Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

AKP'nin On Yılı

04 Kasım 2012 Pazar

CNNde önceki gece Şirin Payzının sunduğu harika bir program izledim.

\n

Kıraç, Rojin, Öyle Bir Geçer Zaman kinin Süleymanı Recep Renan Bilek, Altan Erbulakın kızı Ayşe Erbulak ve Mustafa Altıokların yer aldığı program, son dönemde hiçbir kanalda izlemediğim denli samimi, açık, terütaze değerlendirmeler sunmaktaydı

\n

Kısaca Türkiyenin bağımsızlığını Atatürkün ölümünü takip eden yıllarda yitirdiğini söyleyen sanatçılar, tekrar o bağımsızlığı ele geçirmeden hiçbir anlamlı değişiklik yaşanamayacağını söyledi.

\n

Başlı başına bir yazıyı hak eden program hakkında söylenebilecek çok şey var ama ben Mustafa Altıokların şu saptamasıyla yetineyim:

\n

Hani.. Susma. Sustukça sıra sana gelecek diye bir slogan vardı ya!dedi Altıoklar;O slogan artık gerçek oldu. Herkesin susma sırasının geldiği bir dönemde yaşıyoruz!

\n

Payzının programı tam böyle büyük bir sessizliğin ortasında yükseldiği için etkileyiciydi. Altıokların bu sözleri söylediği sırada, bilgisayarımın başında Milliyetten Metin Münirin kovulduğunu öğrendim.

\n

‘Başbakan’ı üzmek istemiyorlar!’

\n

Derya Sazak Milliyete genel yayın yönetmeni olur olmaz ilk iş Metin Müniri kovmuş.

\n

Münir de verdiği ilk demeçte; Muhalif yazarların gazete yönetiminde rahatsızlık yarattığını belirtmiş: “Başbakanı üzmek istemiyorlar!demiş: Başbakan istese gazeteyi kapatacak noktadalar!

\n

Mustafa Altıoklarınslogan gerçek oldu!cümlesini duyduğum sırada, yeni bu haberleri okumuştum.İşte budur!dedim: Demek artık sıra bodoslamadan hükümeti hedef almasa da felsefi derinlikte yazılar yazan sevgili Metin Müniri susturmaya kadar vardı!”

\n

AKPnin on yıldaki karanlık bilançosunun son kertesi bu.

\n

Eyyamcı aydınlarımızın demokrasinin ışığı”, pardonampulüdiye kucakladıkları AKP iktidarı böyle bizi teker teker okunmaya değer tüm yazarlardan mahrum bıraktı. Gazeteler, TVler boşaldı. Soluduğumuz hava, yaşadığımız ortam değişti. Sokaklar başkalaştı. Dostlar ya da bir zamanlar dost sandığımız insanlarla aramıza duvarlar girdi

\n

Yandaş medyasıyla, 4+4+4 eğitim sistemiyle, İslami burjuvazisi, aptesli kapitalistleri, gettolara ötelenen laikleri, korku imparatorluğunu perçinleyen Silivri adaleti, sayıları demir parmaklıklar ardından gazete çıkaracak kadar kalabalıklaşan baskı altındaki gazetecileriyle başka bir Türkiyeye ışınlandık.

\n

Türkiye artan dozda; özellikle de Cumhurbaşkanı Gülü Çankayaya taşıyan ve de AKPyi yüzde 47 ile ikinci kez iktidar yapan 2007 seçimleri sonrasında belirleyici tek referansın dinolduğu bir sürece girdi.

\n

Erdoğan Refah Partisi yıllarında Referansımız İslamdır. Referansımıza ters hiçbir şey yapmak ve yaşamak istemiyoruzdiyen bir politikacıydı. Yol ayrımı 2007 sonrasında, AKPli başbakan zihninde tam da baştan tasavvur ettiği referansı İslam olanbir Türkiye şekillendirmeye başladı.

\n

Kozmetiktenibaret AB müzakerelerinin başlatıldığı 2005 ertesinde çıkmaza saplanmasıyla, AB referanslarının yerini süratleİslam referansları aldı.

\n

Adı var cismi yok AB adaylığı, bir oy avcılığı ve sözüm ona AB sivilleşmesi adına generallerin devreden çıkarılması için kullanıldı...

\n

Çankayaya Gülün oturmasıyla, sistemde denge-fren mekanizmaları kalmadı.

\n

Denge-frenlerdeki güç kaybı, AKP düzeninin kibrini ve toleranssızlığını artırdı. Mahalle baskısı görülmemiş düzeye tırmandı. Şerif Mardinin ünlü mahalle baskısı uyarısı tam bu dönemde yapıldı. AB havucunun ortadan kalkmasıyla meydan yalnız iktidar sopasına kaldı.

\n

Şeriat yerine İslam demokrasisi geldi

\n

Ergenekon-Balyoz davalarının koşullandırdığı süreçte, ikinci kırılma noktası olan 2010 referandumu ile AKPyi yüzde 49la üçüncü kez iktidara getiren 2011 seçimleri yaşandı.

\n

Sonuçta Türkiye şeriata geçmedi. Ama okyanus ötesi düşünce kuruluşlarınca belirlendiği üzere, hibritbir İslami demokrasioldu.

\n

İslam demokrasisi için hukuk devletikuralı aranmıyordu...

\n

Dünyada en çok gazeteci hapseden ülkelerin başını çekerken haliyle Batı demokrasileri arasında yer alamıyordunuz.

\n

Ama İrandan bile çok gazeteci hapsederken İslam demokrasisiolmanızı kimse yadırgamıyordu.

\n

Aynı şekilde, cinsiyet eşitsizliği raporlarında dünyanın en kadın düşmanı ülkeleri arasında sayılmanız da gene keza İslam demokrasisimarkasıyla en ufak sorun yaratmadan yan yana gelebiliyordu.

\n

Sorun yaratmak ne kelime, bu haliyle Türkiye İslam demokrasisikontejanından Ortadoğu âleminemodelgösteriliyordu.

\n

3 Kasım 2002 seçimleriyle iktidara gelen AKPnin Türkiyeyi getirdiği yer bu. Bu yeri hâlâ, güzellemelerle usanmadan öven yazarlarımız var:

\n

Başka hiçbir parti topluma bu kadar kapsamlı bir demokrasi paketi önermedi ve daha fazlası konusunda da güven vermedidiyordu dün okuduğum böyle bir yazı.

\n

Öyle ya

\n

Napolyonda bu basın olsaydı, Waterlooyu kaybettiğini kimse duymazdı.,

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları