Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
RTE ile Asırlar Öncesine Dönüş
Bir yargıç “adalet.org”a 1791’de ilan edilen Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’nden şu alıntıya yer vermiş: “Hakları güven altına alan kuvvetler ayrılığının yapılmadığı bir toplumda anayasa yoktur!”
\nYa ne vardır?
\n14. Louis gibi “Devlet benim/L’etat c’est moi!” diyenler…
\n“Devlet benim!” diyen despotların bulunduğu yerde, hükümranın karşısına tabii doğru hiçbir güç dikilmez. Tartışmaya hiçbir şekilde açık olmayan kararlar şak… tak… yerine getirilir. Ancak böyle bir ortamda özgürlüklerden de söz edilemez. Temel hak ve özgürlüklerin teminatı sayılan “anayasalar” ve “anayasacılık” anlamlarını yitirir.
\nHelal olsun “adalet.org”da bu veciz cümleyi hatırlatan yargıca!
\nİki yüz küsur yıllık hukuk devleti ve anayasacılık mücadelesinin anafikri çünkü, bu bir tek cümlede gizli…
\nGüçler ayrımı uygarlıktır
\n“Anayasacılığın” “kuvvetler ayrılığı” ile birebir koşut olduğunu, Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’nden bu yana ifade eden çok sayıda hukukçu ve siyaset bilimcisi oldu. Bunlar arasında yakın dönemde sıklıkla anılanlardan biri, II. Dünya Savaşı sonrası dönemin en ünlü siyaset bilimcilerinden olan ve Alman totalitarizmini iyi bilen Alman kökenli Carl J. Friedrich’tir…
\nReferans sayılan “Anayasal Hükümet ve Demokrasi/Constitutional Government and Democracy” isimli eserinde Friedrich; “Mutlakiyetçiliğin her çeşidi, güçler birliğini öngörür!” der; “Anayasacılık ise tersine, güçler ayrımını gözetmek demektir.”
\nGüçler birliğinin despotluk, güçler ayrılığının ise “modern anayasal devlet”le eşanlama geldiğini siyasal bilim literatüründe ifade eden böyle pek çok yazar var. Hepsine burada değinemeyiz. Ancak şahsen de tanıdığım, İtalya’nın ünlü (Temiz Eller) yargıçlarından Piercamillo Davigo’dan duyduğum bir tanım var ki onu burada zikretmeden geçmek istemiyorum…
\nBir televizyon röportajında duymuştum. “Güçler ayrımı” ile “hukuk devleti” ilkesini bir TV röportajında iki dakika içinde anlatan Davigo, hiç unutmam; “Modern devlet, güçler ayrılığı ilkesidir” demişti:
\n“Modern devlet, Batı uygarlığının en büyük icadıdır. Öyle olduğu için tüm dünyaya ihraç edilmiştir. Modern devlet, güçler ayrılığına dayanır. Güçler ayrılığı; güçlerin her zaman aynı fikirde/doğrultuda olmaması demektir. Güçlerin sürekli aynı çizgide hareket etmesi beklenseydi; güç ayrılığı diye bir olguya gereksinim olmazdı. Güçler ayrılığı gereksinimi, aynı ifade özgürlüklerine benzer. İfade özgürlüğüne, diğer deyişle özgürlük haklarına da gücü elinde tutanları yerebilmek adına gereksinim duyulur. Güçlüler hakkında sadece iyi konuşmak için, saray soytarıları/dalkavukları yetiyordu…”
\nHalen İtalyan temyiz mahkemesi yargıçlarından olan Davigo, bu girizgâhın ardından gene iki dakika içinde yalın bir dille “modern devlet” ile neyi kastettiğini de anlatmıştı:
\n“Modern devlet, birkaç ilkenin kabulü demektir. Bunlardan ilki, yasa önünde herkesin eşit olmasıdır. İkincisi, yasayı yapanın da yasaya tabi olmasıdır. Eskiden hükümranın iradesi yasaydı ve hükümran, yasanın üstündeydi. Yasayı, dilediğince değiştirebiliyordu. Hükümranın da yasalarla sınırlandığı noktaya gelmek için asırlar geçmesi gerekti. Buna işte ‘hukuk devleti’ diyoruz. Anglosaksonlar bunun yerine ‘rule of law’ ifadesini tercih ediyor. ‘Yasalar hükümeti’ anlamına gelen ‘rule of law’ söz konusu olduğunda, kişi iradesi değil; kural öne geçiyor. Toplumu kişi değil ‘kural’ yönetiyor. Kural, kişiden önemlidir. Çünkü davranışlarımıza yalnız ‘kurallar’ yardımıyla yön verebiliriz!”
\nBu da Erdoğan uygarlığı
\nDavigo’nun bu kestirme “modern devlet=hukuk devleti”, “güçler ayrımı” tanımlarına baktığımızda; “özgürlüğün” belirleyici tek kıstas olduğunu görüyoruz:
\n“Özgürlük haklarına, gücü elinde tutanları yerebilmek için ihtiyaç vardır!” diyor yargıç. Argümanlarını bu temel üzerine inşa ediyor…
\nBizde “özgürlüğün” hak olduğu hiçbir şekilde teslim edilmiyor ki gerisi gelsin…
\nBaşbakan’ın Konya’da, “güçler ayrımına” savaş açan konuşmasına baktığımızda, sadece “millet menfaatı” ve “devlet menfaatı” kavramlarına itibar ettiğini görüyoruz.
\nErdoğan, Davigo tanımının 180 derece aksine, “güçlerin sürekli aynı çizgi/doğrultuda hareket etmesini” bekliyor.
\nNedir o doğrultu?
\n“Millet” ve “devlet menfaatı”…
\n“Yasama, yürütme, yargı bu ülkede öncelikle milletin... devletin menfaatını düşünmesi lazım!” diyor Başbakan.
\nRTE’nin zihin haritasında, yön verilecek salt “kitle” (millet) var.
\nRTE, 1791 İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’nin asırlar gerisinde.
\nReferans değerleri arasında “birey”, “yurttaş” ve -heyhat!- “özgürlükler” bulunmuyor. Buradan devam ederiz.
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Cüneyt Özdemir'den teğmen Ebru Eroğlu'na iş teklifi
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Emekli askeri hakimden Varank’a sert yanıt!
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Fikret Orman'dan Talisca yanıtı!
- Salim Güran'ın ses kayıtları ortaya çıktı!