Necati Özkan

Altmış yıllık büyüme öyküsü

09 Mayıs 2022 Pazartesi

Neden Türkiye ekonomisi sık sık tekliyor? Neden küresel yarışta ve kişi başı gelirde hak ettiğimiz yerde değiliz? Türkiye bundan sonra hangi fırsatları kullanırsa daha başarılı bir ülke olabilir? Reform Enstitüsü’nün üç hafta önce yayımladığı bir çalışma bu sorulara cevaplar arıyor ve Türkiye’nin geleceği için olası bazı fırsatları değerlendiriyor. 

Devletin yayımladığı resmi istatistik ve raporlarla Dünya Bankası ve IMF gibi uluslararası kuruluşların raporlarını birlikte analiz eden çalışmaya göre, Türkiye, 1960 yılından bu yana milli gelirini 50 katına çıkarmış! İlk bakışta bu veri çok çarpıcı gelebilir. Lakin aynı çalışma dünya ekonomisinin bizden daha hızlı büyüdüğünü ve aynı dönemde 60 kat büyüdüğünü tespit ediyor. 

Çalışmanın ortaya çıkardığı en dramatik verilerden biri ise global yarışta 60 yıl önce bizden çok daha gerilerde olan ülkelerin performansı: Örneğin bizim 50 kat büyüdüğümüz sürede Endonezya 186 kat, Çin 246 kat ve Güney Kore tam 413 kat büyümüş! Bize benzer ülkeler arasında mukayeseli olarak daha iyi bir performansa sahip olduğumuz tek ülke Arjantin olmuş.

Dünyanın ortalama olarak bizden daha hızlı büyümesinin doğal sonucu olarak, dünya ekonomisi içindeki payımız düşmüş. 1960’ta yüzde 1.01 olan payımız, 2020’de yüzde 0.85’e gerilemiş. Neticede bu gerileme Türkiye’yi G20 liginden de düşürmüş ve küresel sıralamada 1960’ta 16. sırada olan yerimiz, 2021 sonunda 21.’liğe gerilemiş.

Kişi başına düşen milli gelir seviyesine göre de durum çok farklı değil. Örneğin 1960 yılında dünya ortalaması 458 dolar iken, Türkiye’de kişi başı milli gelir 509 dolarmış fakat, 2020 yılında dünya ortalamasının oldukça altına gerilemiş. Kişi başına milli gelir sıralamasında 1990 yılında 46. ve 2003 yılında 53. olan ülkemiz, 2020 yılında 78. sıraya gerilemiş.

YAPISAL DÖNÜŞÜM OLMAYINCA

Geride bıraktığımız 60 yıl boyunca ağırlıklı olarak sağ iktidarlar tarafından yönetilmiş olan Türkiye, benzer ülkelere göre neyi eksik ve yanlış yapıyor ki hem dünya ekonomisi içindeki payı hem de halkının refahı geriliyor? 

Çalışma, bizden geride olan hemen her ülkenin “yapısal dönüşüm” süreçleri geçirerek ekonomik kalkınmayı başardıklarını ortaya koyarken Türkiye’nin kısmi iyileştirmelerle yol aldığını tespit ediyor ve benzer ülkelere göre düşük performansta yol alıyor olmamızı seçilen “büyüme modeli”ne bağlıyor. 

Özetle rapor, krizlerden sonra uygulanan istikrar paketlerinin sadece kısa dönemde makroekonomik dengesizlikleri gidermeye yönelik olarak yürürlüğe konduğunu, fakat sonrasında yapısal reformlarla desteklenmediğini; kaynaklarımızın doğru yönetilmediğini, kamu harcama politikalarında verimlik ve etkinlik yaratacak uzun dönemli programların uygulanamadığını ortaya koyuyor

3 TRİLYON 127 MİLYAR DOLAR NEREYE GİTTİ?

Türkiye’yi son yirmi yılda yöneten Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetlerinin, ülkeyi önceki sağ iktidarlardan daha da palyatif yöntemlerle yönettiğini kaydeden rapora göre bu dönemde, 2.8 trilyon dolar vergi, 66 milyar dolar özelleştirme geliri ve 252 milyar dolar dış borç olmak üzere 3 trilyon 127 milyar dolar gibi muazzam bir kaynak toplanmış.

Ancak toplanan kaynaklar üretime, üretkenliği artıracak alanlara, sanayi dönüşümüne veya teknolojiye değil, betona harcanmış. Bu tercihin sonucunda inşaat sektörü roket hızıyla yükselirken sanayi yerinde saymış. Bu dönemde liyakat temelli bürokrasi döneminin sona ermesine bağlı olarak eğitim, Ar-Ge ve yenilik alanları tümüyle ihmal edilmiş.

NASIL ÇIKABİLİRİZ?

Son 60 yıldır uluslararası işbölümü içinde kayda değer bir ilerleme kaydedemiyor olmamızın temel sebebinin, ülkemizin yoğunlaştığı sanayi kolları ve teknolojilerin geçmiş dönemlere ait olmasına bağlayan rapor, Türkiye’nin bu sarmaldan çıkabilmesi için şunları öneriyor:

1- Yapısal dönüşümü sağlayacak tutarlı ve uzun dönemli politikalar uygulayarak sanayi ve teknoloji yapısını dijital ve yeşil teknolojilere dönüştürmek

2- Yeşil ve dijital teknolojiler olarak tanımlanan yenilik politikalarını ekonominin tüm alanları ile uyumlaştırarak, refah artışı getiren bir büyüme ve adil bölüşüm modeline geçmek

3- Ekonomi yönetiminde, mevzuatta, bütçe yapma ve uygulama anlayışında, destekleme mekanizmasında, yatırım planlanmasında, vergi sisteminde, veri politikalarında kapsamlı bir iyileşme sağlamaya yönelik olarak bir Ekonomik Reform Paketi uygulamak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Öfke ve değişim 12 Haziran 2023
Nasıl oldu? 30 Mayıs 2023
Yakın elmalar 22 Mayıs 2023

Günün Köşe Yazıları