Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kamu Alanının Fethi

12 Ekim 2013 Cumartesi

Kamu Alanının Fethi
Değerli okurum Dinçay Tüfenk, “Çarşaf
Demokrasisi” isimli yazım üzerine İlhan
Selçuk’un günümüze ışık tutan yazılarından
birini göndermiş:
“Arşiv fareliğine soyununca” diyor Tüfenk;
“İlhan Ağabeyimizin 30.12. 2006 günkü yazısında,
ilkini 2004’te yayımladığı, ‘Tüyler Ürpertici
Bir Belge’yi yorum yapmadan sunuşu geldi
aklıma. Ben (Selçuk’un yazısının) başlıkları ile
yetineyim:
“21 Ağustos 2001 günü gazetelerin birinci
sayfalarında Erdoğan’ın bir konuşması yayımlandı...
Recep Tayyip’in söyledikleri ilginç!..
Madde madde diyor ki:
1)“Laiklik tabii elden gidecek..”
2) “Laik ve Müslüman olunmaz..”
3) “Egemenlik Allah’ındır..”
4) “AB’ye girmeyeceğiz..”
5) “Anayasayı sarhoşlar hazırladı..”
6) “Ümmetçilik tutar..”
7) “Terör Meclis’te..”
8) “Doğumları kadın yaptıracak..”
9) “Hazmettirerek geliyoruz..”
10) “Kıyam başlayacak..”

Senaryoyu değiştirmeye
geliyoruz!’

İlhan Selçuk yukardaki belgeyi, “ajanda”nın
“açık ilanı” olarak besbelli mimlemiş ki farklı
vesilelerde iki kez yayımlamış...
Orijinalini bulduğum yazının 9. maddesi
bilhassa önemli:
“.. Şimdi artık millet yalnız aktörleri değil,
senaryoyu da değiştirmeye talip!..” diyor bu
bölümde Tayyip Erdoğan:
“Bu çalışmalarımız senaryoyu değiştirme çalışmalarıdır.
Biz onun için geliyoruz. Bu düzenin
koruyucusu olamayız, bu mümkün değil. Bu
hukuku hazırlayanlar, bu düzenin kaldırılmasının
maşası olacaklar.

Yazısının sonunu Selçuk şöyle bağlıyor:
“Başbakan Erdoğan’ın 1996’da yaptığı bu
konuşma, 2001’de tüm gazetelerde yayımlandı;
harfi harfine kanıtlanmış bir gerçek belgedir.
Peki, Erdoğan değişti mi? Yoksa takıyye mi
yapıyor?...
Başbakan Recep Tayyip adına kimseye
güvence verebilecek konumda değilim; bunu
yalakaları yapıyorlar...
Ancak şu söylenebilir:
Erdoğan hiçbir zaman bir özeleştiri yaparak
değiştiğini açıklamadı.”

‘Taşı gediğine koyma’ dönemi

Erdoğan’ın baştan göstere göstere ilan
ettiği “ajanda”nın, “temel atma” dönemi geride
bırakılarak bundan böyle anlaşılan “davanın
taşını gediğine koyma” dönemine girilmiş
bulunuyor!
AKP İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu’nun
bizzat başvurduğu terimlerle buna; “(AKP’nin
ilk on yılını kapsayan) ‘tasviye’ sürecinden…
(ikinci on yılına yayılacak) ‘inşa’ dönemine”
geçiş de diyebiliriz.
“Geçmişin tasviye edilip yeni Türkiye senaryosunun”
vizyona sokulduğu geçiş döneminde
şimdi işte “kamu alanın fethi” yaşamsal
önem kazanıyor.
Selçuk’un yazısını hatırlatan “arşiv faresi”
okurumuz Tüfenk; iletisinin başına bu sebeple
“Kamu Alanını Fetih Savaşı” başlığını
koymuş. Yanına, bu ifadenin de benim aslında
21.10.2010 tarihli yazımdan alınmış olduğu
notunu düşmüş…
“Kamu Alanını Ele Geçirme Savaşı ve Riya”
başlıklı o yazıda, Suudi Arabistan ve İran
gibi içi başka-dışı başka yaşamların hüküm
sürdüğü ülkelerde; kamu alanı ile özel yaşam
arasındaki uçurumlara dikkat çekmiştim.
“İran’da da Suudi Arabistan gibi yaşam
maskeli balo gibi” demiştim: “Kapı eşiğinin
dışında kara çarşaf ve tesettür. İçerde frapan
giysiler, dekolteler, kadın-erkekli parti/yemekler
ve.. su gibi akan içkiler…
“Şeriat rejimlerinin hali bu olduğuna göre;
dava demek yüce inanç uğruna korunup/kollanan
bir alkol yasağı değil. Mesele inanç olsa;
(İran Devrim Muhafızları) ‘Pasdaran’ (doğrudan
doğruya yönettiği) içki karaborsasına girmez.
Suudi Arabistan’ın din polisi, ‘sıradan kul’ ile
(ev partilerinde her özgürlüğüne göz yumduğu)
‘prens’ ayrımı yapmaz.
Bu örnekler bize, en iddialı şeriat ülkelerinin
dahi içki yasaklarını; ‘kamu alanına hükmetmek’
adına yürüttüğünü gösteriyor.
Suudi Arabistan’la İran’ın uygulamalarından
kapalı kapılar ardında savsaklanan ‘içki
yasaklarının’, sadece bir ‘güç / iktidar aracı’
olarak kullanıldığını açıkça görebiliyoruz.
İçki yasağı; kamu alanını kimin kontrol ettiğini
tayin eden bir güç gösterisinden ibaret.
Türkiye’de de seferberlik halindeki baskı
yalnız bunun için, ‘kamu alanını ele geçirmek /
kamu alanına el koymak’ adına yapılıyor…
Artık bu ‘mahalle baskısı’ değil sevgili
okurlar. ‘Mahalle baskısı’ dört koldan girişilen
bu büyük seferberliği tanımlamakta yetersiz
kalıyor. Bu düpedüz ‘kamu alanını fetih’
savaşı!”
***
Şimdi işte bu savaşa bir cephe daha
eklendi: Kamu alanını, içkinin yanı sıra “dekolte
kadınlardan” da arındırmak cihadı!
Üstüne bir de Gezi’ye “cami-kışla” ikilisi
dikilebildi mi; “fetih” tamamlanmış olacak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları