Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Düşüş

03 Aralık 2013 Salı

Muharrem İnce Hüsnü Mübarek’in, Hitlerin sonu nerede bitti? Bütün diktatörlerin sonu nerede bitti, buna herkes iyi baksın!” dedi: “Tarih, hukuk, okuduklarımız doğruysa bunların da sonu iyi olmayacak!” diye uyardı.
Diktatörlerin sonunun, değişmez doğa kanunu gibi, gerçekten kötü bittiğini görüyoruz.
Astığı astık, kestiği kestik liderler konjonktür değişince eşekten düşmüş karpuz gibi dağılıyor. Ya Şah gibi misal sürgüne gidiyor, ya Mübarek gibi kafese giriyor, ya kellelerini yitiriyorlar.
Kurala istisnalarının sayısı, bir elin parmaklarını geçmez.
Stalin, Franco ve Pinochet… yataklarında ölen diktatörler. Üçü de Soğuk Savaş’ın en derin noktasında; “kutuplaşmanın” sıra dışı ikliminden ve bu iklimin yarattığı dokunulmazlıktan yararlandı.
Bunun dışında Muharrem İnce’nin dediği gibi tüm büyük diktatörlerin sonu hüsranla bitti. Kanlı diktatörleri bırakın…
Berlusconi örneği önümüzde.
Ülkesinde rakipsiz sayılan, bir dönemin en güçlü isimlerinden biri olan Berlusconi, göz önünde önlenemeyen bir düşüş yaşıyor.
Ne geçmişteki siyasi gücü ve etkisi; ne serveti, ne hâlâ sahibi olduğu muazzam medya imparatorluğu; Çizme’nin son yirmi yılına “tek adam” profiliyle damga basan işadamı politikacıyı çukurdan kurtarabiliyor.
Ağır çekim bir film gibi günden güne bu muazzam gücün eriyişini izliyoruz.
Gerçekle kopuşun sonu…
Berlusconi yıllarında İtalya’da demokrasi askıya alınmadı.
Muhalifler/gazeteciler hapse atılmadı. İliklere sinen bir “korku imparatorluğu” yaratılmadı.
Berlusconi’yi bu yüzden “diktatör” olarak adlandıramayız. Ancak İtalyan lider hep çok güçlü bir “tek adam” oldu.
Medyalarıyla kamuoyunu şartladı. Kendisini üç kez başbakanlığa taşıyan partisinde sade onun iradesi geçerli kılındı. Şirketi gibi yönettiği “Forza Italia/Bastır İtalya”da, yalnız Berlusconi’nin belirlediği, parlamentoda kaldırma makinesi olarak işlev yapan isimler milletvekili olabildi.
Yalnız onun çıkarlarına uygun bulduğu yasalar meclisten geçebildi. Sadece takdir buyurduğu kişiler bakanlığa yükselebildi, üzerlerini çizdikleri her türlü şansı yitirdi. Onu tenkide yeltenenler, siyasetten tümüyle silindi.
Böyle böyle Berlusconi, “gerçekle” temasını yitirdi…
Tek adam imparatorluğu çözülüyor
İsyan bayrağını ilk olarak dört yıl önce karısı Veronica açtı.
Veronica Berlusconi, “Repubblica”da yayımlanan “kilometre taşı” bir mektupla; kocasının her türlü bir “klinik vak’a” haline geldiğini ve artık buna dayanamadığını söyledi. Tası tarağı toplayıp sahneden çekildi…
Akabinde Berlusconi, kendisini “düşüşün başlangıcı” “bunga bunga” partilerine verdi...
“Bunga bunga”, dünyanın ağzına sakız olurken; ekonomik kriz son darbeyi indirdi.
İtalya’da Berlusconi ile gereken finans disiplini ve kemer sıkma politikalarının mümkün olamayacağını gören Avrupa’nın patronu Merkel; Cumhurbaşkanı Napolitano’dan özetle Berlusconi’yi başbakanlıktan indirmesini istedi!
Güçlü dış dinamik Merkel’in devreye girmesiyle… Berlusconi 2011 sonunda başbakanlıktan ayrıldı. Ve 2013 seçimlerinden sonra kurulan mevcut hükümette, koalisyon ortağı olmasına rağmen, başbakanlığa talip çıkamadı…
Siyaseten nispeten geri çekildiği dönemde işte, hakkında “vergi kaçakçılığından” 1 yıllık “ev hapsi/sosyal hizmet” cezası geldi! Hükmün kesinleşmesiyle, Berlusconi’nin partisi bölündü.
“Şövalye’nin manevi oğlu” diye bilinen mevcut Başbakan Yardımcısı (Brütüs!) Angelino Alfano ile koalisyon hükümetinde kalanlar “Yeni Merkez Sağ” isminde bir parti kurdular.
“Forza İtalia”da ısrar edenler, Berlusconi ile yola devam etmeye karar verdiler.
Çocuklar da kapışıyor
Partide ihanet şoku atlatılamadan, Berlusconi parlamentodan ihraç edildi.
Bu ihracı, bu kez Berlusconi’nin ilk ve ikinci evliliğinden olan çocukları arasındaki kapışma izledi…
Berlusconi’nin ilk evliliğinden olma Marina Berlusconi’ye medya şirketlerindeki tüm yetkileri devretmesi, ortanca kız Barbara’nın gücüne gitmişti.
Barbara da Marina’ya nispet… “Milan”ın başına geçmek istedi.
“Milan”a Barbara’nın göz dikmesi, takımın başarılı CEO’su Adriano Galliani’yi kızdırdı. Galliani de başkaldırdı… “Milan” yönetimi de sonunda, tıpkı “Forza Italia” gibi işletme ve spor bölümleri adı altında Barbara ile Galliani arasında ikiye bölündü.
Berlusconi örneği bize şunu gösteriyor: Güçleri tek elde toplamak, işler tıkırındayken göz kamaştırsa da; çark ters döndüğü anda aksi tesir yapıyor.
Birbirine sıkı sıkıya eklemlenen halkaların birinin aradan çıkması, zinciri çözüyor.
Berlusconi’nin çöküşü ibret verici bir öykü.
Siyasetten aile içi kavgalara dek… içinde değme romancıların düş gücüne taş çıkaran malzeme var.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları