Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Postsekülarizm Safsatası
\n\n\n
“Örgütlü dinler artık büyük iş ve ticaret (big business!) demek” diyor Jean Cohen ve ekliyor: \n
\n“Ellerinde dev holdingler var. Mülk alıp satıyorlar, binalar dikiyor, kalabalık kadrolar çalıştırıyor; hastane, okul, üniversitelere uzanan imparatorluklar kuruyorlar. Sonra ‘din özgürlüklerini’ ileri sürerek, devletin bunları denetlenmesine karşı çıkıyorlar. Din devlet ilişkilerinin düzenlenmesinde yeni kriterlere ihtiyaç var. Demokrasiden söz ediyorsak, özgürlüklerin kıstası cemaat değil ‘birey’ olmalı. Ölçü ‘birey’ olduğu zaman, ‘din özgürlüklerinin’ yanında bireyin tüm diğer özgürlüklerini göz önüne almak zorundayız. Aksi halde ‘din özgürlükleri’ bir iktidar stratejisi için kullanılıyor ve istismar ediliyor. Bu sebeple ben ‘din özgürlüklerinden’ çok ‘bireysel vicdan özgürlüğünü’ kıstas almayı yeğliyorum. Bireysel hakların korunması dini özgürlükler kapsamında olduğu denli siyasi seküler devletin korunması için de gerekli. Devlet ve din arasındaki sınırlar; birey hakları üzerinden korunmalıdır.” \n
\nSiyaset bilimci Jean Cohen, Türk kamuoyunun aşina olduğu ünlü anayasa uzmanı Andrew Arato’nun eşi. Cohen ve Arato’nun “Sivil Toplum ve Siyaset Kuramı/ Civil Society and Political Theory” isimli birlikte yazdıkları bir de kitabı var. \n
\n‘Ben almayayım!’\n
\nBilgi Üniversitesi’nin “İstanbul Seminerlerinde” söz alan ünlü akademisyenler arasında yer alan Jean Cohen, ABD örneğinden hareketle din-devlet ilişkilerini masaya yatırdı. Cohen’in en ilgi çekici katkısı bu bağlamda “din özgürlükleri” ile “bireysel vicdan özgürlüğünün” hep aynı yönde gelişmeyen çelişkilerine dikkat çekmesi oldu. \n
\n“ABD başta olmak üzere, dünyanın her yerinde dinlerin siyasileştiğine ve sekülarizm için bunun bir tehdit oluşturduğuna” işaret eden Cohen; moda deyim “postsekülarizm” için de kısaca “Rica ederim. Ben almayayım!” dedi. \n
\nBu tavrın gerekçesini sorduğumda Cohen sözlerine şöyle açıklık getirdi: \n
\n“Lugatten çıkarılması gereken talihsiz ve yanıltıcı bir kavram postsekülarizm. Kafa karıştırmaktan başka işe yaramıyor. Bu nedenle hep ben ‘Önce demokrasi ve sekülarizmin hakkını verelim, sonra postsekülarizmi düşünürüz!’ diyorum. Postsekülarizm (Alman düşünür) Jürgen Habermas’la özdeşleştiriliyor. Fransa’da belki bir anlamı olabilir ama ABD ve dünyanın çoğu yerinde postsekülarizmden söz etmek saçmalıktır!” \n
\nCohen daha henüz siyasi sekülarizmi keşfetmeyen İslam ülkelerinde “postsekülarizmden” söz etmenin ayrıca “yeni bir oryantalizm” türü olduğunu da söylüyor. \n
\n‘Anayasal teokrasi olmaz mı?’\n
\n“İstanbul Seminerleri” konuşmacıları arasında “oryantalizme” damardan prim verenler de oldu aslında. \n
\nYale Üniversitesi’nden tanınmış siyaset kuramcısı Joseph LaPalombara örneğin; “İslam ülkeleri için bir ‘anayasal teokrasi modeli’ düşünülemez mi?” sorusunu attı ortaya: “Vaktiyle Batı’da mutlak monarşilerden anayasal monarşilere geçtiğimizde özgürlüklerin gelişmesi bağlamında, bu bir ilerleme olmuştu. İslam ülkeleri için de aynı şekilde demokratik pratikleri geliştiren bir ‘anayasal teokrasi modeli’ düşünülemez mi?”\n
\nBu şiarda bir başka değerlendirmeyi gene “İtalyan oryantalist” Massimo Campanini yaptı… \n
\nArap Baharı ülkelerinde İslamcı partilerin önlenemez yükselişinden söz ederken; “Bunun Batı için (demokrasi adına) bir sorun teşkil ettiğini düşünmüyorum” diye konuştu Campanini: “Batı, seküler diktatörlerle geçmişte nasıl iyi geçindiyse, İslamcılarla da -çıkarlarına hürmet edildiği sürece- iyi geçinecektir!”\n
\n‘Bizi Vahabileştiriyorlar…’\n
\nArap Baharı konusunda; İslamcıların Arap Baharı gündemlerine ilişkin en çarpıcı sözleri “Arap Demokrasi Vakfı’ndan” Vefa B. H. Ömer söyledi. \n
\nBir buçuk yıllık “Yasemin Devrimi” deneyimiyle konuşan Tunuslu Vefa Hanım; “İslamcılar demokrasiyi toplumu dönüştürmek için yalnız kendileri namına istiyor” dedi ve ekledi: “Toplumu daha çok İslamileştirmiyorlar. Tunus önceden de Müslümandı. Ancak Tunus’u Vahabi bir toplum haline dö-nüştürüyorlar. Sorunlara zamanı geriye çeviren çözümler üretiyorlar. Erkeklere iş alanı açmak ve işşsizliğe çare bulmak için örneğin kadınları eve kapatıyorlar. 1967’de yasaklanan çokeşliliğe cevaz veriyorlar. İlericilerle sekülerlerin seslerini kısmak için ellerinden geleni yapıyor, herkesten çok bağırıyorlar!”\n
\nNasıl? Size bir yerlerden tanıdık geldi mi?\n
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Salim Güran'ın ses kayıtları ortaya çıktı!