Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Gazetecilerini Betona Gömen Ülke

15 Mart 2012 Perşembe
\n

Nedim Şener cezaevini anlatırken Betona gömülüyorsundiyor: Sağın solun beton. Toprak yok ağaç yok. Bir mandalinayla birlikte yeşil yaprak geliyor onu asıyorsun. Ya da portakal kabuğunu elinde sıkıyorsun ki koku olsun diye. Koku yok. Yaşamla ilgili tüm duyguların ölüyor. Gözün bile zayıflıyor. Uzağı göremez hale geliyorsun.

\n

Bu sözleri okurken Leyla Zanayı hatırladım.

\n

Zana da hapisten çıktığı gün toprağın üzerinde çıplak ayak yürümeyi arzuladığını, teninde doğayı hissetmek istediğini söylemişti

\n

Özgürlüğü kaybetmenin ötesinde, demek doğadan koparılmak da taşınması en zor olan yük.

\n

Silivride her şey insanı çürütmek adına hazırlanmış diyerek söze devam eden Şener, empatiduygusu körelmemiş her yurttaşı can evinden vurması gereken şu ifadeleri de kullanıyor:

\n

Cezaevi bir kutu gibi hiçbir alan yuvarlak ve insani değil. Koğuşlar, koridorlar köşeli. Her yerde demir kapıların gürültüleri. İnsanın yaşayacağı yer değil cezaevleri. Maalesef meslektaşlarımızın üzerine bu betondan binaları döktüler ve dökmeye devam ediyorlar.

\n

Zulüm şampiyonluğu

\n

Türkiyenin demirparmaklıklar ardına attığı gazetecileriyle dünya birinciliği madalyasınıtaşıdığı düşünülecek olursa; Şenerin söz ettiği trajedinin çapı anlaşılır.

\n

Nedim Şener ve Ahmet Şıkın serbest bırakılmasında ağırlıklı etki yapan uluslararası basın örgütleri, geçen yıl içinde hazırladıkları raporlarda, bu zulüm şampiyonluğumuzu dünyaya ilan etti.

\n

Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI)AB adayı Türkiyedeki tutuklu gazeteci sayısının, dünyanın en baskıcı ülkeleri Çin ve İrandan misliyle fazla olmasının garabetine dikkat çekti.

\n

Tepkiler ardından çığ gibi geldi.

\n

Economistten Financial Timesa, Repubblicadan, El Paise dünyanın önde gelen tüm büyük yayın organları; gazetecilere Türkiyeyi zindan eden korku ve baskı ortamını dillerine doladı.

\n

Türkiye hakkında yorum yapıp da AKPyi yeryüzününen basın düşmanı hükümetiilan etmeyen kalmadı...

\n

En son daha geçen hafta New Yorkerda; Türkiyenin hapisteki gazetecileribaşlığıyla (9 Mart) çıkan böyle bir yazı okuduk.

\n

Dünyanın en çok gazeteci hapseden ülke hangisi? Bildiniz mi?sorusuyla sadede giren makale; ABD müttefiği, NATO üyesi ve Müslüman demokrasinin vitrin ülkesi Türkiyenin”; dünyanın en baskıcı ülkesi olduğunu söylemekte; hapiste 42 gazetecisi bulunan İrana 2-0 fark attığını belirtmekte ve Erdoğan Türkiyesinin, Putin Rusyası gibi artık tek parti demokrasisine dönüştüğünüvurgulamaktaydı.

\n

Avrupada Repubblicada aynı gün yayımlanan iki tam sayfalık değerlendirmede de gene, AKP hükümetinin gazete yöneticileri ve editörlerine koyduğu açık baskılar ve tehditler nedeniyle otosansürün kural haline gelişindendem vurulmaktaydı.

\n

Betona gömülen her gazeteciye karşılık yüzlerce gazetecinin zorunlu otosansürleseslerinin kesildiğini dünya artık öğrenmişti.

\n

Keşke iç kamuoyu başarabilseydi

\n

Erdoğandan, Davutoğluna ve Egemen Bağışına dek hükümetin üst düzey temsilcileri; Neden hapiste bu kadar çok gazeteciniz var?sorusuna muhatap olmaksızın uluslararası kamuoyu önüne çıkamaz olmuşlardı.

\n

Ama onlar gazeteci değil ki! Terörist. Tecavüzcü, ırz düşmanları!” şablonuyla döktürülen cinfikirezberler”; dünya kamuoyunda AKP temsilcilerini iyice gülünç duruma düşürüyordu.

\n

En son Egemen Bağışın BBCnin Hard Talk programında sunucu Stephen Sackura karşı, Onların kimi banka soyguncusu, kimi de tecavüzcü. Bizde mesleği yüzünden tutuklanan gazeteci yok!derken düştüğü zavallı konumu izledik

\n

AKP hapisteki gazetecileryüzünden Türkiye dışında özetle insan içine çıkamazhale geldi.

\n

Nedim Şener, Ahmet Şık, Coşkun Musluk, Sait Çakırın salıverilmesi ardındaki birinci itici güç işte bu: dayanılmaz hal alan bu uluslararası baskı.

\n

Keşke uluslararası baskılar yerine, içerde ülke kamuoyunun gücü ve baskısıbetona gömülenmeslektaşlarımızın özgürlüğünü iade edebilmiş olsaydı.

\n

Ancak iç kamuoyunun kendisini hissettirebilen bir gücü ve ağırlığı olmuş olsaydı; zaten dünyada en çok gazeteci hapseden ülkesıfatına sahip olmazdık.

\n

İktidar 100ü aşkın gazeteciyi kilit altında tutmak cesaretini kendinde bulmazdı.

\n

İç kamuoyunun bu konudaki vurdumduymazlığı Egemen Bağış hiç unutmuyorum; 12 Haziran’da Seçim kampanyası sırasında bize hapisteki gazetecileri hiç soran olmadı!” diyerek ifade etmişti.

\n

Hapiste bulunan gazetecilerin hesabını iktidardan soran olsaydı, AKP iki kişiden birinin oyunu zaten alamazdı.

\n

Hapisteki gazetecileryüzünden Türkiyede keşke AKPye hesap sorulabilme noktasına gelinmiş olsaydı.

\n

Şener ve Şıkın serbest bırakılmaları şimdi hem iç kamuoyundaki duyarlılıkları canlandırmak ve hem de hukuki teamüllerin önünü açmak açısından umarız vesile olur.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları