Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

2024’ten 2025’e

02 Ocak 2025 Perşembe

2025 yılına küresel çapta damgasını vurmaya aday en önemli ekonomik, siyasi, jeopolitik, ekolojik ve kültürel gelişmeler 2024 yılında ya şekillendi ya da olgunlaştı.

Küresel ısınma, küresel ısınmanın denetim altında tutulabilmesi ve iklim krizinin önlenmesi için sıcaklık artışının sanayi devrimi dönemine kıyasla 1.5 °C altında kalması gerekiyor. 2024 yılında bu sınır aşıldı. Yüzyılın en sıcak 10 yılının son 10 yıl olması da küresel ısınma eğiliminin yerleştiğini gösteriyor. 2024 yılında, artık küresel ısınmayı önlemeyi değil ısınma sürecinin sonuçlarına nasıl uyum sağlayabileceğimizi konuşmaya başladık; bu yıl da konuşmaya devam edeceğiz.

Küresel ısınmanın yarattığı, giderek ağırlaşan su, gıda kıtlığı krizlerinin bir sonucu da geri bıraktırılmış, eski sömürge, yoksul ülkelerden zengin eski sömürgeci ülkelere doğru bir göç dalgasıydı. 2024 yılındaki jeopolitik olaylar, ekonomik gelişmeler bu göç dalgası eğiliminin hız kesmeden devam edeceğini söylüyor. Bu göç dalgasının bir sonucu olarak ABD ve Avrupa devletleri, yerel halk arasında giderek güçlenen ekonomik, kültürel hoşnutsuzluklar ve ırkçı eğilimler karşısında göçmen akımını durdurmaya yönelik baskıcı önlemleri artırmaya başladılar. Şimdi, “yeni faşist” hareketler yükseliyor, ulusal çapta siyaseti, dinamikleri belirlemeye başlıyor ve bir “süreç olarak faşizm” küresel çapta şekilleniyor.

Süreç olarak faşizm bağlamında ABD’nin (gerileyen hegemonya merkezi), 2024’ten 2025’e küresel ile yereli birleştirmeye yardımcı olacak dinamikleri sergilediği görülür. ABD’de 2024 yılında Donald Trump, sanayi ve teknolojik gelişmelerin önderi sermaye gruplarının ve “Proje 2025” denen bir faşist programın desteğiyle başkanlık seçimlerini kazandı. 2024 boyunca “sağ popülizm”, “illiberal demokrasi”, “rekabetçi otoriterlik” gibi kavramlarla idare etmek, özellikle Trump ve “Proje 2025” örneklerinin de baskısıyla çok zorlaştı. Ana akım medyada faşizm kavramı daha sık, daha rahatlıkla kullanılır oldu. Mussolini döneminde İtalyan Komünist Partisi’nin lideri Gramsci’yi anımsayarak şimdi “morbid semptomlar zamanı” yorumu yapanlara bile rastlanıyordu. 

2024 yılında, “süreç olarak faşizm” içinde “kültür savaşları” da hızlandı. Artık, faşist hareket salt ırkçılığın ötesine geçerek “woke” kavramı üzerinden, köleci-sömürgeci tarihi aklamaya, gittikçe genişleyen bir yelpaze içinde tüm özgürlükleri hedef almaya başlıyordu.

2024 yılında emperyalizm ve “büyük savaş” kavramları da ana akım medyada normalleşmeye başladı. Trump seçim kampanyası boyunca tekrarladığı “Proje 2025” tarafından programlaştırılan üç vaat bu normalleşmeye yardımcı oluyordu: ABD ekonomisini canlandırmak için Çin’den ve Avrupa’dan gelen mallara yüzde 10 işlere yüzde 60 dolayında vergi konacak. Milyonlarca yasadışı göçmen sınır dışı edilecek. Devlet, denetleme ve dengeleme organları zayıflatılarak, başkanın yetkileri artırılarak yeniden yapılandırılacak.

Trump klasik ilhakçı emperyalizm kavramını da normalleştirmeye başlıyordu: “Panama Kanalı bize geri dönmelidir” diyor, “Grönland’ı satın almak” istiyor, “Kanada 51. eyalet olursa (bağımsız devlet olmaktan çıkarsa) Kanada halkının da zenginleşeceğini” iddia ediyordu. Meksika’ya “göçmen akımını önlemezsen biz gelir önleriz” gibisinden tehditler savuruyordu.

Bu sözlerin arkasında “yaşamsal ulusal çıkarların” olduğu iddiası, bu toprakların ABD savaş makinesinin gittikçe artan stratejik madde gereksinimi bağlamında zengin kaynaklara sahip olması, Trump’ın hezeyanları deyip geçmeyi engelliyor. Dahası Trump’ın bu “hezeyanları” aslında, Rusya’nın Ukrayna’dan toprak alma, Çin’in Tayvan’ı topraklarına katma arzuları, İsrail’in Gazze’yi yerleşime açacak biçimde bir soykırımla temizlemesi, Batı Yakası’nı ve Suriye topraklarını ilhak etmeye başlaması gibi, klasik bir ilhakçı emperyalizm eğilimiyle de örtüşüyor. 

Son olarak 2024 yılında “yapay zekâ” alanında gerçekleşen büyük atılımları ve yıl kapanırken “genel yapay zekâ” düzeyine ulaşıldığı iddialarını da 2025’te hızlanacak eğilimler içinde düşünmek gerekiyor.

2024’e damgasını vuran eğilimler 2025 yılında hızlanacaklar ama bu niceliksel gelişmenin (hızlanmanın) niteliksel bir sıçrama yaratma olasılığı da yok değil!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

2024’ten 2025’e 2 Ocak 2025
Suriye’de umut yok 30 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları