Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Politika ve Ruhbilim
DEĞERLİ diplomatımız ve dış politika yazarımız emekli Büyükelçi Onur Öymen’in de hep vurguladığı gibi devletler arası ilişkilerin temel kavramı hâlâ ulusal çıkarların savunulması olmayı sürdürüyor.
Belki, “kavram” kavramı yerine “öz, amaç, hedef” gibi başka kavramlardan söz etmek daha doğru olabilir. Her neyse, şöyle ya da böyle ulusal yarar sözü etmeden günün dış ilişkilerini, diplomasisini tanımlamak kolay olmuyor. Değişen boyutlara ve koşullara karşın.
Tabii, ulusal çıkarın ya da çıkarların ne olduğunu iyi bilerek, doğru tanımlayarak ve başka şeylerle karıştırmadan... Çünkü, çok kişi, devlet adamı yahut diplomat da olsa, kendi bilinçaltını işine, resmi görevine karıştırmadan, onu yerli yerine, yani benliğinin derinliklerine itmeden duramaz ve sinsi etkisine kapılır.
Çoğu zaman farkına bile varmadan.
Böyle düşününce, devletler arası politika gibi yüksek düzeydeki bir alanın kişilerin tutumlarını ve davranışlarını anlamak kolaylaşır, anlam verilemeyen tutumlar berraklaşır, yanıtsız sorular yanıt bulur.
Örneğin, birkaç yıldır içte ve dışta şu soru var: Vaktiyle Erdoğan ile Beşşar Esad arasında müthiş bir yakınlık ve ailece muhabbete dönüşen bir sıcaklık vardı. Sonra ne oldu da Erdoğan’ın muhabbeti husumete, sıcaklığı buz gibi soğukluğa dönüştü?
Yanıt olarak elbet Suriyelinin gaddarlığından, diktatörlük eğiliminden, aradaki mezhep ve tarikat farkından söz edilecektir.
Ama iki tarafın devlet adamlıkları, benzer ulusal çıkarları ve dostça birlikteliğin her iki ülke halklarına sağlayabileceği huzurla, ortak ekonomik yararların bu farklılıkları ikinci plana itmesi ve güçlüklerin dostça aşılması beklenirdi. Peki, Erdoğan’ın şimdiki kızgınlığı neden?
Şöyle bir senaryo akla geliyormuş: Arap Baharı’nda bölge ülkeleri teker teker ABD’nin çizgisine düşmektedir ve sıra Suriye’ye gelince Türkiye Başbakanı her zamanki Osmanlıcı yaklaşımıyla aynı sürecin bu aşamasında görev üstlenerek o zamana kadarki başarıları gölgede bırakacak parlak bir sonuç vaat etmiş ama Suriyeli Başkanı’nın direnişini gururuna yediremeyip köprüleri atmaya karar vermiş.
Suriye’deki halkı makûs talihine terk ederek ve Şam’la bozuşmanın Türk ekonomisine vereceği zararı ve dışsatım yollarına getireceği engelleri de hiçe sayarak hiç olmazsa “ego”sunu korumuş.
“Osmanlıdır, yapar” deniyormuş Şam’da.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Kendisini canlı canlı dev yılana yutturdu!
- Cumhuriyet Savcısı açığa alındı!
- Erdoğan'dan RTÜK'e 'hızla tedbir' talimatı
- ORC'den çarpıcı 'Karadeniz' anketi
- Real Madrid Arda Güler için son noktayı koydu!
- Bahçeli'nin çağrısıyla ilk adım
- 'LBGT faaliyeti içinde olan bir derneğin...'
- Milli Savunma Bakanı'ndan 'teğmenler' açıklaması!
- En sağlıklı sebze seçildi: Türkiye'de yetişiyor
- Narin'in cesedini böyle saklamış!