Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Film Gibi Bir Gece

05 Temmuz 2012 Perşembe
\n

\n

Çamlıca Tepesi ardından tepsi gibi mehtabın doğuşunu izlediğimiz yemek, çok açıdan sıra dışıydı. \n

\n

7-19 Temmuz tarihleri arasında yapılanOpera Festivalinin tanıtım yemeği için -önceki yıllarda olduğu gibi- Ortaköy Radisson Otel’in Pupa Terasında toplandık. \n

\n

Boydan boya Boğazın ayaklar altına serildiği muhteşem manzaralı terastaki kokteylin ardından bir süre sonra yemek faslına geçildi. \n

\n

Dört yanı camekân yemek salonunda gene nefes kesen olağanüstü panorama karşısında kurulmuş mükellef sofralarda yerimizi aldık. \n

\n

Ama o da ne? \n

\n

Üç yıldan bu yana düzenlenen festivalin klasik müdavimi haline gelen gazetecilerin hepsi birbirini tanıyor…\n

\n

Yemekteki bir kişi hariç! \n

\n

Baş köşede Doğan Hızlanın hemen yanı başında protokol konumunda oturan sürpriz konuğu hiç kimse bilmiyor.\n

\n

Sürekli birbirimize soruyoruz: Kim olduğunu biliyor musun?,Yooo! Kimmiş?”\n

\n

Merakla izlediğimiz şahıs, Devlet Opera Balesi Genel Müdürlüğü ile opera festivalinin ana sponsoru Deniz Banktarafından düzenlenen davete Cumhuriyetgazetesinin adını kullanarak girmiş olduğu için öncelikle Zeynep Oral tarafından takibe alınıyor. \n

\n

Ama eşine ancak filmlerde rastlanabilecek garip bir sahneyle karşı karşıyayız… \n

\n

Karşımızdaki adam, insanın başını döndürecek bir araba dolusu laf kalabalığı yapıyor ve ser verip sır vermiyor. \n

\n

Yemeğin sonlarına doğru bu defa dayanamayıp, ben sıkıştırıyorum: Cevabınızı alamadık. Siz kimsiniz?\n

\n

Esrarlı konuk bu kez masa efradı önünde, bir girişimciolduğunu söylüyor. \n

\n

Yanımda oturmakta olan Serfiraz Ergun cep telefonuyla masanın altında Googledan şahsı araştırıyor hiçbir sonuca ulaşamıyor. \n

\n

Foyasının aleni biçimde deşifre edileceğini anlayan gecenin konuğumasadan sessizce ayrılıyor ve sırra kadem basıyor… \n

\n

Bizler aramızda serbest atış tahmin yürütüyoruz: \n

\n

Kimi yan yana yemek yediğimiz meçhul şahsınbüyük otel yemeklerinesızan profesyonel beleşçilerden biri olduğunu düşünüyor…\n

\n

Kimi -şakayla karışık!- bir modern zamanlar internet dedikodu casusuile karşı karşıya olabileceğimizi ileri sürüyor. \n

\n

Ama gece boyu masamızı paylaştığımız pişkin konuk için kimse tatmin edici bir açıklama bulamıyor. \n

\n

Sıradanbeleşçiiçin biraz fazla profesyonel olan şahıs; bir internet casusu için de çok amatör kaçıyor. \n

\n

‘Biz yazamıyoruz, siz yazın!’\n

\n

Bunca yıllık gazetecilik hayatımda benzerini hiç yaşamadığım olayın yanında, ikinci şokum; Türk basınının iflasını tescillemek oldu. \n

\n

Yemekte önemle üzerinde durulan konulardan biri haliyle Utku Çakırözerin Esad söyleşisiydi. \n

\n

Son üç gündür gazetecilerin bir araya geldiği her mekânda olduğu gibi,operayemeğinde de herkes bu olay söyleşiyi konuşuyordu.\n

\n

Sevgili Utku ve Cumhuriyetiçin haliyle övgüler göğsümüzü kabarttı. \n

\n

Ancak olayın diğer boyutu Türk medyasınınencamı adına yüreğimi burktu. \n

\n

Merkez medyadan bir meslektaşım bir ara bana dönerek Harika şeyler yazıyorsunuz!dedi: Yazın yazın! Biz yazamıyoruz bari siz yazın!\n

\n

Bu sözleri işitince yıllar önce Çetin Altanla Türk basınıüzerine yaptığım bir söyleşiyi hatırladım.\n

\n

Ünlü yazar, Türk basınının en fazla okunan ve en hızlı yazarlarından biri olduğu yıllarda, iktidar zulmü karşısında çaresizliğe kapılan okurların; karşılaştıkları her yerde kendisine; Yaz! Yaz! Daha sert yaz! Daha fazla bindir! telkininde bulunduklarını anlatmıştı. \n

\n

Nereden nereye geldik?\n

\n

Nereden nereye geldik?diye düşündüm. \n

\n

Bu telkinleri artık ellerinde kalemi olmayan sıradan okurlar değil, kalemleri hepten işlevsiz kalan gazetecileryapıyor. \n

\n

AçıkçaBiz yazamıyoruz. Bizim adımıza da siz yazın!diyorlar. \n

\n

Cumhuriyetiçin duyduğum kıvanç veutku, bu nedenle bir miktar kursağımda kaldı. Çünkü mesleğim -gazetecilik mesleği!- adına utanç duydum ve üzüldüm. \n

\n

Gazeteciler için Türkiye artık bir çöl. Nerden bakarsanız bakın, bu ürkütücü bir gelişme. Bizler, Türkiyede kalan son yeşil vahalarız. Teslimiyeti kabul eden ve açıkça bundan böyle teslim bayrağını çeken bir medya gerçeği ile yüz yüzeyiz. \n

\n

Ertuğrul Özkök, Mehmet Ali Birand, Amberin Zaman gibi deneyimli gazetecilerin; dünyanın konuştuğu, randevusu kotarılmış tarihi bir söyleşiyi-ama öyle ama böyle- tepmeleri, bu teslimiyetin açık işareti ve teslimiyet bir maskeleme çabasına dahi meydan vermeyecek biçimde artık göz önünde yaşanmakta. \n

\n

Dördüncü güçolarak bilinen medya Türkiyede -en azından bildiğimiz şekliyle- iflas etti. \n

\n

Yazıklar olsun!

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları