Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Geç Gelen Özerklik Pişmanlığı

05 Aralık 2013 Perşembe

İspanya’nın özerk anayasasının en önemli mimarlarından biri tarafından “pişmanlık” ilk kez bu düzeyde, bu kadar dolaysız ifade ediliyor.
Demokratik anayasanın 35. yıldönümünde El Pais”e konuşan Sosyalist Parti’nin kıdemli liderlerinden Alfonso Guerra; “1978’de (mevcut anayasayı) yaptığımızda, bölgesel milliyetçiler ‘Bu kadar özerklik bize yeter!’ demişti. Buna güvendik. Büyük saflık etmişiz!” dedi.

‘Sonu gelmeyen açık artırma’
Resmi “anayasa bayramı” vesilesiyle “El Pais”e (4 Aralık) uzun bir söyleşi veren demokrasiye geçiş dönemi lideri Alfonso Guerra,
“İspanya’nın
toprak bütünlüğünde kriz yaşandığını” itiraf ederek şunları ekledi: “İspanyol toplumu, anayasa adına bir pakt yapmıştı. Sorun bazı siyasi güçlerin şimdi bu paktı tanımaması. İspanya’da tarihi Katalan ve Bask bölgeciliği hep oldu… Demokrasiye geçişte biz, ‘herkese kahve’ adı verilen ve İspanya’nın tüm bölgelerine yayılan özerkliklerde karar kıldık. Katalan, Bask milliyetçilerini de kapsayan bu formül, herkesçe kabul edildi. Katalan-Bask milliyetçileri istenilen haklara başkalarının da sahip çıkmalarına itirazları olmadığını hep dile getiregeldiler. Ancak yaşananlar, geçmişteki bu taahhütlerle örtüşmüyor. Katalan, Bask bölgelerinin yetkileriyle diğer bölgelerin yetkileri eşitlendikçe; (bu iki ayrılıkçı yöre) çıtayı yükselttikçe yükseltti. Basklar, İspanya’dan şimdi ‘ortaklık yönetmeliği’ talep ediyor. Katalonya, ‘bağımsızlık’ istiyor. Taleplerde bu şekilde sonu gelmeyen bir açık artırma noktasına gelindi.”

Devlet krizi ve ‘ayrılıkçı ihanet’
İspanya’nın saklanamaz egemenlik ve devlet krizini tüm açıklığıyla masaya yatıran Guerra söyleşisi, çok açıdan önemli
Demokrasiye geçişin tarihi tanıklarından ve tarihi aktörlerinden olan Guerra; lafı dolandırmadan kendisinin de desteklediği “herkese kahve” formülüyle inşa edilen “özerkliklerin” hata olduğunu, “anayasa yapıcılar” olarak kendilerinin aldatıldıklarını söylüyor.
“El Pais”in “Pişman mısınız” yollu sorusuna “Açık olacağım” yanıtını veren Guerra; “(Anayasanın yapıldığı) 1978 yılında, bazı (Katalan, Bask!) bölgesel liderlerin bugünkü tavrını öngörseydim, (özerklik maddelerine ilişkin) farklı tavır benimserdim. İhtiyatlı olurdum. Bizlere verilen ‘Bu özerkliklerden daha ileri gitmeyiz, bize bu kadarı yeter’ teminatını yeterli bulmazdım. Saflık yaptık. Bugün yaşananlar saflığımızın kanıtı. Vaktiyle ‘ademi merkeziyetçiliğin bu kadarı bize yeter’ diyenler pozisyon değiştirdi. (Demokrasiye geçiş başlangıcında) sırf ortamı yatıştırmak (askeri devre dışı tutmak) maksadıyla o teminatların verilmiş olduğu ama bugün gelinen noktada amacın farklı olduğu ortaya çıktı. Evet bize bir bağlamda ihanet ettiler!” diyor.
Alfonso Guerra (merkezi devlete) sadakat paktı” diye nitelediği tarihi güvencelerin kaybolduğunu ve “İspanyol anayasasının yapısal bütünlüğünün bozulduğunu”söylüyor.
Katalanların bağımsızlık referendumu niyetini “merkezi anayasanın ihlali” olarak tanımlayan duayen sosyalist vekil, özerk bölgelerin böyle bir hakka sahip olmadıklarını ileri sürüyor.
Referandumda ısrar edilmesi halinde, İspanya’nın bölünmez bütünlüğünün güvencesi olarak anayasaya konulan “155. maddenin” tereddütsüz devreye sokulması gerektiğini belirtiyor.

‘Bütünlüğe dokunan yanar!’
155. madde kısaca “ülke çıkarları ve bölünmez bütünlüğün kırmızı çizgilerini aşan özerk bölgelerin”, “zor yoluyla” hizaya getirilmesini içeriyor.
Demokrasiye geçiş yıllarında “özerkliklere” karşı olan ve bu gerekçeyle darbeye her an hazır görünen askerlerin sırf gazını almak amacıyla zamanında anayasaya dahil edilen söz konusu maddenin bugün yaşama geçirebileceğini söylemek, İspanya’daki egemenlik krizinin ne denli derinleştiğini ve ne denli kritik bir aşamaya geldiğini gösteriyor.
İspanya’da gazetecilik yaptığım dönemde doğrudan tanık olduğum “demokrasiye geçiş döneminde” hiçbir politikacı tarafından bu tehdidin gündeme getirildiğini duymadım.
“Kırmızı çizgiyi aşarsanız, devletin tüm imkânlarıyla zora başvururuz!” tehdidi İspanya’da bugün askerler ve sağ politikacılardan değil, ülkenin en deneyimli sosyalist liderlerinden birinden yükseliyor.
Siyasi yelpazenin sol ve sağ kanadı, ayrılıkçılığa karşı icabında “zor kullanmak noktasında” birleşiyor.
İspanya’nın ünlü sol düşünürü Fernando Savater’le Madrid’de gerçekleştirdiğim ve bu köşede bir süre önce yayımladığım söyleşi dizisini düşündüm Guerra’yı okurken…
“Özerklikte fazla ileri gitmek hata oldu. Milliyetçilik yumuşamadı, bilendi” diyen Savater ile Guerra ortak çizgide buluşuyor.
Ancak bu kez gerilim dozu yüksek eleştirileri bir entelektüel gözlemci değil, özerkliklerin inşasında bizzat rol alan ve sorumluluğu doğrudan paylaşan, pişmanlığını aktaran bir politikacı yapıyor.
İki yıl öncesine dek meclis anayasa komisyonu başkanlığı yapan Guerra’nın pozisyonu; -solu ve sağıyla- Madrid’deki ortak iradeyi ortaya koyuyor: “Bölünmez bütünlüğe dokunma, yanarsın!”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları