Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Don Kişot Yargıcı Bitirdiler
Don Kişot derken Garzon’dan bahsediyorum. Pinochet, Kissinger, Fas Kralı II. Hasan, Berlusconi, eski Başbakan Felipe Gonzalez ve meşruiyeti sorgulanan Irak savaşı ile Guantanamo zulümhanelerinin sorumlusu ABD hükümeti…
\nBaltasar Garzon’un peşine düştüğü isimler ve davalar bunlar…
\nListeye göz attığınızda, gür saçlarına ak düşen 56 yaşındaki yakışıklı yargıcın, Cervantes’in düş gücüne rahmet okutan bir Don Kişot olduğunu anlıyorsunuz.
\nDon Kişot yargıcın adını ilk kez, 90’lar sonunda tedavi gerekçesi ile İngiltere’ye giden eski Şilili diktatör Pinochet’nin iadesini istediğinde duymuştuk.
\nPinochet’nin üçüncü bir ülke (İspanya!) tarafından iade talebi, o güne dek görülmemiş bir teamül yolu açmıştı…
\nDiktatörü yargılamak için talep eden bizzat kendi ülkesi değildi….
\nAksine, demokrasiye geçişin henüz emekleme evresindeki Şili, sabık diktatörün yargıya çıkarılmasıyla patlak verecek hesaplaşmaları göğüslemeyi asla arzulamıyor; olayın kendi iradesi dışında gelişmesini, dallanıp budaklanmasını dirençle karşılıyordu.
\n‘İnsan hakları’ ve ‘kırmızı çizgiler’
\nŞili de sonuçta İspanya’nın yapmış olduğu gibi, “geçmiş diktatörlüğün kirli çamaşırlarını zırt pırt gündeme getirmeyen bir yumuşak geçiş modeli” yeğliyordu.
\nPinochet krizi sırasında Moneda sarayına çıkan yeni Cumhurbaşkanı Ricardo Lagos’un sloganı, “Geçmişi unutmadan geleceğe bakmak!” dengesine dayanıyordu…
\nDon Kişot yargıç bu hassas dengeyi yok saymış ve porselen dükkânına giren bir fil gibi olaya dalmıştı...
\nGarzon’u dünya sahnesine çıkaran bu büyük iade istemi serüveni boyunca artık iyice düşkün olan diktatör 16 ay Londra’da ev hapsinde tutulmuş; bu sürede Şili, “Pinochet yanlısı” ve “Pinochet karşıtı” gösterilerle çalkalanmıştı.
\n“İnsan haklarının küresel değer” olduğu düsturuyla hareket eden ve yanı sıra “insan hakları ihlalleri içeren insanlık suçlarının egemenlik sınırlarını aştığını” iddia eden İspanyol yargıç Garzon’un, uluslararası ilişkilerin ortasına birden bomba gibi düşmesi konunun tüm aktörlerini gafil avlamıştı.
\nMadrid mahkemelerinde görülecek “Pinochet davasını” dönemin İspanya Başbakanı Aznar da istememişti... “Pinochet’çiler” Santiago sokaklarında İspanya bayrakları yakıyordu. İspanya-Şili arasındaki kriz, sonunda beklendiği gibi Garzon’un yenilgisiyle sonuçlandı ve Pinochet İspanya’ya verilmedi…
\n‘Tabu devlet raconu’
\nBir hukuk adamı olarak Garzon’un en büyük başarılarını ulusal sınırları aşan konular değil, ülkesi İspanya’da baktığı davalar oluşturuyor. Garzon mesleki zaferlerinin zirvesine, İslamcı terorizm, Bask ayrılıkçıları ve Bask terorizmi ile Bask terorizmine karşı Madrid tarafından yürütülen kirli savaş ve siyasi yolsuzluk davalarını kollarken ulaştı.
\nAncak ne var ki İspanya’da da -Pinochet meselesinde olduğu gibi- egemenlerin üzerine gitmeyi hiç istemedikleri “Franko dosyasını kurcalaması”, sonuçta yargıcı yakan bir numaralı konu oldu.
\nFranko’cu dönemin kaybolanları üzerinde 2008 güzünde soruşturma başlatan medyatik yargıç, İspanya’nın en büyük kırmızı çizgilerinden biri sayılan bu davadan çok kısa sürede çekilmek zorunda kaldı.
\nZira Şili’ye örnek olan İspanyol demokrasisinin yaşamsal dayanağı “geçmişin kin ve intikam sarmalına” bir daha asla meydan vermemekti. 1936-39’da Avrupa’nın en kanlı iç savaşına sahne olan ülkede, her aile bir ferdini yitirmişti. Geçmişin kamplaşmalarına karşı aşılanan İspanya, demokrasiye geçiş döneminin tüm aktörlerinin saygı gösterdiği bir “centilmen anlaşmasıyla” bu defteri bir daha açmamak üzere kapatmaya angaje olmuştu. Birbirini izleyen bütün sağ-sol hükümet başkanları, geçmişi sanık sandalyesine oturtmamaya özen göstermişti.
\nGarzon, işte bu yaşamsal tabuyu çiğnedi…
\nGarzon için “11 yıl meslekten men cezası” veren İspanya Yüksek Mahkemesi’nin (çoğunluğu muhafazakâr) yargıçlarının halihazırda devam eden bir davada başvurdukları en önemli suçlamalardan biri bu: “-Demokrasiye geçişin miladı sayılan- 1978 yılında Frankist dönem suçları için çıkarılmış olan af yasasının çiğnenmiş olması!”
\nYargıcın egemenler açısından affedilmez bulunan ikinci büyük “hatası” da(!), kasımdan itibaren iktidarda bulunan Halk Partisi’nin (PP) yolsuzluklarına burnunu sokmak oldu.
\nRüşvet, kara para aklama, vergi kaçırmak, yasadışı finansman gibi konularda PP bağlantılarını, partinin tam tekrar iktidara yürümeye hazırlandığı yıllarda mercek altına alan yargıç, sonunda devasa bir bumerangla karşılaştı.
\nGarzon’un “meslekten men edilmesine” “siyasi karar” gözüyle bakanlar, gerçekten de benzerlerine ancak İran gibi ülkelerde rastlanan bu çok ağır cezayı PP muhafazakârlarının iktidara dönmesine bağlıyor.
\nGarzon’un serüveni her halükârda burada bitmiş değil.
\n“Don Kişot yargıç”, konuyu Strasbourg’da insan hakları mahkemesine taşıyor.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Dünya’nın bütün çöplerini neden Güneş’e fırlatmıyoruz?