Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Saldırı, yaptırım kıskacında İran (V)

09 Şubat 2012 Perşembe
\n

Obama, Beyaz Saraya çıktığında vaat ettiği gibi İrana gerçekten el uzatacak olsa Tahranla ne tür bir uzlaşma hedefleyebilir?

\n

İran uzmanları bu soruya basit, yalın bir yanıt veriyor ve Obamanın İrana uzatılabileceği elin UAEA-Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı- denetimiyle Tahranın uranyum zenginleştirme programını sürdürebilmesineolanak vermek olduğunu söylüyor.

\n

Tahran,nükleer programınıbaştan beri gerçi zaten hep UAEA denetiminde sürdürmüş.

\n

Ancak UAEA denetiminin iki tür uygulaması bulunuyor. İlkinde UAEA denetçileri; yalnız kendilerine gösterilen yerleri gidip görebiliyor. Ek protokoldenen ikinci yöntem çerçevesinde ise kendi tercihlerine göre denetçiler diledikleri yeri inceleyebiliyor

\n

Yekten vazgeçmesi isteniyor

\n

İran, 2000lerin başında bir iki yıl için, güven arttırıcı önlemler kapsamında ek protokolüuygulamayı kabul etmiş. Ancak taraflar arası karşılıklı güven olmadığından ek protokolyürümemiş ve rafa kalkmış.

\n

Sürdürüldüğü şekliyle mevcut denetimleri de ABD yeterli bulmuyor.

\n

ABD ve İsrailin istediği son kertede İranın uranyum zenginleştirmesinden yekten vazgeçmesi.

\n

Obamanın bu şartlarda Tahrana uzattığı el; tabii boş oluyor ve Tahranla dozu giderek arttırılan şiddetli bir yaptırım sarmalıyla, amansız bir bilek güreşine oturuluyor.

\n

Mahallenin kötü çocuğu İranazaten en baştan kuralların işlemeyeceği düşünülüyordiyor görüştüğüm bir İran uzmanı; Beri yandan ABD ve müttefiklerinin de kafadan iyi çocuklarolduğu varsayıldığından, kurallara hiç ihtiyaç duymadıkları savlanıyor. Hal böyle olunca gelsin İranlı nükleer fizikçilere yönelik suikastlar, nükleer tesislere yönelen siber saldırılar, insansız hava uçakları, örtülü operasyonlar vs. Bu iş artık baştan sona kuralsızlığın geçerli olduğu bir mecrada tırmanıyor.

\n

ABDnin İranla diplomasi kapısınıkapattığına (ya da bu kapıyı gerçekte hiç açmadığına) dikkat çeken Harvardlı uluslararası ilişkiler profesörü Stephen M. Walt örneğin vaktiyle ABDnin Sovyetler Birliğinden yönelen binlerce nükleer başlığa rağmen Moskova ile Washingtonın yoğun diplomasi faaliyetine girmekte hiçbir sakınca görmediğine parmak basarak şunları ekliyor:

\n

Sovyetleri İranı tanıdığımızdan çok daha iyi tanıyorduk. Otuz yılı aşkın süredir diplomatik ilişkimiz olmayan İranı biz bilmiyoruz. Başka hiçbir ülkeyle diplomatik ilişkilerimiz bu kadar uzun zaman kesilmemişti. İran da farklı kesitlerin -misal- ABD politikalarına hangi farklı yaklaşımlar içinde olduklarını değerlendiremiyoruz. İran bizim için kapalı kutu. Bunca az tanıdığımız ve nerdeyse hiç konuşmadığımız bir ülkeyle, ciddi olarak savaşa girmeyi düşünmek de çok garip.”(İranla Neden Müzakere Etmiyoruz?/ Why arent we negotiating with Tehran? Foreign Policy, 3 Şubat)

\n

‘Savaş çoktan başladı bile’

\n

Bazı jeostrateji uzmanları Waltın sorduğu Neden diplomasi kapısı kapalı?” sorusunun çok ötesinde, İranla savaşın çoktan başladığını iddia ediyor.

\n

İtalyanın ünlü jeostrateji uzmanı Lucio Caracciolo örneğin genel yayın yönetmenliğini yaptığıLimesdergisinin son İran sayısının ilk sayfalarda -özetle- bunu söylüyor:

\n

Dünya kaygıyla çoktan başlamış olan bir savaşı bekliyor. İsrail, ABD (ve İngiltere) ve bu ülkelerin yanında muğlak biçimde saf tutan körfezin Arap krallıkları; İranla suikastlar, siber saldırılar, sızmalar ve çok net anlaşılmayan karşıt manevralar yoluyla tüm yerküreyi kapsayan bir bahis üzerinden İranla görünmeyen bir savaş fitillediler. Körfezden Batıya ve Asyaya yönelen enerji hatları denli, atom silahlarının kontrolü, Pasifik, Hint Okyanusu ve Akdenize uzanan stratejik yolların denetimi, Büyük Ortadoğunun güçler dengesi ve Süveyşten Hindukuş Dağlarına, Afrika Boynuzundan Arap Denizine uzanan, ortasında da İranın bulunduğu büyük dengesizlik alanını içeren bahis bu. Bahsin sonucu; 21. yüzyılın süper gücü olmak için yarışan ABD ile Çin arasındaki yarışın kazanını da belirlemeye katkıda bulunacak. Sorun, İranın nükleer silah yapımını denetlemenin çok ötesine gidiyor. Meselenin özünde, İranın atom bombası değil, bu ülkenin büyük Ortadoğunun egemen gücü olmasını engellemek yatıyor. İran jeostratejik dengelerde (Irak savaşı sonuçlarından yararlanırken Arap Baharı ayaklanmalarının kaybedeni olması hasebiyle) bıçak sırtı noktada duruyor. Suriyedeki iç savaşın sonuçları; İranın bölgedeki kayıpları/kazançları açısından belirleyici önem taşıyacakİranın nükleerde zamanla girdiği yarış, işte bu konjonktür içinde önem kazanıyor. İran nükleer kartıyla bölgesel ve küresel güçleri, emperyal oyunun merkezinde olduğuna ikna etmeye çalışıyor. Jeopolitik bu çekişmenin, İranın nükleer kartı üzerinden girmiş olduğu bu aşağı eğimli mecrası-eğimi tersine çevirecek ivedi atılımlarla engellenmezse er geç savaşla sonlanacak.

\n

Kemerlerinizi bağlayından başka ne denir?

\n

İranı daha çok konuşacağız.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları