Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Strasbourg'da Lal Gece

15 Aralık 2012 Cumartesi

STRASBOURG - Gelip geçenlerin hatıra fotoğrafı çektirdiği büyük Noel çamıyla göz kamaştıran Place Kleberköşesindeki kitapçıdaRetour à Strasbourg(Strasbourga Dönüş) isimli bir belgesel kitapçığı buldum. \n

\n

Kitapçıkta yüz yıl öncesine ait yüz kartpostal var… \n

\n

Strasbourgun değişik caddelerini, sokaklarını, meydanlarını resimleyen kartpostalların yanına, aynı mekânlarda çekilen günümüz fotoğrafları konmuş… \n

\n

Tıpatıp benzeşen İki resim arasında farkları bulunoyunları yapılır ya… \n

\n

Yüz yıl öncesi kartpostalları ile bugünün fotoğrafları o oranda benzeşiyor. \n

\n

Aralarında kayda değer hiçbir fark göze çarpmıyor.\n

\n

‘Çocuk gelin’ ve Gutenberg evreni\n

\n

1453’te burada ilk matbaayı kullanan Gutenbergin adıyla anılan ve kurulduğu 16. asırdan bu yana olduğu gibi aynen muhafaza edilen ticaret odasının bulunduğu Gutenberg Meydanımesela…\n

\n

Meydanın ortasına Gutenberg heykelini yapmışlar. Matbaa mucidinin elinde, üzerinde Et la lumiere fut/Ve ışık doğdusözleri yazan bir kâğıt parçası duruyor. \n

\n

Meydana 19. yüzyılın ilk yarısında aydınlanmanın doğuşunu kutsamak için dikilen heykel, önünden gelip geçeni ilk günkü gibi selamlamaya devam ediyor. \n

\n

Temeli 1015te atılan katedral civarındaki sokaklar, keza… \n

\n

Asırlar öncesinde ne halde iseler, bugün o haldeler!\n

\n

1884’ten kalma görkemli üniversite binası ile üniversiteye açılan Özgürlük Meydanı (Avenue de la Liberte) da misal.. milim değişmemiş!\n

\n

Strasbourg, böyle, asırdan asıra; kuşaktan kuşağa hiç değişmeyen bir istikrar adası. \n

\n

Yüzyılların kazanımı olan birikim, değerler ve gustoda yaz-boz tahtası hiçbir değişiklik yapılmamış. Kazanımlar aksine olağanüstü titizlikle korunmuş ve hep üst üste konularak yüceltilmiş. \n

\n

Burjuvazinin yerleşik değerleri böyle oluşmuş… \n

\n

Bugün Avrupa Parlamentosu ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine de ev sahipliği yapan Strasbourg, Avrupanın aynı zamanda o yerleşik burjuvazisinin de kalbi. Eski Kıtanın en müreffeh ve en köklü burjuva kentlerinden biri burası... \n

\n

Reis Çelikin Lal Gecesini, burjuvazinin tam merkezi olan böyle bir kentte izliyoruz...\n

\n

Filmin ilk sahnesi, kar altında Anadolu bozkırlarında birkaç derme çatma evle başlıyor… \n

\n

Perişan evlerden birinden, beline kan kırmızısı kurdele kemer bağlanmış; başına kırmızı duvak örtülmüş bir gelin çıkarılıyor… \n

\n

Gelin, kurbanlık koyun görüntüsünde... \n

\n

Yüzünü henüz görmesek de, kollarından karga tulumba tutularak kalabalığın önünde ittirilmesinden, gelinin trajik bir kurban olacağını anlıyoruz. \n

\n

Perdedeki görüntüler, Gutenbergin matbaayı tasarladığı, Avrupanın burjuva yüreği Strasbourgdan hele.. ışık yılı uzaklığındaki bağnaz Taliban Afganistanını andırıyor… \n

\n

Konuşulan dil Türkçe olmasa izlediğimiz karelere kolayca Afganistan diyebiliriz. Bu da bizim bağrımızda yaşayan ve bugüne bugün hiç değiştiremediğimiz Afganistan oluyor.\n

\n

Çelik’e soru yağmuru\n

\n

Strasbourgun neredeyse çeyrek asrı dolduran Türk Sinema Günlerinde bu yıl 9 film gösteriliyor: Celal Tan ve Ailesinin Çok Acılı Hikâyesi, Uzun Hikâye, Nar, Çanakkale Çocukları, Almanya, Evim Sensin, Kuma, Delikanlım İyi Bak Yıldızlara gibi filmlerin sunulduğu şenlikte Lal Gece, seyircide üst düzeyde merak uyandıran bir film olarak öne çıkıyor.\n

\n

Çelikin çok ödüllü filmi, Türkiyenin trajik biçimde dünya liginde yarıştığı çocuk gelinsorununu ele alıyor. \n

\n

Reis Çelikin çocuk gelinini, 14 yaşındaki güzel ve yetenekli oyuncu Dilan Aksüt oynuyor. \n

\n

Dede yaşındaki damadı da rolünün hakkını fazlasıyla veren İlyas Salman canlandırıyor… \n

\n

Filmin tamamı tek mekânda -yeni gelinle damadın hapsolduğu zifaf odasında- geçse de; Salmanın etkileyici oyunculuğu ve bu filmle sinemaya ilk kez adım atan Dilan Aksütün doğallığı seyirciyi sürüklüyor… \n

\n

O kadar ki -Kültür Bakanlığından gereken destek bulunmadığı için- ilkel şartlarda hazırlanan altyazılarla filmi takip etmek zorunda kalan Fransızlar dahi sıkılmadan, trajik öyküyü sonuna dek soluksuz izliyorlar. Gösteri sonundaki soru-cevap ve tartışma bölümünde; yönetmen Çelike en çok onlar -yabancı izleyiciler- soru soruyor. \n

\n

Türkiyede kadın ve erkek neden Avrupadaki gibi birbirlerini seçemiyor?\n

\n

Türkiyede çocuk gelin almak hukuki ve meşru mu?\n

\n

Türkiye bu konuyu hangi boyutta tartışıyor? Kapsamlı bir tartışma var mı?”\n

\n

Olay yalnız Türkiyenin doğusuyla mı sınırlı yoksa genel ve yaygın bir problem mi?gibi.. sorular geliyor. \n

\n

Strasbourglu izleyici, yüzyıllardır değişmeyen korunaklı dünyalarının yamacına, göçmenler sayesinde taşınan bu upuzak realitenin kodlarını anlamaya ve çözmeye çalışıyor. \n

\n

Çelikin filminin sabahında, bu yazıya oturmadan; Strasbourgda yaşayan Pınar Selekin basın toplantısına koşuyorum.Lal Gecekâbusundan çıkıp; Seleke 15 yıldır yaşatılan kâbusa ışınlanıyorum. \n

\n

Onu da başka bir yazıda anlatacağım. \t

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları