Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Macron Cumhuriyeti’ne hoş geldiniz

15 Haziran 2017 Perşembe

“Kitapsız günüm geçmez” diyor Emmanuel Macron: “Kitapların ve edebiyatın yeri hayatımın merkezindedir. Edebiyatı yaşamdan ayrı düşünemeyiz. Edebiyat, bulunduğumuz duruma ışık tutar, yaşam deneyimlerimize ad koyar ve varoluşumuza öz kazandırır. Kitaplar aynı zamanda tanımadığımız yollarda bize eşlik ederek ufuk açar. Dünyayı edebiyatla duyumsarız!”
Macron kitaplarla ilişkisini böyle anlatıyor.
Elysée Sarayı’nda da okumaya devam edeceğini ilave eden 39 yaşındaki genç Cumhurbaşkanı, “Çok veya az... Okumaya hep vakit vardır” diyerek “okuma tutkusunu” izah ediyor:
“İnsan her durumda okumaya zaman ayırmalı!”
Fransa cumhurbaşkanı, şimdiden efsane olan başarıları ile eğer güç sarhoşluğuna kapılıp despotlaşırsa, Fransa demek oluyor ki “aydın bir despota” kavuşacak...

Halklar, iddia edildiğince “hak ettikleri yönetime” mahkûm oluyorsa, Fransızların payına da anlaşılan Macron misali okumuş yazmış bir despot düşecek.

Dinamitlenen sistem
Geçen pazar yapılan genel seçimlerin ilk turunda yoktan var ettiği partisiyle, sağ ve sol muhalefeti süpüren Macron’a Fransa’nın giderek “tek adam”ı gözüyle bakmak eğilimi güçlü.
“Cumhuriyetin Yürüyüşü” olarak vaftiz edilen Macron’un partisinin, ikinci turda aynı performansı göstermesi halinde meclisteki temsil gücü yüzde 80’e ulaşacak.
İlk tur sonuçları üzerinden yapılan tahminlere göre 577 sandalyeli mecliste bu, 400- 440 arasında milletvekili oluyor.
Elysée’nin yanında mecliste de bu denli başat bir güce sahip olmak, özetle Fransa’yı bir “Macron Cumhuriyeti” haline getiriyor.
Arkasında bir yılı aşkın bir geçmişi olan Macron’un “Yürüyüş”ü, tüm yerleşik partileri un ufak etmiş durumda.
2012’deki seçim döneminde parlamentoda yaklaşık 300 milletvekili ile mutlak çoğunluğa sahip olan sosyalistler, bu defa en fazla 20- 25 temsilci çıkarabilecekler.
2017’nin başına dek Elysée için öne sürdükleri adayları Fillon ile Cumhurbaşkanlığı makamına “çantada keklik” gözüyle bakan merkez sağdaki “Cumhuriyetçiler” de en fazla 100-130 parlamenter çıkarmayı umuyorlar.
Fransa’yı 60 yıllık V. Cumhuriyet’te dönüşümlü olarak yöneten merkez sol ve sağdaki düzen partileri için bu beklentiler büyük bir bozgun anlamına geliyor.
“Canard Enchainé” gazetesi, bu nedenle “Macron yürüyüşü”ne yaptığı kara mizah bir göndermeyle merkezdeki bu büyük çöküşü “Sağ ve Sosyalist Parti’nin cenaze yürüyüşü” başlığı ile tanımlıyor.
Bir ay öncesine kadar Cumhurbaşkanlığı koltuğuna talip olan Le Pen ise beri yanda sağ uçta 2-5 milletvekili bulursa kendini şanslı sayacak.
Yelpazenin sol ucundaki Mélenchon’un partisi ise taş çatlasa meclise en fazla 20 civarı vekil katabilecek.

‘Yeni Fransa’ vaadi
Bu tablo Avrupa’nın en köklü ve geleneksel siyasi sistemlerinin birinin sosyal, ekonomik kriz döneminde, ne denli kırılgan ve öngörülmez olduğunu gösteriyor.
Sağda çok satan “Figaro” gazetesi “Dinamitleme/ Dynamitage” başlığını koyduğu değerlendirmesinde, bu durumun tetiklediği şaşkınlığı “Kim olanlara inanırdı? Kim bunları öngörebilirdi?” diyerek betimliyor ve ardından şunları ekliyor:
“İki yıl öncesinde var olmayan bir siyasi oluşum, uzun zaman yerinden kıpırdamayacağını varsaydığımız siyasi tabloyu tek darbeyle altüst ederek meclise sıradışı bir çoğunluk sokacak. Macron bahsi kazandı. Bu dinamitlemenin şimdi gümbür gümbür sonuçlarını izleyebilir.”
Hem de ne dinamitleme...
Ağır topların çoğu yeni parlamentoya giremiyor.
Sarkozy, Hollande, Valls, Fillon gibi “Fransa siyaseti” denince akla gelen pek çok isim, artık ağza alınmıyor.
Macron “değişim” vaat eden genç ve de aşırı uçları törpülenmiş.. ama “tek adam” profili üzerinde yükselen bir “yeni Fransa” sunuyor.
Aydınlık ve karanlık pek çok veçhenin iç içe geçtiği bu “yeni Fransa”yı bakalım ülke kabul edecek mi?
Macron’un büyük başarı sayılan bu sonuçları, yüzde 50 gibi çok düşük bir katılımla denklediği kimse tarafından unutulmuyor. Parlamentoda temsil bulmayan muhalefet kolayca sokağa kayabilecek.
“Macron Cumhuriyeti”nin sokağa nasıl hâkim olduğunu da yaşayarak göreceğiz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları