci’. Bu tabir (idareci), Cumhurbaşkanı’na yakın milletvekili Aydın Ünal’a ait. Unutulacak şey değil ama, ‘Yeni Başbakan’a Açık Mektup’unda Ünal, hatırlatmadan edemiyor; “Sayın Başbakanım, bu hareketin bir tek lideri vardır... O liderle uyumlu olacağınıza dair en küçük bir tereddütümüz zaten yok”.
Bizim de en küçük bir tereddütümüz yok. Dahası kimin lidere en çok itaat edeceği bizim ilgi alanımıza girecek bir konu değil, bu ülkede yaşayan ve Yeni Türkiye Projesi’ne inanmayan, beğenmeyen, itiraz eden bizler için önemli olan, yeni rejimin koşar adımlar ile nasıl kurulacağı ve sonrasında nasıl bir ülkede yaşayacağımız. Eski Türkiye’nin az derdini çekmedik, ancak onun hiç olmazsa sonu gelmiş, takatı tükenmişti, hiç kuşkunuz olmasın Yeni’sinin inşası çok daha sert koşullar yaratacak. Nitekim, efendi bir akademisyenden, Yeni Türkiye’de yer kapma telaşına kapıldığı için olsa gerek, Yeni Türkiye’nin teorisyenliğine geçiş yapan bir kardeşimiz, Atatürk devri ve tek parti dönemi’ne ‘Başkanlık sisteminin uygulandığı bir dönem olarak’ gönderme yapmış, o dönemde de söz konusu olan, Başkanlık dediği ‘otoriter liderlik’ti, diyor. İyi de biz Eski Türkiye’yi tam da bu nedenle eleştiriyorduk. Az gittik, uz gittik, aynı noktaya geldik, üstelik yenisi ‘dini’ kisve ve meşruiyet çerçevesinde kurgulanıyor, yani itiraz eden artık bir de ‘din’ ile dövülecek. 21. yüzyılda, böyle bir rejimle, Türkiye gibi karmaşık bir toplum nasıl yönetilecek bilemiyorum, ama sopayla olacağı kesin. Zaten halihazırda olan bu, ya Yeni Türkiye’nin bir neferi olacaksınız ya da çoğunluğu teşkil eden ve ‘milli iradenin yegâne dayanağı’ olarak tanımlanan ‘kaynaşmış kütle’nin dışında, hiçbir güvenceniz olmadan sığıntı olarak yaşayacaksınız.

Feci bir durum
Eski Türkiye’nin bağlıları için ‘Goodby Lenindevri, demokratik bir ülke özlemi içinde olanlar için ise tüm umutlara veda devri gibi görünüyor. ‘Demokratik mücadeleye inananlar için küsüp eve çekilme zamanı hiç değil’ diyeceğim ama, söz konusu olan demokratik siyasetin ve hatta tümden siyasi zeminin çökmesi. Ana muhalefetin, dokunulmazlıkların kaldırılmasına bile karşı çıkamadığı, ‘teröriste destek’ ithamı ile tek ayak üzerinde tutulduğu, yüksek siyaset diye MHP’de muhalefete bel bağlanan, HDP’nin en yaratıcı muhalefet kozunun ‘kuzu kuzu cezaevine gitmemek’ olduğu, ufukta hiçbir umudun parlamadığı feci bir durum. Yani Yeni Türkiye’nin ve onun inşa edeceği rejimin önünde hiçbir ciddi engel yok. Özgürlük, hak, hukuk, demokrasi gibi derdi olanlar için hayat çok ama çok zor olacak ve unutmayın, Cemil Meriç’in dediği gibi ‘demokrasiyi ancak tehlikeli bir hayata göğüs gerebilenler sevebilir’.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Yeni devlet’ 7 Ağustos 2017

Günün Köşe Yazıları