Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Demokrasi, Laiklik, 28 Şubat

19 Nisan 2012 Perşembe
\n

Sevgili okurum Zeynep Candan, 15 Nisan tarihli Çevik Bir Deyinceyazınızı temel bir noktada eleştirme gereği gördümdiye yazıyor:

\n

“28 Şubatla ters düştüğünüz yazılarınız hangileriydi? O zaman Milliyette yazdığınızdan ve ben Cumhuriyet okuru olduğumdan bilemiyorum... Bunların laiklikle ilgili yazılarınız olduğunu sanmıyorum. Çünkü sizin o konudaki duyarlılığınız su götürmez benim için! Bu hassasiyetinizi...

\n

diğer çok yazınızda olduğu gibi bahsi geçen yazınızda belirtmenizi beklemek benim de pek çok okurunuzun da hakkıydı..”

\n

Zeynep Hanım haklı. Aşağıda 22 Ocak 1998 tarihinde Refah Partisinin kapatılmasının hemen ardından Milliyette yazmış olduğum bir yazıyı yayımlıyorum. Bu arşiv yazısı; REFAHYOL, 28 Şubat ve Refahın kapatılmasını içeren tüm sürece bakışımı özetlemektedir. \t

\n

Yüzde seksenin hezimeti

\n

Demokrasiye bağlılığı kanıtlanmamış bir partinin iktidara getirilmesi, Cumhuriyet tarihinin en büyük hatalarından biriydi. Bu yüzden RP iktidarına ben, ilk günden karşı çıktım. REFAHYOL için yapılan güven oylamasından iki gün önce örneğin, Satılık Demokrasi başlığıyla, bu sütunda yayımladığım yazıda, Siz de benim gibi Refah dışındaki partilerden birine oy veren yüzde 80 içindeyseniz, kendinizi aldatılmış ve tuzağa düşürülmüşhissetmelisinizdemiştim: TCnin en temel çizgisi üzerinde söz hakkımız yoksa, ne için seçim yapılıyor bu ülkede? Refaha karşı kampanya ile oy talep eden laik düzenpartisi DYPnin, seçim sonrasında RP ile koalisyona oturması siyasi ahlaksızlığınen büyüğü ve tehlikelisidir.Tehlikeliçünkü, seçmenlerin oyunu bir şekilde gasp ederek iktidara gelen hükümetler, güvenoyu alsalar da iktidarlarınımeşru temeleoturtmazlar. Demokrasilerde hükümetler, meşruiyetlerini yönetilenler arasında konsensüse dayanan ahlaki temelden alır. REFAHYOL bunu hem siyasi hem de genel ahlak anlamında yok sayan bir hükümettir. Halkın gözünde ahlaki meşruiyeti kazanmamış bir siyasi sınıf kendisini güvensiz ve zaaf içindehisseder. Güvensizliği kapatmak için yapacağı ilk şey, gerilimi tırmandırmaktır. Meseleye bir de bu denensinhafifliği içinde bakmamamın nedeni bu...RPnin iktidara taşınmasını mazur gösteren bir diğer gerekçe de şuydu: DYP, Refahı merkeze çeker. RP de Avrupadaki Hıristiyan demokrat partiler gibi olur...” “Buna inanan kendini kandırırdiye yazmıştım gene o yazıda. Hıristiyan demokrat partiler,faşizme direnişhareketinin içinden çıktı. İdeolojik açıdan kiliseye, siyasi açıdan AB, ABD ve NATOya yaslandılar. Bizimkiler tam tersine söylemlerini Arap ve İslam ülkelerine dayandırıyorlar. Hıristiyan demokratlar, geniş bir aydın sınıfın desteğini alan, geniş tabana yayılan, sınıflararası partilerdir. Refah, sistem dışı kalan kitlelerin kimliği ile örtüşmüş, uç bir protesto partisi...”

\n

Bunları Haklı çıktım!demek için yazmıyorum. Bilakis. Bugün Refah Partisinin kapatılmış olmasını, yalnız yüzde 20nin değil, yüzde 80in hezimeti olduğunu düşündüğüm için yazıyorum. Varılan noktada yüzde 80in de demokratik olgunluktan çok uzak olduğunu düşünüyorum.

\n

Yüzde 80, demokratik oyunun kurallarını hazmetmiş olsaydı, RPnin MGK kararlarıyla iktidardan uzaklaştırılmasına ve arkadan da Anayasa Mahkemesi kararlarıyla kapatılmasına meydan vermez; olan bitende sevinilecek, memnun olacak yan görmezdi.

\n

Verilen oyları açık çek görmeyen bir yüzde 80, vaktiyle oylarının hesabını sorardı çünkü. Mücahit Erbakanın başbakanlığa çıkmasına izin vermez, Anıtkabir yürüyüşlerini zamanında yapar; Türkiye laiktir, laik kalacak sloganlarını zamanında atardı. Askerden işaret aldıktan ve iş işten geçtikten sonra değil, tepkisini güven oylamasından önce gösterirdi. Yalnızlaik DYPliler değil, laik düzeni savunan tüm partilerin seçmenleri, temsilcileri ve kadınlar; güvenoyu arifesinde biz bunun için oy vermedik diye gidip Meclisin kapısına dayansalardı, protestolarını yapsalardı; REFAHYOL kurulabilir miydi? Köşe yazarları Bu da denensin! ya da RP de sistem partisi olur. Kirlenir ve oy kaybeder! sığlığında analizler yapmasalardı; bu emrivaki yaşanır, REFAHYOL kader olur muydu? Demokrasinin aldığı yarayı, bu nedenle bugün ben, Refah değil en başta bizim -yüzde 80inin- sorumluluğu olarak görüyorum. Altı milyon seçmenin oyunu alan Refahın kapatılması çoğulculuk, sivil toplum, fikir ve ideoloji mücadelesinin hezimetidir. Demokrasi, onu bunu dışlama rejimi değil, uzlaşma rejiminin adı, siyaset yapabilme, üretebilme, tartışabilme ve önerme rejiminin adıdır.

\n

Siyasi anlamda evsiz - barksızaltı milyon insanımız var şimdi. Bu toplumun koskoca bir parçası. Demokrasi oyununun kurallarını hazmetmeden iktidara gelmelerini engellemek kadar, onları bu oyun içinde tutmak da bizim sorumluluğumuz ve olgunluğumuz olmalıydı.

\n

Bu insanları; demokrasi amaç değil araçtır noktasından; demokrasi amaçtırnoktasına getirebilme direnç ve sabrını gösterebilmeliydik.

\n

Askerlerin koruyucu kanadı altına sığınacağımıza, siyasi zekâ sergilemeliydik. Siyasi mücadeleyi mahkeme salonlarına taşıracağımıza, Mecliste yapmalıydık. Seçim sistemini değiştirmeliydik. Refah oylarını, yüzde 20ye şişiren barajları kaldırmalıydık. DEPin kapatılmasına, HADEPin dışlanmasına seyirci kalmamalıydık. Bir çarpıklığın, diğer çarpıklığı üretmesine fırsat vermemeli; rejime tehdit görülen güçleri sistem içinde izole etmeliydik. Bu amaçla güçlü sol ve sağ ittifaklar kurabilmeliydik. Gerçek demokrasi mücadelesi yapabilmeliydik kısaca.Şeklidemokrasi yerine, İngiliz, Fransız, Alman ya da İtalyan tarzı gerçekbir demokraside yaşasaydık eğer, Refah zaten 95 seçimlerinden ilk değil, üçüncü parti çıkacaktı. Bunu unutmayalım...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları