Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Beyaz Saray'ın Oscar'ları
Bu yılın Oscar’larında, kurgu ve gerçek hiç olmadığı denli iç içeydi.
\nOscar töreninde “en iyi film ödülünü” açıklamak misyonunu üstlenen Michelle Obama kırmızı halı starlarına nispet yapan bir havadaydı.
\n“Beyaz Saray”dan Oscar’ların dağıtıldığı tiyatro ile canlı bağlantı kuran “first lady”, süper iddialı Hollywood yıldızlarıyla şıklık yarışına girmişti.
\nModa dünyasında moda olan kâhkülleri, askılı dekolte, gümüş rengi elbisesi ile “Mrs. Obama”yı, Oscar camiası kadınlarından ayırt etmek mümkün değildi.
\nSesi kısıp salt görüntülere baktığınızda pekâlâ Halle Berry-vari hoş bir siyah derili Hollywood yıldızı ile yüz yüze olduğunuzu düşünebilirdiniz.
\nSöylenenlere kulak kabartıldığında ise damardan yapılan bir “Beyaz Saray” propagandası devreye giriyordu.
\n“Bu yıl Oscar’a aday gösterilen filmler bizi güldürdü, ağlattı, birbirimize daha yaklaştırdı” diyordu ABD başkanının eşi: “Bu filmler, çok çalışıp kendimize inandığımızda, her türlü zorlukların üstesinden geleceğimizi gösterdi!”
\nÖrneğin hangi zorlukların?
\nHukuk dışı işkenceyle CIA’nın avladığı Usame bin Ladin’in öldürülüşü ya da gene CIA marifetiyle İran yobazlarının elinden kaçırılan ABD’li yurttaşların kurtuluşunun…
\nHollywood’la Beyaz Saray arasındaki tüm ölçüler böylece ortadan kalktı. Birlikte bunu gördük önceki gece.
\nGerçi Holyywood’a öteden beri hep Amerikan emperyalizminin aracı gözüyle bakanlar çok olmuştu ama kurgu ile gerçek hiçbir zaman bu denli içli dışlı olmamış, bu oranda kör kör parmağım gözüne açık ve net hemhal olmamıştı.
\nEmbedded sinemanın zaferi
\n“En iyi ses kurgusu” ödülünü alan filmlerden biri olan “Zero Dark Thirty” -misal- tümüyle “embedded” yöntemlerle, Usama bin Ladin’in takibi hakkında CIA’nın verdiği her türlü destek ve bilgiyle üretilmişti.
\n“En iyi film” ödülünü kazanan “Argo” tam bir “CIA güzellemesi” olarak çalışılmıştı.
\nResmi tarih ve Hollywood’un kurgu dünyası arasında bundan böyle hiçbir boşluk kalmamıştı.
\nAmerikan emperyalizminin, Avrupa solu tarafından ağır biçimde eleştirildiği Soğuk Savaş yıllarının Vietnam filmlerini düşündüm Oscar’ları izlerken.
\nBu yeni “embedded” prodüksiyonlar yanında, “Müfreze/Platoon” tarzı Soğuk Savaş yıllarının yapımları aklımdan geçti. “Müfreze” vaktiyle örneğin “en iyi yönetmen, en iyi film, en iyi kurgu, en iyi ses” olmak üzere az buz değil 4 Oscar almış bir filmdi ama “savaş, şiddet karşıtı” duruşuyla, resmi tarihe de mesafe koyabilmişti.
\nOysa bugün bu mesafe sıfırlanmış durumda.
\nUygarlık çatışmasına alkış
\nParadigma değişikliği burada.
\nBu paradigma değişikliğini mesele edecek sol bir kültür de yok artık. Orada burada bazı çatlak sesler çıksa da ana akım medya ile Batılı ortalama izleyicinin tutumu, Hollywood’un “embedded” değişimine ayak uydurmak, hatta alkış tutmak şeklinde.
\n“Alkış tutmak” ifadesini yalnız mecazi anlamda kullanmıyorum…
\n“Argo”yu, geçen güz aylarında, henüz daha film Türkiye’ye gelmeden önce İtalya’da görmüştüm.
\nRoma’da “yalnız yabancı dildeki” gösterimlerin izlenebildiği, salt entelektüel çevrelerin devam ettiği bir sinemada yakaladığım filmin sonunda, seyirciler salonu alkıştan yıktılar.
\nKalburüstü bir İtalyan sinemasında, “Kurtlar Vadisi” izleyicisi tepkisi görmek beni şaşırttı.
\nArgo’nun öyküsünü muhtemelen biliyorsunuz.
\n79’da Humeyni yılları Tahranı kaynarken ABD Büyükelçiliği İslamcılarca rehin alınıyor. Konsolosluktan 6 görevli, ilk kargaşada hemen yakındaki Kanada Büyükelçiliği’ne sığınıyor ve burada 79 gün saklanıyor ama ABD’li diplomatların ikametleri uzadıkça, varlıklarının açığa çıkma ihtimali artıyor. Rehineleri buradan çıkarıp gizlice ABD’ye götürmek şart oluyor. CIA görevlisi Tony Mendez (Ben Affleck) bu amaçla yaratıcı bir plan yapıyor. Humeyni tsunamisi ortasındaki İran’a bir “yıldız savaşları” filmi çekmek için gelen Hollywood yapımcısı kimliğine bürünüp Kanada Büyükelçiliği’ndeki diplomatları filmin “kast” kisvesiyle dışarı çıkartıyor ve arkadan Mehrabad Havaalanı’ndan özgürlüklerine uçuruyor.
\nBu Humeyni Tahranı nere, İtalya nere değil mi?
\nNe var ki Roma’nın kalburüstü sinemaseverleri dahi, tipik bir “uygarlık çatışması” şablonuyla izledikleri öykünün sonunda artık “uygar Batılıların vahşi İslamcıların elinden kurtarılmasını” alkışlamak ihtiyacı duyuyor.
\nBeyaz Saray propagandası başka deyişle sadece ABD’yi değil, dünyayı ele geçirmiş durumda.
\nBu Oscar’lar son kertede, işte bu olgunun taçlandırılması.
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Cüneyt Özdemir'den teğmen Ebru Eroğlu'na iş teklifi
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Emekli askeri hakimden Varank’a sert yanıt!
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Fikret Orman'dan Talisca yanıtı!
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Salim Güran'ın ses kayıtları ortaya çıktı!
- Mustafa Kemal’in askerleriyiz!
- Kazaya müdahale eden polislerden biri şehit oldu!
- Bakan Tekin skandal sözlerine sahip çıktı