Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Vahşi Düğüne Vahşi Dış Politika

03 Temmuz 2012 Salı
\n

\n

Son günlerin en vurucu haberi hangisi?derseniz

\n

Kadıköyde düğün günüsahte bilezikdayağından geçirilen gelin haberi derim

\n

Öylesine buram buram biryurdum insanıhaberi ki

\n

Siz de bir yerlerde okumuş ya da izlemiş olmalısınız. Ben gene de özetleyeyim:

\n

Gelinle damat, düğüne giderken yolda sahte bilezikkavgasına tutuşuyor.

\n

Gelin, damat tarafının taktığı bileziği az buluyor ve Bu ne biçim bilezik? Çok ince? Sahte mi yoksa? diye damada çıkışıyor.

\n

Bunun üzerine kanı beynine fırlayan damat; Vay! Sen ne hadle benim aileme sahtekâr dersin?diyerek evire çevire gelini dövüyor. Derken aileler; sopalarve havaya sıkılan kurşunlarladuruma müdahil oluyorlar. Sokak ortası kavgayı heycanla seyreylemekte olan aziz yurttaşlarımız; bu beklenmediktırmanmakarşısında ürküp, bu defa taban kuvvet olay yerinden kaçmak için birbirini eziyor!

\n

Küçücük bir kareye bundan büyük bir Türkiye fotoğrafı sığdırılabilir mi?

\n

Damat tamam öküz, hayvan; kadına karşı şiddet kullanmayı marifet bilen maço şu bu Doğrudur da

\n

Gelinin densizliğine bakar mısınız?

\n

Bileziğin gramajı her şeye yeğ

\n

Kadının kolundaki bileziğe duyduğu aşk, hayatı paylaşmak için birlikte yola çıktığı adama duyduğu aşktan kat be kat üstün

\n

Bileziğin gramajı; sevgi, aşk, tutku, yol arkadaşlığı, içtenlik, candanlık, terbiye, nezaket gibi bir evliliğin temelinde bulunması gereken temel unsurların gramajından çok daha ağır çekiyor

\n

Gelinin kafasını işgal eden öncelikli konu, koluna takılan bileziğin ederini ölçmek!

\n

Neden?

\n

Çünkü kendisine verilen önem, değer ve de biçilen saygı; yaşadığımız toplumun büyük kesiminde hâlâsevgi, aşk, kimlik, kişilikgibi ne idüğü belirsiz kendinden menkul soyut değerlerle değil; somut ve birebiraltın/takıylaölçülüyor.

\n

Bilezik bir yandan kadının güvencesi oluyor; bir yandan da sosyal merdivendeki yerini belirliyor

\n

Sırf bu sebeple gelinler düğünlerde takı tezgâhına dönüştürülmüyor mu?

\n

Dansöze yapıştırılan paralar gibi, gelinin orasına burasına al kırmızı kurdelelerle çil çil altın, para yapıştırılmıyor mu? Hatta bazı düğünlerde daha ileri gidilip; filancadan burma bilezik!, falandan Reşat/Cumhuriyet altını!” diye -acaba kim ne taktı?” tecessüsüne cevap olsun masadıyla- takılar mikrofon başında tek tek anonslanmıyor mu?

\n

Hal böyle olunca tabii koldaki bilezik, salt bilezik olmaktan çıkıp, racon kesen bir araç haline geliyor

\n

Son kertede damadın gücü belindeki silahla ölçülüyorsa, gelinin gücü de kolundaki bilezikle ölçülüyor

\n

Bizim değerlerimiz bunlar: Altın, silah ve de güç

\n

‘Dış politika değeri: \t\t\tTicaret, din, güç’

\n

Yüksek reytingli bir dizi sahnesi olabilecek bu sahte bilezik dayağını okuduğum gazetelerden birinde dün bir dış politika uzmanıyla yapılmış bir de röportaj vardı...

\n

Röportaj Neşe Düzelin. Cevapları veren de Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi uluslararası ilişkiler bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Gülden Ayman….

\n

Düzel, Aymana, Suriye krizini soruyor. Aymandan İranın Türkiye siyasetini değerlendirmesini istiyor.

\n

İran Türkiyeye karşı örtülü bir politika izliyordiye söze giren Ayman; İranın Türkiye algısını kısaca şöyle özetliyor:

\n

(Gizli hasım konumunda olan) İran, Türkiyenin önünü kesecek her şeyi yapıyor. Ama Türkiye ile ilişkileri koparmamaya çalışıyor. Bunun için Türkiyenin önem verdiği bazı şeyleri ona (Türkiyeye) sağlıyor. Mesela İran altınlarının bir kısmının Türkiyede olması. Türkiye hiçbir şeye önem vermiyor. Yeter ki para gelsin diye bir algı var İran da…”

\n

Başka deyişle komşumuz İran, dış politikada bile değerler skalamızın başına paranın oturduğunu tespit etmiş. Bu tespit uyarınca; -kapı önünde başka, arkasında başka oynayarak!- Türkiyeyi parmağının ucunda çekip çeviriyor.

\n

Bitmedi!

\n

Güçlü ülkeşişinmesiyle girilen hesapsız dış politika hatalarının analizini yapan Dr. Ayman; Türkiyenin dış politika olarak bugün sadece ticarete, dine ve güce yaslanmak gibi bazı eğilimleri var diye ekliyor:

\n

Türk kamuoyu gücü ve güçlü devleti seviyor. Türkiyenin bölgesinde sözü dinlenen bir ülke olmasından çok hoşlanıyor. Ama bu güç kendisini güç gösterileri şeklinde ifade etmeye başlıyınca, güç olmaktan çıkıyor, bir zaaf haline geliyor. AKP güç şovunda bulundu ve riskler aldı. Güçlü devletin bu kadar tezahürat yapmasına, güç gösterilerinde bulunmasına gerek yok Güç, güçlüyüm dedikçe elde edilen bir şey değildir. Güç gösterisi yapmakla güçlü olunmuyorSürekli güçlüyüm demek, bir güçsüzlük işaretidir.

\n

Düğünden dış politikaya deksürekli güçlüyümdemekten ve hayatın her alanında güç gösterisindenhoşlanan bir milletiz biz...

\n

Kola takılansahte bilezikmisali bu içi boş güç tapınmasındanarınmadığımız sürece, başımızdan bela hiç eksik olmayacak.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları