Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Saldırı, Yaptırım Kıskacında İran (IV)

07 Şubat 2012 Salı
\n

\n\n\n

İsrail halkının yüzde 60 gibi hatırı sayılır çoğunluğu İrana aslında bir saldırı istemiyor. ABD halkının da sadece yüzde 17lik marjinal bölümü, İrana yapılacak olası saldırıya destek veriyor. Ne var ki olumlu sayılabilecek bu verilere karşın savaş tamtamları durmak bilmiyor ve İran, ekonomisini hedef alan yaptırımlarlagiderek sıkıştırılıyor

\n

Merkez bankası işlemlerinden, petrol ihracatına ambargo koymaya dek varan bu geniş spektrumlu yaptırımların hedefi nedir peki?

\n

Yaptırımlarla İranın bileğinin büküleceği ve böylelikle savaşın önünün alınabileceği mi düşünülüyor? Yoksa dozu arttırılan yaptırımlar -Irak savaşı öncesinde olduğu gibi!- bir savaş paradigmasının ve savaş propagandasının fiilen ayrılmaz parçası/girizgâhı olarak mı tezgâhlanıyor?

\n

‘Doğal egemenlik hakkımız!’

\n

İranı az buçuk tanıyan herkes, Tahranın yaptırımla köşeye hiçbir biçimde sıkıştırılamayacağını biliyor.

\n

İranın nükleer programı”, yalnız işbaşındaki dinci rejimin projesi değil. Taa Şah zamanlarında -tabii o yıllarda müttefik olan Batının yardımıyla- bizzat fitillenmiş. Humeyni devrimi ardından yaşanan bir boşluktan sonra, 90lı yıllarda alttan alta tekrar başlatılmış.

\n

İranın nükleer sevdası”, böyle çok eskilere dayanıyor ve çok geniş halk kitlelelerince paylaşılıyor.

\n

Öyle ki, uranyum zenginleştirme programıİranlıların oyuna sunulsa, geniş halk kitlelerinin desteğini alacağı biliniyor.

\n

Bu nedenle demokratik haklarve insan haklarıgibi konularda molla rejimineBatının baskı koymasına hiçbir itirazı olmayan, hatta bu alandaki Batı baskılarını güle oynaya karşılayan yeşil isyan destekçileri bile, konu uranyum zenginleştirmesi programınagelince, rejim etrafında -tabiri caizse- kenetleniyorlar.

\n

Yeşil harekete destek veren muhaliflerin önde gelen ismi Nobelli hukukçu-yazar Şirin Ebadinin bu konudaki açıklamaları çarpıcı bir örnek

\n

Eski bir ulus ve görkemli tarihi olan İranın nükleer programı, bu ülkenin en doğal egemenlik hakkıdır diyen Ebadi; “Hangi ideolojiden gelirse gelsin hiçbir İran hükümeti bu programı durdurmaya cesaret edemezdiye konuşuyor ve ardından ekliyor:

\n

İyisi mi İranı tehdit etmekten vazgeçin. İranlılar tehdit edilmekten hoşlanmaz!

\n

Dolayısıyla yaptırımların ilk etkisinin, en katı rejim muhalifleri üzerinde bile milliyetçiliği arttırmakşeklinde olduğu görülüyor.

\n

Peki Batı bunu bile bile, bu sert yaptırımlardaneden ısrar ediyor?

\n

Obama yönetiminin mantığı, Tahrana karşı ABD olarak eli kolu bağlı hiçbir şey yapmazsak, Netanyahu-Barak ikilisi (iç kamuoyları ne düşünürse düşünsün!) İrana saldıracak. Olası bir İsrail saldırısına set çekmek ya da en azından zaman kazanmak adına, yaptırımları bari sertleştirelim!

\n

İsrail ve neo-conların sürekli saldır!baskısı altında olan ve şahinlerin bu ısrarını yaptırımlaryoluyla by-pass etmeyi uman Obama,İran yaptırımlarınıözetle savaş seçeneğineteoride bir alternatif şeklinde tasarlıyor ve askeri saldırıya razı gelmektense, sertlik gösterisi adına yaptırımları sıkılaştırmakyeğdir gibilerinden bir mantık kullanıyor.

\n

Ancak bu mantık, savaşın önüne geçebilecek bir mantık değil.

\n

Çünkü savaş yerine ikame edilen yaptırım enstrümanı, karşı tarafla ara yol/uzlaşma yoluarayan yaptırım değil; -aynı Irak savaşı öncesinde olduğu gibi- teslimiyet hedefleyentürden yaptırımlar oluyor

\n

‘Hedef bölgesel güç olmasını önlemek’

\n

İrana uygulanan ve çapı sürekli genişleyen yaptırımlar, bu ikinci tip teslimiyet hedefleyen yaptırımkategorisine giriyor.

\n

İlk konulan yaptırımlar İranın sadece nükleer sanayide kullanıldığı maddelere odaklanıyordu. Daha sonra bunlar rejimin üst düzey temsilcilerini kapsayacak şekilde genişletildi. Son kertede de tüm İran ekonomisini felç edecek biçimde, ülkenin petrol ihracatı ile merkez bankasıyla yapılan işlemlerini kapsayacak yere geldi.

\n

Bu haliyle yaptırımlar, nükleer sorunun çok ötesine geçiyor ve nükleeri aşıyor.

\n

Buradan konunun salt bir nükleer program meselesiolmadığını anlıyoruz. Evetdiyor bu soruyu yönelttiğim İran uzmanı; Mesele yalnız bir atom bombası meselesi değil. Mesele bundan böyle İranın bölgesel güç olmasının önüne geçmek. Şahinler samimiyet anlarında nitekim bunu böyle bu açıklıkla ifade ediyorlar.

\n

İrana karşı birönleyici savaşçıkarsa, bu özetle İsrailin güvenliği için falan değilİranın bölgesel güç olmasını önlemek için çıkacak anlayacağınız.

\n

Pekidiyorum karşımdaki uzmana: İran rejimi gerçekten de atom bombasının peşinde mi?

\n

Bombanın kapasitesine sahip olmak istediği yüzde yüz kesin. Atom bombasına ayrıca fiilen sahip olmak da isteyebilir ama Japonya gibi en azından üretmek kapasitesinesahip olmak istediği ortada. İran pes ettirilemeyeceğine göre, bu çözümü olmayan bir sorun. O nedenle bu denli ürkütücü.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları