Bedri Baykam
Bedri Baykam bedri.baykam@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘FETÖ mahkûmu’ çoban Uğur’u dinleyin

02 Ocak 2025 Perşembe

Değerli okurlarım, 

Umuyorum, yaşadığımız tüm olumsuzluklara rağmen farklı umutlarla yılbaşını kutlama şansınız olmuştur. Ülkemizde gelen yeni yılın çok daha iyi olmasına yönelik temennilerin -tecrübemize dayanarak- fazla iyi niyetli olduğunu bilsek de bu iyimserliğin psikolojik fayda olduğuna inanıyorum. 

Ülkemizde büyük çoğunluk haklı olarak geçim sıkıntısından, geleceğe olan inançlarını kaybetmekten ve genç kuşakların ülkeyi terk etmek istemesinden şikayet etmekte. Demokrasiye olan inanç kaybı, ifade özgürlüğü konusunda yaşanan fiili kısıtlamalar, insan hakları, basın özgürlüğü ve sağlık hizmetlerine gereken hızda erişimin sağlanamaması konusunda Türkiye dünya ve Avrupa standartlarının çok arka sıralarında yer alıyor.

Bir de bütün bu saydığımız iç karartıcı ortamların çok daha gerisinde, daha zor şartlarda ömürlerini geçirmek durumunda kalan vatandaşlarımız var. Onlar, yaşamlarını geçim sıkıntıları içinde ama her şeye rağmen “özgürce” ve çoğu zaman aileleri ile geçiren vatandaşların aksine, cezaevlerinde kimi zaman gerçekten dayanılmaz şartlarda yaşayan makhumlar… 

Bu ocak ayındaki birkaç makalemde, daha önce defalarca yaptığım gibi, cezaevlerinde bulunan mahkumların bana yolladıkları mektuplardan bazılarına yer vereceğim ve bu şikayetlerin ilgili devlet makamlarına, siyasilere, milletvekillerine ve topluma ulaşmasını sağlayacağım. Dolayısıyla, DEM-Öcalan buluşması ve yarattığı şüpheli dalgalanmaları daha sonra ele alacağım. 

İnsanın başına gelebilecek en kötü olaylardan biri, hiç ilgisi alakası olmayan bir konuyla ilgili, bir söz veya suçtan hapse girmek, masumiyetini kanıtlayamamak ve daha da beteri neyle suçlandığını dahi bilmemektir.

Bugün size öncelikle tek bir mahkûmun, beni çok etkileyen Hava İstihkam Er’i, Çorum Cezaevi’nde yatan Uğur Seldüz’ün 28.10.2024 tarihli mektubundan alıntılar iletmek istiyorum. Uğur Seldüz, 1994 doğumlu bir eski Er; FETÖ’nün 15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminde kendi deyimiyle “Hava Harp Okulunda hiçbir rütbesi olmayan, tuvalet yıkayan, nöbet tutan bir Er”. O gece, komutanlarının emri ile havalimanında terör saldırısı var diye apar topar götürülüyor, orada bir saat kalıyor, darbe girişimini öğrenir öğrenmez kendi imkanlarıyla kışlaya geri dönüyor ve daha sonra kendi iradesiyle savcılığa gidip ifade veriyor. Savcı, onun ifadelerine inanıyor ve bu olaylarda bir suçunun olmadığını, kandırıldığını, yalnız “tanık” olduğunu söylüyor. Fakat ne var ki, Seldüz sonradan, kendi deyimiyle “aleyhinde hiçbir şey” olmamasına rağmen birdenbire “sanık” oluveriyor ve İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından müebbet hapse mahkûm ediliyor. Şimdi lütfen kendisini dinleyelim: 

“(…) Bedri Bey ömrüm hayatım boyunca FETÖ ile hiçbir bağım olmadı. Ben askere gitmeden önce köyümde çiftçilik yapan çobanlık yapan bir insandım. Bedri Bey ben hiçbir zaman FETÖ’ye muhterem hocam demedim. Hiçbir zaman FETÖ’ye şiir yazmadım, hiçbir zaman FETÖ’ye gel bitsin bu sıla hasreti diye seslenmedim hiçbir zaman FETÖ’yle kol kola yürümedim ama yıllarca FETÖ ile kol kola yürüyenler FETÖ ile birlik olanlar FETÖ bizi kandırdı diyerek masum ve kahraman oldular ama hiçbir rütbesi olmayan ER hain terörist oldu.

Bedri Bey ceza almanız için hapse girmeniz için bir suç işlemeniz gerekiyor. Ben hiçbir suç işlemediğim için devletime hiçbir zarar vermediğim için zorla suçlu zorla terörist yapıldım.

