Mine Söğüt
Mine Söğüt minesogut@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Susma haykır, eşcinseller vardır’

17 Haziran 2016 Cuma

Eğer yasaklanmaz, zorla engellenmez, saldırıya uğramaz da gerçekleştirilebilirse bu yıl da en gösterişli halleri ve en tatlı edepsizlikleriyle sokağa çıkıp her türlü saldırıyı göze alarak “Biz varız. Hem de bu halimizle varız” diye neşeyle haykıracak olan o bir avuç dev kalabalığa iyi bakın.
Mümkünse aralarına katılın yakından bakın.
Onlarla birlikte yürüyün ve o onuru siz de omuzlayın.
Böyle giderse onları sokaklarda bir daha hiç göremeyeceksiniz. Belki bir süre sonra siz bile “normal” olduğunu sandığınız kendi gündelik halinizle birilerinin ahlak anlayışına uymadığınız gerekçesiyle, dilediğiniz yerde dilediğiniz gibi gezinemeyeceksiniz.
Çünkü...
Gerçekten ayıp olduğu halde sorgulamadığınız, kanıksadığınız, hatta parçası olduğunuz şeylerle dolu hayatın içinde aslında gerçekte hiç de ayıp olmayan şeyleri, sırf size öyle belletildi diye sorgulamakta ve yüzyıllardır kendi kuyunuzu kendiniz kazmaktasınız.
Sokakta çırılçıplak soyunan bir meczubun üzerine hemen ceket atan, polis çağıran, onun yaka paça götürülmesini, kapatılmasını, tedavi edilmesini ortak bir refleksle hızla gerçekleştiren bir sistemin, aynı sokakta oturduğu yerde altına işeyerek dilenen minicik bir çocuğu görmezden gelen gözleriyle hayata baktığınız sürece, ne bu ülke ne de bu insanlık başına gelecek felaketlerden kurtulamaz.
Ahlak sandığınız şey nasıl ahlak değilse, ahlaksızlık sandığınız şey de ahlaksızlık değildir.
Vatanınız için ölmeyi, aileniz için canınızı vermeyi, zengin olmak için geberene kadar çalışmayı, başarı için her şeye katlanmayı, hayatta kalmak uğruna olmayacak şeylere göz yummayı normal sanıyor; okulların, hastanelerin paralı olmasına; çalışamayanın ya da çalışmak istemeyenin açlıktan ölmesine; fırsat eşitsizliğine ve haksız kazançlara sesinizi çıkarmıyorsunuz da...
Konu çıplaklığa ve cinsel özgürlüğe gelince kıyameti koparıyorsunuz.
Memelerinizden, kalçalarınızdan, penisinizden ve vajinanızdan utanmayı çabuk öğreniyorsunuz; yemek yerken masanızdan kibarca da olsa kovduğunuz dilenciden utanasınız hiç gelmiyor.
Sevişirken perdeleri sıkı sıkı kapıyorsunuz; sonra televizyonun karşısına geçip çekirdek çitleyerek bombalanmış şehirleri izliyorsunuz.
Aşkı şiddetten, şiddeti aşktan ayıklayamayan mantığınızla hem kendinizi yakıyorsunuz hem de dünyayı.
Zevk almaktan ve zevk vermekten, kadın olmaktan, erkek olmaktan, lezbiyen olmaktan, gay olmaktan, biseksüel olmaktan, var olmaktan, olmaktan, olduğunuz gibi olmaktan, kendinizden, her halinizden, en doğal halinizden utana utana ve bundan utanç duymama ihtimalinden korka korka büyütülüyor olmanız bile sizi işkillendirmiyor.
İnsanı diğer canlılardan ayırmasıyla pek övündüğünüz aklınızı, aslınızı inkâra kullandınız kullanalı; mutsuz, öfkeli, nefret dolu ve kötüsünüz.
İşin kötüsü bir de çoğunluk olduğunuzu sanıyorsunuz.
Oysa...
En güzel süsleri ve en hesapsız hisleriyle sokağa çıkıp “Onur” yürüyüşü yapmaya hazırlanan ve sizin ucundan da olsa dahil olduğunuz çoğunluk tarafından derecesine göre yadırganan, ayıplanan, hor görülen, sinir olunan, linç edilmek istenen, yok sayılmak istenen, öldürülmek istenen, kazınmak, silinmek, cehennemin dibine gönderilmek istenen o rengârenk bir avuç insan, sandığınız gibi azınlık değil.
Onlar çoklar; tam tamına siz ne kadarsanız onlar da o kadarlar.
Sizin içinizdeler; sesi kesilmiş, kalbi çıkarılmış, hazzı kazınmış bir haldeler ama varlar.
Sizin, hepinizin, kendinizden bile gizlediğiniz en kıymetli parçanızlar.
Sadece kendilerini başkalarından saklamıyorlar; kendi kendilerinden hiç saklanmıyorlar.
Kafesin dışına çıkıyorlar; kanatlarını açabildikleri kadar açıyorlar; ötebildikleri her tonda ötüyorlar ve “Eşcinseller vardır” diyorlar.
Siz istediğiniz kadar “Onlar yoktur” ya da “Yok olmalıdır” deyin; “Varlarsa varlar ama edepleriyle var olsunlar” diye sınırlar çizin; onları anormal, kendinizi normal diye tanımlayın; gerçek değişmez.
Normal olan onlar. Anormal olan sizsiniz.
Azıcık sayılarına rağmen çoğunluk olan onlar. Çok olmanıza rağmen azıcık olan, azıcık kalan, azıcık yaşayan, azaldıkça azalan, ufaldıkça ufalan sizsiniz.
Hadi cesaretiniz varsa kendinize sorun bakalım.
Yalanlardan inşa ettiğiniz bir dünyada, yalana başkaldıran ve olduğu gibi yaşamayı seçen isyankâr gayler öpüşe koklaşa bulutların üzerine çıkıp onurlarıyla yürürlerken; siz sindirilmiş ve sinsileşmiş heteroseksüeller, omuz omuza ve onursuzca yerlerde sürünmektesiniz?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları