Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Tarihimizin 'İnci'si Yok Oldu
Bir süre önce “Chocolat” (Çikolata) isimli bir film görmüştüm. Juliette Binoche ile Johnny Depp oynuyordu. Film darkafalı bağnazlığın tarifi olan şu sözlerle başlıyordu:
\n“Fransa’da adı ‘Tranquilite/sükûnet’ olan uzak bir köy vardı. Bu köyde yaşıyor idiyseniz; sizden bekleneni bilirdiniz. Sizden istenenleri unuttuğunuzda, birileri bunu mutlaka size hatırlatırdı. Görmemeniz, fark etmemeniz gereken şeylere, hemen baş çevirmeyi öğrenirdiniz. Umutlarınızı kaybettiğinizde, fazlasını talep etmemeyi kavrardınız. Köylüler kıt kanaat böyle gelenekleriyle yaşamayı bellemişlerdi. Ta ki…”
\nTa ki eski köye yeni âdet getiren Juliette Binoche evlilik dışı bir ilişkiden olma küçük kızı Anouk’la köye adım atana kadar!
\nVianne Rocher isimli bir kadını canlandıran Binoche’un, hayata gözlerini kapatarak yaşayanların köyündeki varlığı başlı başına skandal olur. Bu yetmiyormuş gibi Binoche/Rocher; bir de o güne dek oralarda görülmeyen cazibede bir çikolata dükkânı açar.
\nDükkân ufacıktır ama hayattan bütün zevklerin sürüldüğü bu yobazlık merkezinde köy halkının ilgi merkezi olmuştur.
\nCamekâna sıra sıra dizilen çikolatalar gelen geçenin gözünü kamaştırır.
\nİçeriden gelen kokular nefisleri kamçılar.
\nFarklı çikolataların lezzetini öğrenenler, o tatları artık unutamaz.
\nKüçük güzelliklerle yaşamlarına o güne dek tanımadıkları hazları katan bu avuç içi kadar dükkânın yarattığı “büyünün” tutsağı olurlar.
\nBinoche’un dükkânı aslında sadece bir “çikolatacı” değildir.
\nİlk defa tecrübe edilen ve farkına varılan bir büyük yaşam coşkusunun dükkânıdır o.
\nİnsanlar bu dükkân sayesinde hiç ayırdında olmadıkları duyguları ve hiç tanımadıkları bir yaşam dokunuşunu keşfeder.
\nİnci ilk hazzımın adıydı
\n“Chocolat”daki minik dükkân gibi benim de yaşam coşkusunu ve yaşamın yumuşak dokunuşunu keşfettiğim ilk yer İnci Pastanesi’ydi.
\nDört-beş yaşlarındaydım. Annem Terzi Engin’e gittiğinde beni de yanında götürürdü. Terzi Engin’in bulunduğu apartman, İnci Pastanesi’nin yakınındaydı. Terziye giderken mutlaka bu pastanenin önünden geçerdik ve köşeyi dönmeden daha burnuma kokular gelirdi. Çikolata, şeker, fırından henüz yeni çıkan sıcak hamurlarının kokusunu, vitrindeki pastaları görmeden çok önce alırdım.
\nYerdeki mazgaldan bile denemediğim ve merak ettiğim lezzetlerin kokusu yayılırdı. Annem, terzi randevusuna yetişmek için adımlarını sıklaştırırken ben İnci’nin vitrinine yapışıp öyle orada saatlerce kalmak isterdim.
\nUzun sözün kısası İnci, çocukluğumun ilk düşlerinin başladığı yerdi.
\n‘Oynak bir şey koyun!’
\nİnci Pastanesi’nin sahibi ve çalışanlarının önceki gün kameralar önünde vahşice tartaklanarak tarihi mekândan yaka paça atılışlarını izlediğimde içim cız etti. Barbarlıkla gerçekleştiren tahliyenin hukuk dışılığı bir yana, çocukluğumu kaybettiğimi düşündüm. Gözlerimin önünde çocukluk günlerimin en tatlı anıları, bir daha geri dönmemecesine yitmekteydi.
\nKendisi küçük, anıları büyük pastanenin önüne; “Royal Nakliyat” adında dev bir nakliyat kamyonu durmaktaydı. Ivır zıvır ne varsa ona yüklenmekteydi.
\nTebligatsız bir oldubittiyle tahliye işlemine maruz kalan pastane çalışanları da güzelim profiterolleri, maron degize tabir edilen çikolata kaplı şahane kestane şekerlerini rasgele gelen geçene dağıtıyordu.
\nTatlı yığılmış tepsileri, şaşkınlıkla bakan insan kalabalığına sunan ak saçlı, ak bıyıklı bir beyefendi bir yandan öfke ve kederle bağırıyordu: “Buyrun! 76 yıllık tarihin yok oluşunun pastasıdır. Bir tarih yok oluyor. Buyrun yiyin! Artık söylenecek sözümüz bitti. Bu bir diktatörlüğün resmidir!”
\nGençten biri; “Dün Emek sineması, Gezi Parkı’ndaki ağaçlar için bağırıp çağırdık” diye kapının önünde isyan ediyor: “Bugün İnci pastanesi için. Yarın bilmiyorum neresi olacak? Her gün bir yer ele geçiriliyor. AKP polisiyle burayı ele geçiriyor.”
\nPastane kapısında bu yürek burkan açıklamalar yapılırken tahliye için gelen polislerden birinin içerde “Oynak bir şeyler koyun da dinleyelim!” dediği iddia ediliyordu.
\nŞiddet zoruyla yapılan tahliye, belli ki bu şekliyle salt “rant” için değil, “darkafalılık ve bağnazlığın köyünden, farklı olanı kovmak, uzaklaştırmak hırsıyla” sahneye konuluyordu.
\nRövanşizmle yok edilen bir dönemin azınlık mekânları gibi Beyoğlu’ndan bugün de artık Cumhuriyet dönemi artığı sayılan kurumlar temizleniyordu.
\nHışımla ekranlarımızdan “Muhteşem Yüzyıl”ı silmek çabası da gene aynı bilenmiş rövanşizmin parçası değil mi?
\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Cüneyt Özdemir'den teğmen Ebru Eroğlu'na iş teklifi
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Emekli askeri hakimden Varank’a sert yanıt!
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Fikret Orman'dan Talisca yanıtı!
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Salim Güran'ın ses kayıtları ortaya çıktı!