Bedri Bey ben suçlu olduğum için hapis yatmıyorum. Benim suçsuz olduğumu beni yargılayanlar yargılandığım mahkeme iyi biliyor ben gerçek FETÖcüler hapse girmesin diye keyifleri rahatları bozulmasın diye, ailelerinden sevdiklerinden ayrılmasınlar diye, makamlarından mevkilerinden koltuklarından inmesinler diye, itibarları zedelenmesin diye, iftiraları ortaya çıkmasın diye, ben onların yerine hapis yatıyorum. Onlar ise dışarıda hiçbir şey olmamış gibi davranarak hayatlarına devam ediyorlar ve buna da adalet diyorlar. 

Bedri Bey Genel Kurmay Başkanlığı Hava Kuvvetleri Komutanlığı o kadar istihbarat birimleri olmasına rağmen nedense darbeyi öğrenemiyorlar FETÖcülerin darbe yapacağını anlayamıyorlar ve bu çok normal karşılanıyor hatta dönemin Genelkurmay başkanı önce bakan sonra da milletvekili oldu ama hiçbir rütbesi olmayan ER darbeyi öğrenemedi diye komutanlarının FETÖcü olduğunu anlayamadı diye hain terörist oldu. Sizce hesap sorulması gereken kişi ben miyim? Sizce günah keçisi ben miyim?

Bedri Bey FETÖ yıllarca Sayın Cumhurbaşkanımızı kandırıyor ve Cumhurbaşkanımız da kandırıldığını kabul ediyor. Cumhurbaşkanımız dedi ki FETÖ bizi kandırdı maalesef kandırıldık, milletim bizi affetsin dedi. FETÖ denen örgüt yıllarca Cumhurbaşkanımızı kandırıyor ve Cumhurbaşkanımız affediliyor iyi güzel de FETÖcü komutanlar bir ERi kandırınca niye ER hain terörist oluyor? Ben de en az Cumhurbaşkanımız kadar masum ve mağdurum. (…) Bedri Bey Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne darbe yapmak ülkeyi bölmeye çalışmak kala kala mesleği çobanlık olan bir ER’e mi kaldı siz buna inanır mısınız? Er darbe planlayabilir mi? Er komutanları kandırabilir mi? (…) Bedri Bey ben dışarıda özgür olsam devletime nasıl bir zarar verebilirim ki ben yine dağlarda çobanlık yapmaya tarlalarda çiftçilik yapmaya devam edeceğim eğer bundan korkuyorlarsa korkmasınlar ALLAH çarpsın gerekirse çobanlık da yapmam çiftçilik de yeter ki özgür olayım anamın dizinin dibinden ayrılmam. (…)” 

Değerli okurlarım, Uğur Seldüz daha sonra umudunu önce yüce Allah’ta, sonra da bu bilgileri ilettiği aydınlarda ve yüce Türk milletinde aradığını mektubunda ısrarla vurguluyor.

Seldüz özetle şunu söylemiş oluyor: Konu kandırılmaksa bütün devlet büyüklerimiz ve siyasi büyüklerimizi kandırıldı bunu açık açık söylediler ve hayatlarına devam ettiler. Çoban Uğur olarak hiçbirini tanımam, bu konuları bilmem. Ben nasıl nerede ve ne zaman suçlu ilan edildim? Bundan daha haklı bir soru olabilir mi?

Seldüz hakkında yargının topluma ulaşmamış doğrudan suç kanıtları varsa, inanın çok merak ediyorum.

Değerli okurlarım, askerlik yapanlar ne demek istediğimi çok iyi bilirler. Askerde sizden sorumlu olan çavuş, teğmen ve yüzbaşılar size şunu iletirler: “Burada mantık yoktur. Yalnız emir-komuta zinciri vardır. Üstünüz size ne emir verirse onu yerine getirirsiniz.”

Uğur Seldüz, FETÖ’nün ordu içine sızmış sahte komutanlarının emirlerine uymaktan başka suçu olmayan onlarca Er’den yalnız biri. Bu Erlerin komutanlarına karşı gelme ve söylenen yerlere gitmemek gibi bir şansları tabii ki yoktu. 

Gerek iktidar gerek muhalefet milletvekillerinden ricam hem Uğur Seldüz’ün hem de benzer kaderler yaşayan o dönemin diğer mağdur Erlerin ve belki bazı subayların yaşadıklarıyla acilen bir empati kurarak bu durumları düzeltecek ve adaletin gerçek anlamda tecelli etmesini sağlayacak hamleleri yapmaları. Burada konunun iktidar-muhalefet çatışmalarının çok ötesinde, yurdun her yerinde masum ailelerin yaşadıkları büyük dramlara son verme çabası olması lazım. Umarım Türkiye onların sesini 2025’te artık duyar!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları