Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Etrafımızdaki ateş çemberi...

28 Eylül 2022 Çarşamba

Dış politikadaki gelişmeleri tek tek haberler olarak izleyince birbirinden bağımsız olaylar gibi görünüyor. Haritaya bakıp olayları birleştirince ortaya farklı bir tablo çıkıyor.

24 Şubat’ta Ukrayna’da başlayan NATO-Rusya savaşı yedinci ayını doldurdu. Sovyetler’in çöküşünde de kilit taşı olan Ukrayna’nın 30 yıl sonra yeni bir soğuk savaşın sıcak cephesi haline geldiğini görüyoruz. Karadeniz komşuluğu çerçevesinde Ukrayna ile Rusya arasındaki diyaloğu sağlayabilecek başlıca ülke Türkiye. Montrö zemini bunu taşıyacak güçte. 

Karadeniz’in kuzeyindeki sıcak durum nükleer tehdide kadar varırken ABD Temsilciler Meclisi’nin cephe sorumlusu Nancy Pelosi 18 Eylül’de Ermenistan’ın başkenti Erivan’a gitti. Türkiye ve Azerbaycan’ın sinir uçlarını elektrikleyip gitti. Bu ziyaretin hemen öncesinde 13 Eylül’de Ermenistan, Azerbaycan’a saldırdı, resmi açıklamalara göre 50 asker şehit oldu. Yoksa bu saldırı, Ermenistan’ın Pelosi’yi karşılama atışları mıydı?

***  

Ermenistan’ın hemen altında İran’da yaşananlar çok şaşırtıcı değil. Sosyal bilimler şöyle diyor:

İtaat eken, isyan biçer!

İranlı kadınların 1980’de çalınan devrimi saç teli kadar da olsa geri geliyor! 

İran’da yaşanan olayların görünen-görünmeyen yüzü ayrı bir yazı konusu. Ancak iktidara geldiğinde rejim ihraç etmeyi hedefleyen Humeynicilerin bugün rejimi koruma kaygısına girdiği bir gerçek. Kimi kentleri tümüyle kuşatan protesto gösterilerinin İran’ın bütünlüğünü sarsmayı akla getirmesi bile 1639 Kasrışirin Antlaşması’ndan beri sınırlarımızın değişmediği bu ülkeyle ilgili daha çok haber izleyeceğimizi gösteriyor.

Irak’ta ise 2019 yılındaki isyanlardan sonra yeniden “İç savaş kapıda mı” sorusunu sorduran gelişmeler var. 2011 yılından bu yana yapılan her seçimden sonra ülke iç karışıklığa sürüklendi. Belirleyici siyasi hareketlerin başında gelen Sadr’ın parlamentodan çekilmesi kaosu artırdı. Bu ülkede seçimlerin huzur getirmesi çok zor. Çünkü siyasi düşüncelere, hedeflere göre kurulu partiler yok. Kökenlere dayalı hareketler var. Onlar da seçimden güçlü çıkamazsa, seçim sonrasından güçlü çıkmaya çalışıyor!

Bu tabloya bakıp aklımıza ister istemez ABD’nin Mart 2003’te Irak’ı işgal ederken verdiği söz geliyor:

Sonsuz demokrasi ve özgürlük!

Hedeflerine ulaşmış olmalılar; ABD, Irak’ta sonsuz müdahale ve her şeyi belirleme özgürlüğüne ulaştı!

Suriye’nin neresinden tutmalı?

11 yıldır devam eden iç savaş, aynı zamanda 11 yıldır devam eden Türkiye-Suriye gerilimi demek. Suriye’nin harap olmasına, 6 milyon yurttaşının Türkiye’ye göç etmesine neden olan sürecin sonunda iki ülkenin istihbarat başkanlarının görüşmeler yaptığı resmen açıklandı. Suriye’nin bir “muhaberat” devleti olduğu dikkate alınırsa, Türk kökenli olduğu konuşulan istihbarat başkanının ağırlığı ayrı bir önem taşıyor.

Bütün bunların üstüne Ege ile çemberi tamamlamış oluyoruz. 2004 yılından beri Ege’deki Türkiye’ye ait yerleşimsiz adaları işgal eden Yunanistan, ABD destekli olarak öteki büyük adaları da silahlandırıyor. 18 yıl sonra “ansızın” tepki göstermeye karar verdik. 

***   

Yukarıda çizdiğimiz ateş çemberinin ortasındaki Türkiye, tüm gelişmelerden pek çok nedenle etkileniyor. Kiminde ekonomik, kiminde güvenlik, kiminde stratejik etki var. 

Daha vahim olan da etrafımızdaki bu olayların çoğunun bizi doğrudan içine çekme tehlikesi var.

İktidar ateşle oynamayı sevdiği için ateş çemberine de “hangi boyutu ile işime yarar” diye yaklaşıyor.

Başta vurguladığımız gibi birbirinden bağımsız görünen olayların iki ortak boyutu var:

1- Türkiye’nin etrafında ve bizi doğrudan etkiliyor.

2- Hemen hemen tümünde belirleyici aktör ABD.

Başka yorum yok!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Değişimin 1. yılı! 5 Kasım 2024
CHP’ye operasyon! 31 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları