Miyase İlknur

Geleceksen di gel tam da zamanı

04 Şubat 2023 Cumartesi

Sabır taşı çatladı.

Millet perişan.

Reçetesini yaptırmak üzere sabahtan akşama kadar eczaneleri dolaştıktan sonra evine eli boş döndüğünde hastasını “Yarına kadar sabret bir iki yerden haber bekliyorum” diyerek avutanlar bekliyor.

On yıl öncesine kadar üç asgari ücret tutarında maaş alan emekli, şimdi asgari ücretlinin maaşına imrenenler bekliyor.

Her gün “Evimi boşalt” diye tepesinde boza pişiren ev sahibiyle karşılaşmamak için evine hırsız gibi gece yarısı giden kiracılar bekliyor.

Saati kurup sabahın köründe kendisi Halk Ekmek kuyruğuna giren, eşini de ucuz kıyma kuyruğuna gönderen ve mesaiye geç kalmadan sıranın kendisine gelmesi için dua edenler bekliyor.

KPSS’den ilk yüze girdiği halde bile mülakatta Necip Fazıl’ın hocası ile Yavuz Selim dönemindeki şeyhülislamın adını bilemediği için elenen gençler bekliyor.

Performans kriterine bağlı olarak iki asgari ücrete mahkûm edilen, haftada iki gün nöbete bırakılan ve hasta yakınlarının şiddetine maruz kalan doktorlar bekliyor.

Çocuğunun beslenmesi için en gerekli besin olan süt ve yumurtayı bile alamayan, mama ve bez parasına yetişemeyen aileler bekliyor.

Üniversitelerine kayyum atanan akademisyenler ve öğrenciler bekliyor.

Yazdığı haber yüzünden, televizyonda yaptığı yorum yüzünden, sosyal medyada yaptığı bir paylaşım yüzünden tutuklama talebiyle yargılanan gazeteciler, öğrenciler bekliyor.

Anayasal hakkı olduğu halde grev hakları engellenen işçiler bekliyor.

İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesiyle korumasız kalan kadınlar bekliyor.

Borsada küçük yatırımcının soyulacağına dikkat çektiğinizde sizinle alay edip şimdi dizlerini dövenler bekliyor.

Çocukların tarikat yurtlarında tacize uğraması, altı yaşında çocukların evlendirilmesi, başkentin göbeğinde bir akademisyenin katledilmesinin üstünü örtenlerden hesap sorulmasını isteyenler bekliyor.

E de yeter!

Kendin söyledim “Geliyorum” diye.

Ozan Ali Kızıltuğ’un dediği gibi “Geleceksen di gel tam da zamanı”.

İçeriden ve dışarıdan çıkarılan engelleri aş da gel.

Kimsenin artık isim tartışacak mecali yok. Herkesin canı burnunda. Milletin fantezilerle uğraşacak sabrı kalmadı.

Geç kalındığında umutlar da tükenir.

Adaylığına “Evet” deriz ama seçildiğin gün değil aday olduğunda siyasi görevini bırak dayatmalarına da aldırma.

Bu millet kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz.

SEÇİM KAZANMA ÜSTADINA BAKIN

Ekranlardan, köşe yazılarından muhalefete akıl veren kimi meslektaşlarımızın yinelediği, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim kazanmada usta olduğu sözüne neredeyse inanacağız.

Seçim kazanmada ustaymış ha!

Bugüne kadar girdiği seçimleri nasıl kazandığını bilmesek “Harbiden usta kardeşim” diyeceğiz de kazın ayağı öyle değil.

Seçim kanunlarını her seçimde kendi kazanacağı şekilde değiştiren o.

Oy sayımına geçildikten sonra atadığı YSK üyeleri eliyle mühürsüz zarfları geçerli saydıran o.

Siyasi rakiplerinden bazılarını kumpas davalarla cezaevine gönderen o.

Kıdemli hâkimler yerine iki üç yıllık partili hâkimleri il ve ilçe seçim kurullarında görevlendiren o.

Muhalefet partilerine destek vermesi muhtemel partilere kapatma davası açan ve Hazine yardımını kesen o.

Seçimi kaybedince oylarda sahtekârlık yapıldığı iddiasıyla iptal ettiren o.

Devletin televizyonunu, araçlarını ve parasını seçim kampanyasında tepe tepe kullanan o.

Bu iktidar gücü ninemde olsa vallahi o da “seçim kazanma ustası” olurdu.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları