Bir bilinmezlik için bilek güreşi. AKP ile Bahçeli arasında anlaşmazlık sanki Öcalan Meclis’te konuşsun mu konuşmasın mı noktasına indirgenmiş gibi. Devlet Bahçeli’nin açıklaması yüzyıl sonrasını düşünen büyük bir devlet adamının ileri doğru attığı bir adım diye değerlendiriliyor. Fakat bu açıklamasından öte kimse bir şey demiyor, sorular sormuyor, bilmiyoruz diyor.

Bir 50 yıllık 100 yıl sonrasına yönelik bir sorunun çözümünün veya önerisinin bütünlüğü olur. Herkes onu görür tartışır.

Bahçeli’nin önerisinin bütünlüğü yok. Son görüşmelerinde Erdoğan’a açıkladı mı, ne açıkladı bilinmiyor.

Acar gazeteciler liderler dışında MHP ve AKP’li önde gelenleriyle konuşuyor, bol lafıgüzaf, içerik yok.

Bahçeli önerisini hangi koşullarda yapıyor, ona bakalım, sonra içeriğine döneceğiz.

TAMAM, ORTADOĞU KARIŞIK

ABD Suriye’yi parçaladı, orada bir PKK devleti kurmanın altyapısını hazırladı. ABD’nin orada fiili gücü önemsiz ama arkasında dev savaş makinesi var. Ayrıca PKK askeri gücünü eğitip silahlandırdığı biliniyor. Her ne kadar ortada uçuk asker (PKK ordusu mu deseydik?) sayısı dolaşıyor olsa da.

Güdümünde ve kontrolünde bir güç inşa etti ABD. Bu şüphesiz ki İsrail’e hem bir müttefik desteği hem de İran’a karşı bir İsrail; ABD ileri karakolu. İsrail Filistinlilere ve Hizbullah’a karşı savaşı sürdürerek önünü temizliyor. Sanki İran’a karşı savaş veya saldırı kaçınılmazmış gibi öne sürülüyor.

Eğer bu kaçınılmaz olursa Ortadoğu haritası resmen yeniden çizilir, kabul. PKK devleti resmen ilan edilir, kabul. PKK’nin Türkiye’den kaynaklandığı düşünülürse, hele arkasında fiili ABD duruyorsa, Türkiye’nin ulusal birliği ve toprak bütünlüğü tıpkı Suriye’deki gibi tartışma konusu olur. Buna da evet.

Fakat bunlar öyle kolay işler değil. Türkiye’den bölge talep edilmesi dünyanın en büyük zorluklarından biri. Ortadoğu’daki gelişmeler Ankara’nın üniter yapısına daha sıkı sarılmasına neden olacaktır.

İRAN: YANLIŞ DEĞERLENDİRME

Bu arada özellikle İran konusunda yanlış değerlendirmeler var.

İsrail’in saldırısı karşısında, desteklediği Hamas ve Hizbullah gibi kalelerin giderek çökmesine karşılık ver(e)memesi, bazı kanaat önderlerince (Mesela Mümtazer Türköne) “İran Ortadoğu’da oyundan düştü” biçiminde değerlendiriliyor. Hata yapılıyor. İran orada güçlü bir oyuncu hâlâ. İsrail saldırganlığına aynı şiddette yanıt vermemesi ve doğrudan kapışmaktan kendini uzak tutması zayıflık değil, gücünü harcamama. Karşısında, arkasında bir savaş makinesi olan ABD’nin tüm gücüyle destekleyeceği İsrail saldırganlığı var.

Buna ben zaman kazanma ve güç toplama derim. Her açıdan ve çok yönlü. Geçmişi çok büyük bir uygarlığın aklını hafife almayın. İran’a kaçınılmaz bir saldırı süreci, şüphesiz orada yeni ittifakların oluşmasını da gündeme getirecektir. İranRusya ilişkilerinin arka planını bilmiyoruz. İran Şanghay İşbirliği örgütü, Ayrıca BRICS üyesi, altı gün önce Rusya İran ve Türkiye ortak bildiri ile İsrail saldırganlığını kınadı.

BAHÇELİ’NİN GÖRDÜĞÜ TEHDİT

Evet dönelim başa. Bahçeli’nin Ortadoğu’da bu gelişmelerin Türkiye için büyük bir tehdit oluşturduğu ve “devlet aklı” ile (kendisini feda ederek de!) içeride Türk-Kürt kardeşliğini bozulmayacak bir şekilde yeniden kurmak için harekete geçtiği yorumlarını okuyoruz.

Bahçeli Abdullah Öcalan’ın Kürtler üzerinde büyük bir nüfusu olduğunu söylüyor. Doğrudur.

Ama ve peki, plan ne? Yarın bir deneme yapacağım.

Bu arada MİT Başkanı Kalın’ı CHP merkezinde bir sunum yapacağı açıklaması da ilginç ve yoruma muhtaç.