Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Başkanlık Sistemi ve ABD Örneği
\n
Başbakan’ın çevresi ikide bir ABD’yi işaret ederek; “Bakın demokrasinin kalbindeki sistem ne güzel, gül gibi!” diye çağrı yapıyor ya…
\nYakup Kepenek bu kopyacılığın Türkiye’de neden bambaşka sonuçlar vereceğini “Başkanlık mı Sultanlık mı?” başlıklı yazısında dün ayrıntılı biçimde irdeledi. Ben de ek olarak sistemin, “demokrasinin beşiği ABD’de bile” yarattığı açmazdan söz etmek istiyorum...
\nKepenek’in bahsettiği gibi ABD’de Türkiye’den farklı olarak güçler ayrılığı her şeyden önce çalışıyor. İfade özgürlükleri, kutsallık ölçüsünde önemseniyor. Aday belirleme sürecindeki çoğulculuk, gücün tek merkezde yoğunlaşmasını engelleyen federal yapı başkanın diktatör kesilmesini engelliyor…
\nBuna rağmen sistemin ABD’de dahi kriz ürettiğini söyleyen çok sayıda siyasi gözlemci var.
\nBugün yapılmakta olan seçimleri ele alalım. Bu seçimlere ilişkin kullanılan başlıklar şunlar: “İkinci Florida sendromu”, “Kaos senaryosu”, “Beraberlik kâbusu” vs…
\nNiçin?
\nÇünkü Amerikan toplumu son yıllarda hiç olmadığı denli kutuplaşmış; Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasında karpuz gibi ikiye bölünmüş durumda.
\nCumhuriyetçiler, “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler!” kertesinde vahşi kapitalizmi sahipleniyor. Geleneksel, dinci aile değerlerini öne çıkarıyorlar. Farklılıklara ırkçılık derecesinde tahammülsüzlük gösteriyorlar.
\nDemokratlar ise görece olarak ABD’nin laik, ilerici kesimlerini kucaklıyor, Obama örneğinde olduğu gibi gereğinde ekonomiye müdahale edilebileceğini savunuyorlar.
\nAyrışma son yıllarda neredeyse “iki farklı toplum projesi” noktasına itilmiş vaziyette.
\nHal böyle olunca yarış, son oya dek kovalanan düelloya dönüşüyor. Kutuplaşma radikalleşiyor.
\nSıfır toplam oyunu
\nBaşkanlık sistemi hakkında okuduğum en aydınlatıcı kitaplardan biri olan “Başkanlık Sisteminin Başarısızlığı” (The Failure of Presidential Democracy: Comparative Perspectives, Johns Hopkins University Press) adlı kitabında Juan Linz “Başkanlık sistemi” diyor: “Bir ‘zero sum game’ (sıfır toplam) oyunudur. Kazanan parsayı toplar. Zıt güçleri temsil eden adaylardan biri kıl payı farkla çıksa, kutuplaşma bilenir. ‘Meşruiyet’ gölgelenir. Başkanın 4-5 yıl için seçildiğini düşünün. Tarafların tabanları arasındaki sertleşme ve gerilimi, bu dönem zarfında düşürecek ya da giderecek mekanizma yoktur. Parlamenter sistemdeki çareler (parlamentoyu çözmek, yeni bir seçimle siyasal güç dengelerini yinelemek) bu sistemde bulunmaz. Yenilen taraf; 4-5 yıl bekleyecektir. Gerilim tırmanır!”
\nABD’de şimdi yaşanan bu. Obama ve Cumhuriyetçi Romney arasında bir “sıfır toplam” oyunu oynanıyor.
\nOyun, 12 yıl önceki seçimlerin kaderini belirleyen Florida oylarının tekrar sayılmasına yol açan ve mahkemede sonuçlanan 2000 seçimleri gibi bir kez daha “berabere” biterse; kutuplaşma (kongre ve senato da dahil olmak üzere!) iyice tavan yapacak.
\nÇünkü, ufak marjla da olsa üstün çıkan yanın kendisini karşı tarafa olanca gücüyle abanarak dayatması, toplumsal uzlaşı arayışını gereksiz kılıyor. Kutuplaşma sarmalındaki kesimler her seçimde daha da düşmanlaşıyor.
\n‘Yüzyıl geri gideriz!’
\nBaşkanlık sisteminin derinleştirdiği bu siyasi polarizasyon, ABD’de gerçekte sırf 2000’den bu yana gelen bir olgu da değil. Hastalığın kökeni, Reaganizme dek uzanıyor.
\nÖrneğin, Amerikan anayasacılığı ve siyaset bilimi üzerine yazılar yazan Rogers M. Smith, ABD’de “gerici” olan “yeni sağın” Reagan döneminde öne çıktığını ve “ilericilikle özdeşleştirilen” demokratlara karşı sistemli olarak örgütlendiğini söylüyor. “Asimetrik” diye adlandırdığı bu derin kutuplaşmada, demokrat kanadın hep tıknefes kaldığını ilave ediyor.
\nGeri dönüp baktığımızda hem ekonomik hem kültürel bağlamda köktenci olan “yeni Amerikan sağıyla” gerçekten, ilk Reagan yıllarında tanıştığımızı hatırlıyoruz. Aynı sağın Monica Lewinski skandalı bahanesiyle Bill Clinton’ı alaşağı etmeye teşebbüs ettiğini anımsıyoruz. 2000’in Florida dönemecinin aydınlanmamış olmasının bir kez daha ayırdına varıyoruz.
\nBu yüzden aralarında Robert Redford gibi ünlülerin de bulunduğu ABD liberalleri şimdi “Romney sağcılarının kazanması halinde yüzyıl geri döneceğiz” diye uyarıda bulunuyorlar.
\nR.M. Smith, bu saptamada mübalağa olmadığını 2012-1912 karşılaştırmalı seçim analiziyle ortaya koyuyor.
\n“1912 seçimlerinde demokrat Wilson karşısındaki muhafazakârlar arasında, bugünün köktenci Çay Partisi güdümündeki Romney gibi tek bir muhafazakâr yoktu” diyen yazar, sonrasında şunları ekliyor: “1912’nin adayları, hangi görüşten olursa olsun, 19. yüzyılın bilimsel pozitivizmine inanıyordu. 1912 seçimlerinde sırtını Darwinciliği günah sayan köktenci Hıristiyanlığa dayayan tek aday yoktu!”
\nÖzetle, başkanlık sisteminin tuzaklarıyla ABD yüzyıl geri gitmiş/gidebiliyor…
\nVarın aynı sistemin Türkiye’de vereceği sonuçları siz hesap edin.
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Cüneyt Özdemir'den teğmen Ebru Eroğlu'na iş teklifi
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Emekli askeri hakimden Varank’a sert yanıt!
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Fikret Orman'dan Talisca yanıtı!