Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Saldırı, Yaptırım Kıskacında İran (IV)
\n\n\n
İsrail halkının yüzde 60 gibi hatırı sayılır çoğunluğu İran’a aslında bir saldırı istemiyor. ABD halkının da sadece yüzde 17’lik marjinal bölümü, İran’a yapılacak olası saldırıya destek veriyor. Ne var ki olumlu sayılabilecek bu verilere karşın “savaş tamtamları” durmak bilmiyor ve İran, ekonomisini hedef alan “yaptırımlarla” giderek sıkıştırılıyor…
\nMerkez bankası işlemlerinden, petrol ihracatına ambargo koymaya dek varan bu geniş spektrumlu yaptırımların hedefi nedir peki?
\nYaptırımlarla İran’ın bileğinin büküleceği ve böylelikle savaşın önünün alınabileceği mi düşünülüyor? Yoksa dozu arttırılan yaptırımlar -Irak savaşı öncesinde olduğu gibi!- bir savaş paradigmasının ve savaş propagandasının fiilen ayrılmaz parçası/girizgâhı olarak mı tezgâhlanıyor?
\n‘Doğal egemenlik hakkımız!’
\nİran’ı az buçuk tanıyan herkes, Tahran’ın yaptırımla köşeye hiçbir biçimde sıkıştırılamayacağını biliyor.
\nİran’ın “nükleer programı”, yalnız işbaşındaki dinci rejimin projesi değil. Taa Şah zamanlarında -tabii o yıllarda müttefik olan Batı’nın yardımıyla- bizzat fitillenmiş. Humeyni devrimi ardından yaşanan bir boşluktan sonra, 90’lı yıllarda alttan alta tekrar başlatılmış.
\nİran’ın “nükleer sevdası”, böyle çok eskilere dayanıyor ve çok geniş halk kitlelelerince paylaşılıyor.
\nÖyle ki, “uranyum zenginleştirme programı” İranlıların oyuna sunulsa, geniş halk kitlelerinin desteğini alacağı biliniyor.
\nBu nedenle “demokratik haklar” ve “insan hakları” gibi konularda “molla rejimine” Batı’nın baskı koymasına hiçbir itirazı olmayan, hatta bu alandaki Batı baskılarını güle oynaya karşılayan “yeşil isyan” destekçileri bile, konu “uranyum zenginleştirmesi programına” gelince, rejim etrafında -tabiri caizse- kenetleniyorlar.
\n“Yeşil harekete” destek veren muhaliflerin önde gelen ismi Nobelli hukukçu-yazar Şirin Ebadi’nin bu konudaki açıklamaları çarpıcı bir örnek…
\n“Eski bir ulus ve görkemli tarihi olan İran’ın nükleer programı, bu ülkenin en doğal egemenlik hakkıdır” diyen Ebadi; “Hangi ideolojiden gelirse gelsin hiçbir İran hükümeti bu programı durdurmaya cesaret edemez” diye konuşuyor ve ardından ekliyor:
\n“İyisi mi İran’ı tehdit etmekten vazgeçin. İranlılar tehdit edilmekten hoşlanmaz!”
\nDolayısıyla yaptırımların ilk etkisinin, en katı rejim muhalifleri üzerinde bile “milliyetçiliği arttırmak” şeklinde olduğu görülüyor.
\nPeki Batı bunu bile bile, bu “sert yaptırımlarda” neden ısrar ediyor?
\nObama yönetiminin mantığı, “Tahran’a karşı ABD olarak eli kolu bağlı hiçbir şey yapmazsak, Netanyahu-Barak ikilisi (iç kamuoyları ne düşünürse düşünsün!) İran’a saldıracak. Olası bir İsrail saldırısına set çekmek ya da en azından zaman kazanmak adına, yaptırımları bari sertleştirelim!”
\nİsrail ve neo-con’ların sürekli “saldır!” baskısı altında olan ve şahinlerin bu ısrarını “yaptırımlar” yoluyla by-pass etmeyi uman Obama, “İran yaptırımlarını” özetle “savaş seçeneğine” teoride bir alternatif şeklinde tasarlıyor ve askeri saldırıya razı gelmektense, sertlik gösterisi adına “yaptırımları sıkılaştırmak” yeğdir gibilerinden bir mantık kullanıyor.
\nAncak bu mantık, savaşın önüne geçebilecek bir mantık değil.
\nÇünkü savaş yerine ikame edilen yaptırım enstrümanı, karşı tarafla “ara yol/uzlaşma yolu” arayan yaptırım değil; -aynı Irak savaşı öncesinde olduğu gibi- “teslimiyet hedefleyen” türden yaptırımlar oluyor…
\n‘Hedef bölgesel güç olmasını önlemek’
\nİran’a uygulanan ve çapı sürekli genişleyen yaptırımlar, bu ikinci tip “teslimiyet hedefleyen yaptırım” kategorisine giriyor.
\nİlk konulan yaptırımlar İran’ın sadece nükleer sanayide kullanıldığı maddelere odaklanıyordu. Daha sonra bunlar rejimin üst düzey temsilcilerini kapsayacak şekilde genişletildi. Son kertede de tüm İran ekonomisini felç edecek biçimde, ülkenin petrol ihracatı ile merkez bankasıyla yapılan işlemlerini kapsayacak yere geldi.
\nBu haliyle yaptırımlar, nükleer sorunun çok ötesine geçiyor ve nükleeri aşıyor.
\nBuradan konunun salt bir “nükleer program meselesi” olmadığını anlıyoruz. “Evet” diyor bu soruyu yönelttiğim İran uzmanı; “Mesele yalnız bir atom bombası meselesi değil. Mesele bundan böyle İran’ın bölgesel güç olmasının önüne geçmek. Şahinler samimiyet anlarında nitekim bunu böyle bu açıklıkla ifade ediyorlar.”
\nİran’a karşı bir “önleyici savaş” çıkarsa, bu özetle “İsrail’in güvenliği” için falan değil… İran’ın bölgesel güç olmasını önlemek için çıkacak anlayacağınız.
\n“Peki” diyorum karşımdaki uzmana: “İran rejimi gerçekten de atom bombasının peşinde mi?”
\n“Bombanın kapasitesine sahip olmak istediği yüzde yüz kesin. Atom bombasına ayrıca fiilen sahip olmak da isteyebilir ama Japonya gibi en azından ‘üretmek kapasitesine’ sahip olmak istediği ortada. İran pes ettirilemeyeceğine göre, bu çözümü olmayan bir sorun. O nedenle bu denli ürkütücü.”
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Dünya’nın bütün çöplerini neden Güneş’e fırlatmıyoruz?