En düşük emekli aylıklarının yükseltilmesi ne anlama geliyor?

23 Mart 2023 Perşembe

Cumhurbaşkanı tarafından SSK ve Bağ-Kur emeklileri yönünden alt sınır aylığının 5 bin 500 TL’den 7 bin 500 TL’ye yükseltileceği açıklandı. Ülkemizde halen net asgari ücret 8 bin 500 TL, açlık sınırı ise 9 bin 425 TL.

Alt sınır aylığı diğer bir ifadeyle, en düşük emekli maaşı uygulaması sosyal güvenlik sistemlerinde; aylıkların belirli bir miktarın altına düşmesini önlemek ve asgari geçim düzeyini korumak için yapılan bir uygulamadır. Alt sınır aylığı, emekli aylıklarının yeniden hesaplanması veya emekli aylıklarında yapılan bir artış olmayıp,  aylıkların ödenmek üzere bankaya gönderilmesinde, emeklinin gerçek aylığı (yani prim ödeme gün sayısı ve prime esas kazançları dikkate alınarak hesaplanan aylığı) ile mukayese edilen bir aylıktır.  Yapılan mukayesede emeklinin gerçek aylığı alt sınır aylığının altında ise, ödeme alt sınır aylığı üzerinden yapılır. Yani alt sınır aylığında yapılan bir artış, emeklilerin gerçek aylıklarında yapılan bir artış anlamına gelmez. Örneklendirecek olursak, emeklinin sistemdeki gerçek  aylığı ek ödeme dahil 6 bin 200 TL ise, alt sınır aylığı 7 bin 500 TL olarak belirlendiğinden, emeklinin aylığı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK)  tarafından bankaya gönderilirken; 6 bin 200 TL ile 7 bin 500 TL mukayese edilir ve alt sınır aylığı olan 7 bin 500 TL daha yüksek olduğu için emekliye bu miktar ödenir. Aradaki fark, SGK tarafından Hazineden alınır. Diyelim bir sonraki  emekli aylık artışlarında, sigortalının aylığı 6 bin 200 TL’den 7 bin 200 TL’ye yükseldiğinde, yine mukayese işlemi yapılır ve emeklinin aylığı bankaya 7 bin 500 TL olarak gönderilir. Bu durum, sigortalının gerçek aylığı 7 bin 500 TL’nin üstüne çıkana kadar devam eder. Aylık artışları sigortalının gerçek aylıklarına uygulanır. Alt sınır aylıklarına uygulanmaz. 

Alt sınır aylıklarının bu şekilde kontrolsüz yükseltilmesi, sistemde aylık hesaplamaları yönünden zaten var olan sıkıntıları daha da artırıyor. Elbette emekli aylıkları açlık ve yoksulluk sınırının altındadır ve insanca yaşanacak seviyeye getirilmelidir ancak, bunun yöntemi bu olmamalı. Siyasi ve popülist, günü kurtarma amacıyla alınan kararlar aslında sosyal güvenlik sistemimizde yaralar açmakta. Büyük geçim zorluğu çeken emeklilerin gelirlerinin ve hayat standartlarının yükseltilmesi ve insanca bir yaşama kavuşturulması çok çok elzem. Ancak, alt sınır aylığı yükseltmeleriyle bu sorun çözülmemekte sadece ertelenmekte. Kaldı ki alt sınır aylıklarında yapılan bu yükseltme tüm emeklilere yansıtılmıyor.  Hatta  yüksek prim ödeyerek veya daha çok çalışarak emekli olan bir çok emekliye haksızlık yapılıyor. Çünkü bunların aylıkları alt sınır aylıklarına yapılan artışlar oranında artırılmıyor. Dolayısıyla bu emekliler de alt sınır aylığı torbasına girecek. Türkiye’de asgari emekli aylığının 7 bin 500 TL olması nedeniyle yaklaşık 14 milyon emeklinin yaklaşık yüzde 60’ının aylıkları alt sınır aylığı üzerinden ödenecek.

Kaldı ki, alt sınır aylığı uygulamaları prim karşılığı olmayan uygulamalardır ve sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliğini tehlikeye sokarak dengeleri bozar. Peki ne yapılmalı?

Bugün SSK ve Bağ-Kur sigortalıları için yürürlükte bulunan aylık hesaplama sistemleri gayet teknik ve karmaşıktır. Aylık bağlama sisteminde ilk değişiklik 2000 yılında 4447, ikinci değişiklik 2008/Ekim ayında 5510 sayılı Kanunla yapılmış. Yapılan bu değişiklikler, değişikliklerin yapıldığı tarihten önce sisteme giren tüm sigortalılara uygulanmakta ve bu durum aylıkların kimsenin anlayamayacağı (kendisine uzmanım diyen bir çok kişinin bile ayrıntılarını bilmediği) kadar teknik, ayrıntılı ve karmaşık olmasına neden olmakta. Hatta aylık bağlama sistemindeki sorun  sadece aylık bağlama oranı ile ifade edilerek, aylık bağlama oranlarının artırılmasıyla emekli aylıklarının hesaplanmasındaki sorunların çözüleceği belirtilmekte. Evet aylık bağlama oranlarının tespit yöntemi çok önemli ancak, konu bu kadar basit değil. 

Emekli aylıklarının hesaplanmasındaki sorun; sadece aylık bağlama oranlarını artırarak veya  alt sınır aylıklarını yükselterek çözülmez. Köklü bir çözüm yapılmak isteniyor ise aylık bağlama sisteminin değiştirmesi, sade anlaşılır ve tek bir aylık hesaplama sisteminin getirilmesi gerekir. Ancak iş bununla bitmez. Yeni getirilen aylık hesaplama sisteminin, daha önce bağlanan aylıklara  da intibakı gerekir. Yani eski aylıkların yeni getirilen sistemde yeni kurallara göre hesaplanması ve eski emekliler ile yeni emekliler arasında aylık bağlama sistemi yönünden eşitliğin sağlanması gerekir.

Yeni aylık hesaplama sisteminde; sigortalıların belirli bir dönemdeki hizmetleri dikkate alınarak, gerçek enflasyon ve büyüme oranlarıyla prime esas kazançlar aylık talep tarihine güncellenmeli ve aylık bağlama oranları çalıştıkça artar oranda belirlenmelidir. Bu şekilde hesaplanacak emekli aylıkları açlık sınırının asla altında olmamalıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları