Barış Terkoğlu

Geçen yıldan kalan notlar

02 Ocak 2025 Perşembe

Bir koca yıl geçti. İnsan hafızasının bir oyunu mu? Geri dönüp baktığımızda nedense hep olumsuzlukları hatırlıyoruz. Yine de 10, 9, 8 diye sayarken geleceğe umut biriktiriyoruz.

365 gün, 52 hafta, bir yıl. Yazıyorsun yazıyorsun yine de kara kaplı defterde üstü çizilmemiş olanlar kalıyor. Her yıl olduğu gibi bu sene de yılın ilk yazısını arda kalmış notlara ayırıyorum.

TEĞMENLERE YAVAŞ SAHİP ÇIKTI

Türkiye günlerdir Harbiye’den mezun olan teğmenleri konuşuyor. “Mustafa Kemal’in askeriyiz” dedikleri için, anayasaya bağlılık yemini ettikleri için ihraç istemiyle Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edildiler. 16 Ocak’ta kaderleri belli olacak.

Evet, ama bir de öbür teğmenler var. Önceki yıl, 10 Kasım töreninde, Tuzla Piyade Okulu’nda yakasına Atatürk fotoğrafı takmayan bir cemaatçi teğmeni ve iki arkadaşını, dört Atatürkçü teğmen uyarmıştı. Olayın büyümesinin ardından yedisi birden TSK’den atılmıştı. Dört Atatürkçü teğmen, haklarındaki ihraç kararının kaldırılması için süreci mahkemeye taşıdı.

Konuştuk ve unuttuk. Sonra neler mi olmuş?

Zor şartlar altında üniformalarını giyip teğmen olan gençler TSK’den atılınca aylarca işsiz kalmış. Ülkenin korku ikliminde “Başıma bir iş gelir” diye kimse onlara iş vermemiş.

Sonunda...

Durumu öğrenen Mansur Yavaş dört teğmene de sahip çıkmış. Ankara Büyükşehir Belediyesi iştirak şirketlerinde alın teriyle geçinebilecekleri görevler vermiş.

Konuştuğum teğmenlerin avukatı, TSK’ye dönüş için davalarının devam ettiğini, teğmenlerin en büyük hayalinin üniformalarına tekrar kavuşmak olduğunu, bu ay sonunda duruşmalarının olduğunu anlattı. Öte yandan iktidardan birilerinin devreye girip “Onları çalıştırmayın” diye belediyeye baskı yapmalarından da korktuğunu söyledi. O kadarına cüret ederler mi bilmiyorum ama bunun halkın tepkisini çekeceği açık.

DEVLET BAHÇELİ’Yİ ÜZECEK KARAR

Emekli Albay Orkun Özeller hakkındaki soruşturmayı daha önce anlatmıştım. Uzun yıllar sınır ötesinde operasyonlara katılan Özeller, Devlet Bahçeli’nin Öcalan’ın hapisten çıkarılıp Meclis kürsüsüne çıkarılması çağrısına tepki gösteren bir paylaşım yapmıştı. “Ey terörist sevici Bahçeli” diye başladığı mesajına, “Sen kimden icazet aldın da benim arkadaşlarımın katilini affederek onu Meclis’e davet ediyorsun” diyerek devam ediyordu. Özeller hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatmıştı.

Ve o soruşturmada karar çıktı.

Ankara Cumhuriyet Savcısı M.S., Özeller hakkında kovuşturmaya yer yok kararı verdi. Savcı M.S. 19 Aralık tarihli kararında şu ifadeleri kullandı:

“Siyasetle iştigal eden mağdurun toplum önünde belirli bir sıfat ve görevi üstlenmiş, tanınmış bir kişi olması, eleştiriler karşısında diğer kişilere göre daha esnek bir yaklaşım tarzı göstermesi gerekliliği, bu nedenle kendisi ile ilgili eleştiriler karşısında esneklik sınırının geniş tutulması zorunluluğu…”

Kısacası savcılık, Apo’ya özgürlük çıkışı yapan Bahçeli’ye “Eleştirilere karşı tahammüllü ol” dedi. Darısı ülkenin geri kalanının başına.

ANKARA’DA BİR TUHAF ‘ÇALIŞMA’

Ankara savcılığı demişken...

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda ilginç bir “çalışma” bu aralar kulislerde konuşuluyor.

Neden mi? Şöyle anlatayım.

Malum, hem Sinan Ateş cinayeti soruşturmasını hem de Ayhan Bora Kaplan operasyonunu Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı yaptı. İki davada da cezalar çıktı. İki davadan da MHP’nin rahatsızlığı sır değil. Öyle ki sanıkların üzerine gidenlere MHP sık sık tepki gösterdi. Hatta MHP lideri operasyonu yapan polisleri “darbe” ile suçladı. Dosyanın üzerine giden gazetecileri de sık sık hedef gösterdi, bir listeyle şikâyet etti.

Gelelim meseleye.

Savcılıkta MHP’ye çok yakın üst düzey bir savcı var. MHP ile ilişkileri herkesçe bilinen o savcı, dosyanın üzerine giden ve kamuoyunun yakından tanıdığı bazı gazeteciler hakkında bir “çalışma” başlatmış.

“Çalışma” diyorum.

Çünkü soruşturmaların UYAP sistemine kaydedilmesi ve soruşturma numarası alınması bir zorunluluk. Bir soruşturmaya benzeyen “çalışma”, savcıların kaydetmek zorunda olduğu UYAP sistemine girilmemiş. Haliyle resmi olarak bir soruşturmaya dönmemiş. Ama bir “soruşturma çalışması” olarak savcının arşivinde bekliyormuş. Kim bilir belki de bir gün arşivler açılır ya da soruşturmaya döner de bütün Türkiye meselenin aslını öğrenir.

Her şeye rağmen “bir gün mutlaka” diyenlerin, bir yıla bir tarih sığdıranların yeni yılı kutlu olsun.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları