Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
89 dejavusu
Demirel’in, “Tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur” sözü bir kez daha tescillendi. Ekonomiden hukuka, kibirden nepotizme, baskıcı yönetim tarzından sığınmacı sorununa kadar bir dolu etken üst üste geldi, birikti birikti ve sonunda düdüklü tencere patladı.
Aslında bu patlamanın sinyalleri 2017 referandumundan itibaren adım adım gelmişti.
AKP’nin bugün yaşadığı ANAP’ın 1989’daki durumu ile birebir aynı. 29 Mart 1989 yılında yerel seçimlere gidilirken o güne kadar girdiği bütün seçimleri kazanmış olan iktidar partisi, bu seçimleri de kazanacağından emindi.
Başbakan Özal, devleti, bakanlar ve Meclis’le değil, aile bireyleri ve Ahmet Özal’ın arkadaşlarından oluşan danışmanlarıyla yönetiyor, yüzde 87.5 enflasyon karşısında dar gelirli sürekli kemer sıkmak zorunda kalıyordu. Partisinin kurucu listesinde yer alan deneyimli siyasetçilerin uyarılarına kulaklarını tıkayan Özal, adı konmamış bir tek adam rejimini fiilen yürürlüğe koymuştu.
26 Mart 1989 akşamı sandıklar açıklandığında Türkiye haritası kıpkırmızıydı. Seçmen ANAP’a tokadı basmıştı.
SHP’DEN ALINACAK DERSLER
1989 seçimlerine gidilirken SHP’nin içini şöyle tarif edelim. Genel başkan Erdal İnönü, İskandinav ülkelerinde görebileceğimiz türden demokrasiyi içselleştirmiş, egolarını yenmiş bir isimdi. Genel sekreter Deniz Baykal ise tam tersi bir kişiliğe sahipti. Hırslı, egosu tavan yapmış, eski hizipçiliğini yeniden tedavüle sokmuş, PM ve MYK’deki arkadaşlarıyla İnönü’yü kuşatmıştı. Adeta bir eşbaşkan gibi davranıyor, çevresi de onu “partinin esas genel başkanı” olarak görüyordu.
Öyle ki mitinglerde bile Erdal İnönü, mahallenin muhtarıymış gibi donuk bir ses tonuyla kürsüye davet edilirken Baykal, ardı ardına sıralanmış methiyelerden sonra assolist gibi takdim ediliyordu. O dönemin seçim otobüslerinde anons işini yapan Hasan Bozkurter’in kulakları çınlasın. (Bu arada Hasan Bozkurter’in oğlu Onur da bu seçimde Marmara Ereğlisi Belediye başkanı oldu. Genç Onur kardeşimize tebrikler.)
SHP belediye başkanlarının pek çoğunu önseçimle belirlemiş, bazı yerlerde ise atama yolunu tercih etmişti. Tabii bu atamaların çoğu da Baykal’a yakın isimlerdi. Çoğu da yolsuzluk iddialarıyla bir süre sonra partiden ihraç edildi.
Bayrampaşa seçimlerinde de Baykal, örgüt yerine hizip arkadaşlarını dinleyerek Vahit Çalın’ı atamış ve bu ilçenin kaybı sonrası bitmek bilmeyen kurultaylar süreci başlamıştı.
Belediye başkanları İnönücü ve Baykalcı diye ortadan ikiye ayrılmış, zamanlarını kentin sorunlarıyla uğraşmak yerine parti içi iktidarı elde etmeye ayırmıştı.
94 yenilgisini sadece belediyelerdeki yolsuzluklara bağlamak yanıltıcı olur. 1993 Sivas katliamı, siyasi suikastlar, faili meçhuller, Kürt konferansına katılan yedi milletvekilinin Baykal’ın baskısıyla SHP’den ihracı, Demirel’in Özal’dan boşalan cumhurbaşkanlığına seçilmesi sonrasında başbakanlık koltuğuna oturan Çiller’in devlet geleneklerine ve hukuka uymayan yönetim şeklinin de SHP’nin 94 bozgununda payları vardı.
ÖZGÜR ÖZEL’İN YÜKÜ ŞİMDİ AĞIRLAŞTI
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kuşkusuz seçim akşamı hepimizden daha çok mutluydu. Büyük bir yük sırtından kalkmıştı. Sonuçlar belli olunca yaptığı konuşma çok yerinde ve sağduyuluydu.
Bu seçim zaferinden sonra kimse Özel’e eşbaşkan muamelesi çekemeyecek. Ama sırtında iki büyük yük daha var. Birincisi çoğu genç olan belediye başkanlarını iyi yönetmesi; ikincisi ise 2028 cumhurbaşkanlığı sürecini parti içinde hasarsız atlatması. Zira şimdiden parti içinde ve parti medyasında muhtemel adaylar hakkında yıpratıcı çalışmalar başladı bile.
Aman dikkat! Mayıs 2023 seçimlerini kaybedilmesinden ders çıkarıp bu yarış şimdiden başlamayalım.
KAPI SÖKMEKLE ŞEFFAFLIK OLMAZ
Seçilen belediye başkanlarının heyecanını anlayabiliyoruz. Ama popülist tavırlarından özenle kaçınmaları gerekiyor.
Soma ve Gemlik belediye başkanları şeffaflık adına makam odalarının kapılarını sökmüşler. Buna ne gerek var?
Herkes biliyor ki alengirli işler makam odalarında konuşulmaz. İhaleleri, bütçelerinizin gelir gider tablosunu kamuoyuyla paylaşın yeter.
89 seçimlerinden sonra İstanbul’da bir ilçe belediye başkanı da makam odasının kapılarını sökmüştü. Ama gelin görün ki boğaza nazır o ilçenin tepeleri en çok yağma edilen yerdi.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Cüneyt Özdemir'den teğmen Ebru Eroğlu'na iş teklifi
- İşte en yüksek faiz veren bankalar...
- Teğmene çirkin saldırıda yeni gelişme!
- Enes'in cezaevi konuşmaları ortaya çıktı
- Nevzat Bahtiyar'ın oğlu ilk kez konuştu
- İmamoğlu'ndan Bakan Tunç'a sert yanıt
- Özel'den dikkat çeken Kılıçdaroğlu kararı
- 'Bedeli çok ama çok ağır olur'
- Cemal Enginyurt'tan Cumhuriyet'e ilk açıklama!
- DP'de deprem: İstifa ettiler