Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Başkanlık sisteminin Trump’la imtihanı

18 Şubat 2017 Cumartesi

Başkanlık Sisteminin Başarısızlığı” kitabında Juan Linz, bu yönetim tarzının özellikle kutuplaşmış toplumlarda hastalıklı sonuçlara yol açtığını anlatır.
Sistemin işleyişinin doğrudan “kutuplaşmayı bilediğini” belirten tanınmış siyaset bilimci bunun “başkanlığın sıfır toplam oyunu olmasından kaynaklandığını” söyler.
“Başkanlık sistemi” üzerinde yapılmış en ayrıntılı analizle tanınan Linz; “Çünkü başkanlıkta kazanan parsayı toplar” der ve ekler:
“Kutuplaşma bilenir ve (dolayısıyla) meşruiyet gölgelenir. Başkanın 4-5 yıl için seçildiğini düşünün. (Karşıt) tarafların tabanları arasındaki sertleşme ve gerilimi, bu dönemde düşürecek bir mekanizma yoktur. Yenilen taraf 4-5 yıl bekleyecektir. Gerilim tırmanır!”
Trump’ın Beyaz Saray’da geçirdiği ilk üç hafta, Linz’in sözlerinin sağlaması gibi. Son seçimler, ABD’nin en gerilimli, en kutuplaşmış seçimi oldu.
Trump yandaşları mitinglerde Hillary’yi içeri tık!” diye bağırdı. Clinton da Trump Beyaz Saray’ının ABD için “badire/ apocalypse”le eşdeğer olacağını söyledi.
“Amerika Birleşik Devletleri”nin adı bu görülmemiş çekişme nedeniyle “Amerika Birleşmemiş Devletleri”ne çıktı.
 
Gerilimden beslenen liderlik
Trump’ın seçimi kazanmasıyla Beyaz Saray’a sahiden de hızla “badire” havası çöktü. Öyle ki “Beyaz Saray/Beyaz Ev” in adı göz açıp kapayana dek “Kaos Ev”e çevrildi.
Trump kampanyada vaat ettiği gibi Clinton’ı hapse atmadı ama onunla hesaplaşmasını sürdürüyor.
Çiçeği burnunda başkan, başından sonuna dek izlediğim “Kaos Ev”deki 1.5 saatlik ilk basın toplantısının önemli bölümünü hâlâ Clinton’la bitmeyen itişmesine ayırmıştı.
“Rusya ile ilişkilerim nedeniyle sürekli bana saldırılıyor” diyen Trump; “Rusya ile benim özel ilişkim yok. Ama asıl Clinton’ın var. Hillary Clinton (Dışişleri Bakanlığı döneminde) ABD’nin önemli uranyum kaynaklarının yüzde 20’sini Rusya’ya verdi!” dedi.
Tümüyle gerçek dışı bir iddiaya dayanan bu “düello”nun aslında bir tek amacı var: Bizim Türkiye’de çok iyi bildiğimiz bir taktikle “gerilimden beslenmek” ve “yüksek dozlu gerilimin” ardına gerçek gündemi saklamak.
Trump’ın gürültüye getirmek istediği gerçek gündem; Beyaz Saray’da 3. haftasını doldurmadan istifa etmek zorunda kalan ulusal güvenlik danışmanı Michael Flynn’in skandalı.
Başkanın dış politika, savunma, anti-terörizm stratejilerini tanımlayan kilit organ olan “Ulusal Güvenlik Konseyi”nin başındaki şahsın böyle ışık hızıyla “kellesinin düşmesi”, başkanın otoritesine bir darbe.
Trump, bu çok büyük yarayı şimdi gerilimle örtmeye çalışıyor. Sade eski rakibi Demokrat adaya değil, önüne gelen herkese, Flynn skandalını yazan medyayla beraber skandalı sızdıran istihbarat odaklarına ve “Müslüman yasağı”na taş koyan yargıçlara yaylım ateşi açıyor.
 
‘Hayır’ için yeterli neden
Beyaz Saray’daki ilk basın toplantısında Trump, bu nedenle “hodri meydan” dedi ve özellikle de basın organlarını birer birer yerden yere vurdu.
“New York Times”a “iflasın eşiğindeki gazete” dedi.
CNN’i “yalan haber yapmak”, “nefret, kin kusmakla” suçladı.
BBC muhabirine de “Siz de CNN gibisiniz” demeyi ihmal etmedi.
Soru yönelten gazetecilere çocukları okulda tahtaya kaldıran öğretmen edasında bir bir… “iyi soru”, “kötü soru” diye derecelendiren Trump’ın bu büyük şovu, tam “reality” kıvamındaydı.
Basın camiasını, hiçbir ABD başkanının yapmaya cesaret edemediği şekilde karşısına almaktan çekinmeyen Trump, “basının aracılığını ortadan kaldırarak Amerikan halkıyla doğrudan konuşmayı” hedefliyor ve bunu açıkça böyle söylüyor.
Bu yeni bir durum.
Şimdiye dek tüm başkanlar; kurumlara ne kadar tavır alırlarsa alsınlar, “kurallara” uymaya hep özen gösterdiler.
Trump, diğer başkanlardan farklı olarak, sırf kişilere ve kurumlara değil “kurallara” da meydan okuyor. “Kuralları” sil baştan, yalnız kendi çıkarları doğrultusunda, bildiği gibi tanımlamaya kararlı görülüyor.
“Gelişmiş” dediğimiz ABD sisteminin saplandığı bu çukur ve kaydettiği irtifa kaybı, başkanlık sistemine “Hayır” demek için başlı başına yeterli neden. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları