Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İtalyan Usulü 'Jön Türkler'

27 Nisan 2013 Cumartesi

Roma - Kavramın 2013 Türkiyesi’nde günceli çağrıştıran bir karşılığı yok. Ama Çizme’de “Jön Türkler”den bahsedilmeyen gün geçmiyor…

\n

“Jön Türkler”, ağır bir kriz yaşayan “Demokratik Parti”de reform yanlısı, genç ekibe verilen isim.
Şubat ayındaki son seçimlerde kıl payı farkla
Berlusconi sağını “sollamayı” başaran ama bunu zafere dönüştüremeyen merkez sol “Demokratik Parti”, o gün bugün krizden başını alamıyor.
Kuşaklar ile birlikte, sol-sağ kanat arasında ayrışan parti hiziplerin birinin de adı bu:
“Jön Türkler!”

\n

Solda genç-yaşlı mücadelesi

\n

Jön Türkler partiye geçen hafta istifa eden son Genel Sekreter Bersani kanalıyla girmişti. Partiye getirdiği “yeni kanla” eskiyi ve emeklilik yaşını aşan “yaşlı kuşakları” saf dışı bırakmayı uman DP’nin sabık lideri; sonunda çok ağır bir düş kırıklığı yaşayarak kendisi saf dışı kaldı.
İsa’ya da Musa’ya da yaranamayan Bersani sonuçta hem “yaşlı kuşak”, hem “gençler” tarafından ortada bırakıldı…
Bersani tarih olurken DP kadroları arasında da amansız bir
“yeni liderlik” savaşı başladı. Yaz aylarında, en geç güz başı yapılacak yeni kongreye dek bu mücadele derinleşerek sürecek.
Mücadelenin bir kanadında, medyatikliği ve çok yüksek dozdaki siyasi pragmatizmi ile bende bir tür
“İtalyan Mustafa Sarıgül’ü” çağrışımı yapan Floransa Belediye Başkanı Matteo Renzi var.
38 yaşındaki Renzi de genç ama o bir
“Jön Türk” değil…

\n

‘Jön Türk’ Blair’ciliğe karşı

\n

Hem parti genel sekreterliğine, hem gelecekte başbakanlığa talip olan Renzi’nin modeli Tony Blair!
İngiltere’de prestiji yerle bir olmuş olmasına rağmen,
“Blair”i hâlâ rol modeli olarak öne sürmekte sakınca görmeyen ve “yeni Blair olmak” sevdasını açık sözlülükle ilan eden Renzi; merkez solun “liberal reformcu sağını” temsil ediyor.
Renzi ile
“kuşaksal ayrışmalar temelinde” yan yana gelerek “yaşlı kuşakları” alt edebilecek olan “Jön Türkler” ise siyasi eğilim açısından, DP’nin bu yükselen yıldız isminden farklı düşünüyorlar.
“Jön Türkler”, merkez solun “sağında” değil, “sol”undalar. “Blair şablonunu” yadsıyorlar. Geleceğin, sol yenilenmeden geçtiğini söylüyorlar.
Bu zıt uçların koşullamalarına rağmen, gerek
“Renzi’cilerin”, gerek “Jön Türklerin” en büyük önem atfettikleri konu, “iletişim” ve “tabanla her dem öne çıkarılan temas” oluyor.
Sosyal medya aracılığı ile
“taban” temasını diri tutmaya çalışan “gençlere”; kariyerleri boyunca yalnız genel merkezi referans alan “yaşlı ekip”, Marslı gözüyle bakıyor. Zamanın ruhuna hangi oranda aykırı düştüklerini hesaplamadan, “genç politikacılara”-misal!-“Twitter”ı önemsememeyi salık veriyorlar…

\n

Genç Demokratlar: ‘Occupy DP’

\n

Oysa “internet”te doğup gelişen ve ilk seçimde oyların yüzde 25’ini alan “Grillo hareketiyle” koşut biçimde; solun tüm “genç siyasetçileri” interneti siyasetin odağına koyuyor.
Twitter ve Facebook’ta interaktif biçimde siyasete katılan
“taban”; DP’nin yeniden şekillendirilmesinin gündeme geldiği bugünlerde çok hareketli.
Kendilerine
“Genç Demokratlar” (GD) adını veren seçmenler örneğin, “Wall Street işgalinden” ödünç almış oldukları terminolojiyle şimdi Çizme çapında bir “Occupy DP”/ “Reset DP” hareketi yürütüyorlar!
Çizmenin dört köşesinde internetten örgütlenerek parti merkezlerini
“occupy” logosuyla işgale başlayan “genç demokratlar”; “DP biziz!” sloganıyla, işgal edilen merkezlerinden, politika ve parti hakkındaki görüşlerini; liderlere, kamuoyuna duyurmaya çalışıyorlar.
Merkez solda taş taş üstünde kalmadı dense yeridir.
Her şey
“resetlenip” yeniden sorgulanıyor. Yönetici kadrolar, tabanın güçlü refleksleri karşısında boy ölçüsü alıyor. Siyasetin bu sil baştan tanımlanmasında, internet var gücüyle öne çıkıyor. Sınıf savaşlarının yerini, hep daha çok ve giderek “bilgisayarlar ve akıllı telefonların savaşı” alıyor.

\n

Silivri’deki Paşa’ya kutlama

\n

Birkaç hafta önce Balyoz tutuklusu emekli Tümgeneral Rıfkı Durusoy ve eşini magazin malzemesi yapmayı eleştirmiş; manşetlere çıkarılan “Paşa’nın eşi nasıl hamile kaldı?” ilkelliğini yererek bunun “özel yaşamın gizliliğini” yok sayan bir hak ihlali olduğunu söylemiştim.
Paşa’nın eşinden bir ileti aldım
“Ben, 2 Nisan günü değerli köşenizde yer verdiğiniz Rıfkı Durusoy Paşa’nın eşi Melikediyor iletide:
“Yazınız ve gözlemleriniz bizi çok mutlu etmişti. İçimizdeki ses olmuştunuz adeta. Bir istirhamım olacak, yarın 26 Nisan ve Rıfkı’nın doğum günü. Köşenizde küçücük de olsa benim adıma onun doğum gününü kutlar ve sevgilerimi yazarsanız çok mutlu olurum. Her şey için çok teşekkür ediyorum. Saygılar sevgiler... Melike Durusoy.”
Sayın Rıfkı Durusoy’a eşinin bu kutlamasını -bir gün gecikmeyle de olsa!- iletirken Paşa ve onun konumundaki tüm siyasi tutukluların özgürlüklerine ve ailelerine, en ivedi biçimde kavuşmalarını temenni ediyor;
“siyasi tutukluların” olmadığı bir ülkede yaşayacağımız günlerin hayaliyle diyorum.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları