Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Dünya liderliğinden AB sınır bekçiliğine

06 Ekim 2015 Salı

Erdoğan’ın Avrupa çıkarması arifesinde, Financial Times-FT ve Guardian, Brüksel görüşmelerinin merkezinde “göçmen krizinin” olacağını yazdı.
FT, “AB yetkilileri Erdoğan’dan bir göç eylem planı kabul etmesini isteyecek!” diyor ve “eylem planını” şöyle ayrıntılandırıyor:
1. (TC sahil güvenlik güçleriyle) sınır kontrollerini sıkılaştırmak…
2. Büyük iltica merkezleri açmak...
3. (Sıkı durun!) İki milyon Suriyeliye Türkiye’de çalışma hakkı vermek…
Guardian’da benzer bir yazı yazan Simon Tisdall da, “Avrupa’nın bu durumda Erdoğan’a hiç olmadığı kadar ihtiyacı var” diyerek RTE’nin de özetle, “Basın özgürlükleri, bağımsız gazeteciliğe baskılar başta olmak üzere… AB’nin Türkiye’nin iç politikasına yönelik eleştirilerini frenlemek istediğini” söylüyor ve 1 Kasım öncesinde “Kürtlerle açtığı siyasi, askeri düzeydeki çatışmaya Avrupa’nın fiilen rıza göstermesini bekleyecek” eklemesini yapıyor.
Masada özetle içte, özgürlüklerin yok edilmesine ses edilmemesi; Kürtlerle gazetecilerin “sinek gibi ezilmesi”ne Brüksel’den müdahale edilmemesi karşılığında, Avrupa’nın sınırlarının bekçiliğini yapmak var...

Kaybolan ‘aura’
Zaman nasıl da değişiyor…
Erdoğan’ın Batı düşünce kuruluşlarında yere göğe konmadığı, “süper star” muamelesi gördüğü günlerde şişirilen kariyer çizgisi ve bugün gelinen noktayı düşündüm.
On üç yıl önce “BOP Eşbaşkanı” sıfatıyla “dünya lideri” kontenjanından pompalandığı günler gözlerimin önünden geçti.
Türkiye’nin AB’den “müzakere tarihi” aldığı 2004’ün Aralık’ı hatırıma geldi.
Brüksel’deki o tarihi zirveden Erdoğan, “havai fişeklerle kutlanan rakipsiz Avrupa fatihi sloganları” ile yurda dönmüştü.
Avrupa fatihliği” blöfünü daha arkadan “model ülke muhabbeti” izledi...
Sonra hiç bilmediğimiz “Müslüman demokrasi” diye bir kavram icat edildi -Batı’nın o ya da bu şekilde her daim ihtiyaç duyduğu!-, Erdoğan bu kez de “model İslam demokrasisi lideri” diye piyasaya sürüldü.
Batı demokrasileri değerlerini dışlayan bu din referanslı model “Arap Baharı” yıllarına dek Ortadoğu’da göz kamaştırıcı bir “model ülke” etiketiyle pazarlandı.
İki yıl öncesine dek başına Batı’dan hep bir “aura” iliştirilen Erdoğan, Gezi’de “aura”sını kaybetti. Bütün itibarını ve yaldızlarını yitirdi.
Gezi Parkı’nda kaydedilen manzaralar, 17-25 Aralık, Soma’da yaşananlar ve son olarak da 7 Haziran’dan bu yana olanlar; Erdoğan’ın Eski Kıta’daki bütün imajını sıfırladı.
Kimse RTE hakkında artık en ufak bir “yanılsama” içinde değil. Herkes kiminle karşı karşıya olduğunu biliyor.
Göç planı” üzerinde anlaşma, bile bile lades olacak...

Kaddafi’ye biçilen yer
FT’ye konuşan üst düzey bir Avrupalı diplomat bu şuuru: “Hiç sevmediğimiz bir hükümeti kucaklıyoruz” diye anlatmış:
Ama göçmen akışını düşürmemiz gerekiyor. (Türkiye’nin) iç politika kaygılarını bir yana bırakıyoruz. Reel politikaya abanıyoruz.
Reel politika Erdoğan’a AB sınırlarının şimdi bekçiliğini dayatıyor.
Bu, 5 yıl önce Kaddafi’ye biçilen yerdi.
Başta İtalya olmak üzere AB ülkeleri; Kara Afrika’nın göçmenlerini Libya toplama kamplarında tutmak karşılığında Kaddafi’yi çok pohpohlamıştı.
Sarkozy’nin misafiri olduğu yıllarda, Kaddafi Paris’te Luvr Müzesi önüne çadır kurmuştu.
Berlusconi’yle göçmenler üzerinden acımasız anlaşmalar yapmış, Çizmede bunun için şaşaayla ağırlanmıştı.
Olayların sonra nasıl geliştiğini biliyoruz.
Kaddafi’ye önce Sarkozy saldırdı.
Berlusconi onu izledi.
Eh ne demişler?
Alma mazlumun ahını…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları