Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Cemile’nin zaferi

19 Mayıs 2016 Perşembe

Gazetelerin baş sayfalarında Mustafa Cemiloğlu’nun Eurovizyon birincisi Cemile’yle fotoğraflarını görünce içim cız etti...
Cemiloğlu’nu Kırım’da, Bahçesaray’daki evinde tanımıştım.
Ahı gitmiş, vahı kalmış, ufak tefek, çok zayıf, çelimsiz bir fiziği vardı. Buna karşın “Kırım Tatar halkına Kırım’a dönüş yolunu açan lider” sıfatıyla, halkının kalbinde taht kurmuştu.
Tehcirin yaşandığı 1944 yılında dünyaya gelen Mustafa Bey, ömrünü Kırım Tatarlarının özgürlük mücadelesine adamıştı. Bu mücadele uğruna hiç girmediği hapishane, Sibirya’da geçmediği gulag kalmamıştı.
Bahçesaray’daki çok mütevazı evinin oturma odasında, eşi ve kendisinin halı üzerinde portre dokumalarının bulunduğu bir divanda, yaşam hikâyelerini dinlemiştim.
1944 Mayıs’ında henüz anne kucağında bebekken sürgün olan Cemiloğlu, Sovyet hükümetine “Benim milletimi tanımayan devlete ben askerlik yapmam” dediği için ilk hapis cezasını almış. Hapisten çıkıp “Kırım Tatarları Milli Gençlik Teşkilatını” kurmaya kalkışınca da 15 yılını Sibirya gulaglarında bırakmak zorunda kalmıştı.
Kırım’a, Kırım Tatarlarının tarihi merkezi Bahçesaray’a dönüşü ancak büyük bir jeopolitik deprem; Sovyetler’in yıkılması ve Ukrayna’nın bağımsızlığını elde etmesiyle mümkün olmuştu. Ama bu çok kısa parantez de Rusların iki yıl önce Kırım’ı işgal etmeleriyle malum sona erdi. Cemiloğlu’nun Kırım’a girişi yeniden yasaklandı. Vatan topraklarında yaşam için verilen bir ömürlük mücadele berhava oldu.

Müziğin ‘soft power’ı
Dünya, tanımadığı bu Kırım Tatar liderin serüvenine ve Sovyet yıllarının zulmünü yeniden yaşamak tehdidi ile karşı karşıya kalan Tatar halkının trajedisine kayıtsız kaldı. Ta ki Cemile isimli bir genç Tatar kız, bu hafta sonu “büyükannesinden dinlediği sürgünü anlatan” bir şarkıyla Eurovizyon sahnesine çıkana kadar!
Müziğin gücü, yaşamının en güzel yıllarını gulaglarda yitiren Cemiloğlu gibi her ne pahasına olursa olsun havlu atmayan bir liderin bile başaramadığını başardı.
Kırım Tatarlarının trajedisini dünya duydu.
ABD’de New York Times’dan, Avrupa’nın en önde gelen bütün gazetelerine dek, “Cemile’nin öyküsü” her yerde ayrıntılarıyla boy gösterdi.
Müziğin içerdiği “soft power” demek ki, siyasi mücadelenin en dişli yöntemlerinden etkili.
Cemile’nin zaferinin ilk sürprizi bu.

‘Ey güzel Kırım’ ağıdı
İkinci sürpriz, Türkiye’nin şarkının Türkçe nakarat bölümüyle dumur olacak denli şaşırması. Kısmen de olsa bir “Türkçe şarkıyı ilk kez zaferle taçlandıran” Cemile’nin başarısıyla sarhoş olması.
Dünya Kırım Tatarlarından ne kadar bihaberse, demek Türkiye de o kadar bihaber…
Cemile’nin “Türkçe” sürprizinin, bize anlattığı tek şey bu.
Türk kamuoyunda “Kırım Tatarları” üzerinde genel geçer bir fikir olsa; 1. Türklere akraba olan bu halkın konuştuğu dilin Türkçe olduğu, 2. 1944’te Ermeni tehcirini andıran bir tehcire uğradıkları, 3. Eurovizyon birincisi olan şarkının nakaratının gerçekte Kırım’ın ünlü tehcir türküsü “Ey Güzel Kırım”dan alıntı olduğu bilinirdi…
Türkiye’nin pop-kültür ortamına, Cemile’nin şarkısı böyle, “Aaa, ama şarkının nakarat bölümü Türkçe!” aymazlığı jetonuyla düşmezdi.
Türkiye’nin Kırım Tatarları ve Kırım hakkındaki bilgisizliği gerçekten inanılmaz.
Osmanlı’nın battığı bir yerden bahsediyoruz.
Ortadoğu’dan çok önce aslında burada batmış Osmanlı.
Ve Osmanlı İmparatorluğu Kırım’da batarken Rus İmparatorluğu da buradan yükselişe geçmiş…
Kırım Tatarları, bu topraklarda Osmanlı geçmişi ile halen bağ kuran biricik halka.
Hem bir yandan “ecdad, ecdad” diye şişinilecek, hem de “ecdad”ın tarihine bu kadar bigâne kalınacak…
Yalnız Türkiye’de görülebilecek bir çelişki bu.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları