Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Çizmenin Müzeyyen Senar’ı Ornella Vanoni...

29 Ocak 2015 Perşembe

İtalya’nın Müzeyyen Senar’ı Ornella Vanoni ile İş Sanat önceki gece belleklerde kalacak bir gece yaşadı.
İtalyan müziğinin yaşayan “en büyük abidesi” 80’lik Vanoni, “son turnesinin” ilk ayağını İstanbul’dan başlattı.
Biraz makyaj, biraz topuk/Un filo di trucco, un filo di tacco” adını taşıyan ve gelecek ay başında Padova, Milano, Napoli, Roma gibi İtalyan kentlerinde devam edecek olan “son turnenin”, ilk adımı oldu İstanbul…
Midi boyda, siyah saten bir etek ve alabildiğine sade turvakar kollu siyah basit bir bluzla sahneye çıkan Vanoni’nin dikkat çekici biricik aksesuvarı 12 santimlik topuklarıydı gerçekten.
Vanoni’nin normalde 80’lik bir kadının sokakta yürümeyi hayal dahi edemeyeceği topuklar üzerinde dakikalar boyunca şarkı söylemeye kalkışması, başlıbaşına hayranlık duyulacak ve hayret edilecek bir şeydi.
Ancak meğer o topuklar “şov”un ana fikriymiş…
Gençliğinde annesi Ornella’ya; “Gece dışarı çıkarken biraz makyaj, biraz da topuk oldu mu tamamdır!” dermiş...
Ornella da son turnesini sevimli bir ironiyle, “annesinin” verdiği bu küçük “dişilik dersine” adamak istemiş. Turnenin adı o nedenle işte böyle: “Biraz makyaj, biraz topuk”…
Hâlâ derin, etkileyici, muhteşem bir sesi olan Ornella Vanoni sahneye sipsivri 12 santimlik topukları ve siyah kıyafeti üzerindeki tek “şok” unsurunu oluşturan kan kırmızısı uzun eldivenlerle çıktı…
İlk şarkıdan sonra önce kırmızı eldivenlerini çıkarıp attı...
Yarım saatin sonunda topuklu ayakkabılarını da fırlattı ve sahnede hiç ara vermeksizin toplam bir buçuk saat çıplak ayaklarla şarkı söyledi.

İroni tek silahı
İş Sanat oditoryumunu, başka hiçbir öğeye yaslanmadan sadece sesiyle dolduran bu büyük, sıra dışı sanatçıya bakarken bizim Ajda gibi sanatçılarımızı düşünmeden edemedim.
Yaklaşık aralarında on yaş bulunan iki yıldız arasındaki tezat, not edilmeyecek cinsten değildi…
Nerdeyse 70’ine merdiven dayayan Ajda Pekkan gençlik” iddiasını hâlâ inatla, bire bir sürdürürken Vanoni, yalnız bir çift topuklu pabuçla “gençliğe” minik bir ironik gönderme yapmayı yeğlemişti.
İroni” gerçekte İtalyan yıldızın sahnede kaldığı süre boyunca başvurduğu tek silah oldu.
Canlı Latin parçaları söylerken beline sardığı bir kırmızı kemer; klasik İtalyan San Remo tarzı müziğine döndüğünde üzerine aldığı siyah beyaz şal; izleyiciyle fırsat buldukça şakalaşmaktan geri kalmayan sanatçının kullandığı “ironi”nin parçalarıydı hep…
Sanatçı şovunu sonunda gene espriyle “Volare/Uçmak” şarkısı ve “Ben artık yoruldum, yatacağım. Siz de sabah erken işe gideceksiniz!” sözleriyle bitirdi…
Bizde çok fazla rastlanmayan bu değişik tarzı izlemeye gelen kaç yerli sanatçımız vardır diye salona baktığımda, birinci sırada -heyhat!-yalnızca Nilüfer’i gördüm.

İtalyan ezgilerinin sinyorası
Türkiye’de ilk sahneye çıkışı “son turnesine” isabet eden Ornella Vanoni, İtalya’da da gerçekte “aydınların şarkıcısı” olarak biliniyor.
Büyük tiyatro yönetmeni Giorgio Strehler ile çizmenin en büyülü şarkılarının bestecilerinden gene büyük ozan Gino Paoli ile uzun ilişkiler, önemli aşklar yaşayan Vanoni; Mina ile birlikte İtalyan müziğinin en güçlü iki sesinden biri sayılıyor.
Mina çok erken, 70’lerde sahneye veda ederken Vanoni hâlâ şarkı söylemeye devam ediyor…
Salı gecesi İstanbul’da yaptığı gibi İtalya’nın 60’lar, 70’ler müziğinden, Jacques Brel, Edith Piaf’ın melodilerine, Brezilya’dan Vinicius de Moraes’in efsunlu bossa nova nağmelerine ve Chet Baker’ın, Etta James’in sıcak cazına, “swing”ine uzanan bir repertuvarı olan sanatçı; bu geniş yelpazeyi sanki aynı bütünün parçalarıymış gibi sunuyor...
Vanoni’nin mutlak sahne hâkimiyetinin yanında en ayırt edici özelliği de zaten bu -hem kişisel, hem sanatsal- “bütünlük” oluyor…
Vanoni; İtalyanca, İngilizce, Fransızca, Portekizce söylediği şarkıların tümünün -istisnasız- ayrıca “şiirsel” sözleri olmasına özen gösteriyor.
Şarkıları ve tutkularıyla her daim yoğun ve seçici olmayı yeğleyen sanatçı bu yüzden ülkesinde “İtalyan ezgilerinin büyük sinyorası” olarak biliniyor.
İtalyan ezgilerinin sinyorası”; kızıl saçları ve müziğin ritmini hâlâ unutmayan bedeni ile İş Sanat’ta bize uzun sanat yaşamının bir özetini sundu adeta.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları